Mesajı Okuyun
Old 04-11-2006, 12:46   #5
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan Belki üzerine tazminat bile öderiz

Olayın şöyle bir boyutu da olabiliyor üstelik:

AİHM 'den bir karar örneği:



AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI - 47116/99 30.11.2004

GÜMÜŞTEN v. TÜRKİYE

(Adil Yargılanma Hakkının İhlali İddiası)

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 4. Daire Kararı

Başkan; Nicolas Bratza, Üyeler; M. Pellonpää, R. Türmen, J. Casadevall, R. Maruste, S. Pavlovschi, L. Garlicki, M. O'Boyle

Başvuru No: 47116/99

Karar Tarihi: 30 Kasım 2004

(Kararı İngilizce aslından özetleyerek çeviren: Murat ŞEN, Komiser Yardımcısı, Polis Akademisi Başkanlığı.)

Dava, Türk Hükümeti aleyhine Türk vatandaşı, Şemsettin Gümüşten tarafından, hakkında yürütülen soruşturmanın makul sürede bitirilmemesinin Sözleşmenin 6/1. maddesini ihlal ettiği iddiası ile ilgilidir. Hükümet, davanın karmaşıklığının ve 624 sanık hakkında yürütülmesinin davanın uzamasına sebep olduğunu belirtmiştir.

Neticede Mahkeme oybirliğiyle;

1. Soruşturmanın uzunluğu ile ilgili şikayetle ilgili olarak Sözleşmenin 6/1. maddesi ihlal edildiğine;
2.
(a) Sorumlu Hükümetin, başvuru sahibine, Sözleşmenin 44/2. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinde sonra üç ay içinde, aşağıda belirtilen miktarın Türk Parasına çevrilerek ödenmesine;
(i) manevi tazminat olarak 12,000 Euro
(ii) masraflar ve harcamalar için 2,000 Euro
(b) Yukarda belirtilen üç ayın geçmesinden itibaren faiz olarak, Avrupa Merkez Bankası tarafından marjinal ödünç kolaylığına uygulanan faiz oranın %3 oranında artırılarak uygulanmasına;
3. Başvuru sahibinin diğer iddiaların reddine karar vermiştir.
KARARDA ATIF YAPILAN DİĞER DAVALAR

1. Şahiner v. Türkiye, no. 29279/95.
2. Cankoçak v. Türkiye, no. 25182/94 ve 26956/95, 20 Şubat 2001.

PROSEDÜR
1-7. Dava, İnsan Hakları ve Temel Özgürlükleri Korunmasına İlişkin Sözleşme’nin (Sözleşme) eski 25. maddesi uyarınca, Türk Hükümeti aleyhine Türk vatandaşı, Şemsettin Gümüşten (“başvuru sahibi”) tarafından 19 Kasım 1998 tarihinde açılmıştır. Başvuru sahibi, kendisi aleyhine yürütülen adli soruşturmanın “makul sürede” tamamlanamadığı ve bunun da Sözleşmenin 6/1. maddesine aykırılık oluşturduğu iddiası ile dava açmıştır.OLAYLAR
I. DAVANIN ÖZEL ŞARTLARI
8-10. Başvuru sahibi, 1952’de doğmuş ve Mardin’de yaşamaktadır. 22 Aralık 1980 tarihinde, başvuru sahibi, yasadışı bir örgütün üyesi olmak şüphesiyle polis tarafından yakalanmış ve gözaltına alınmıştır. 10 Mart 1981 tarihinde, Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesi, başvuru sahibinin tutuklanmasını emretmiştir.
11. 14 Eylül 1981 tarihinde, Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, başvuru sahibinin yasadışı bir örgütün üyesi olmak suçlamasıyla bir iddianame hazırlamıştır. Cumhuriyet savcısı, başvuru sahibi hakkında Türk Ceza Kanununun 168/1. maddesi gereğince mahkûm edilmesini talep etmiştir.
12-13. 19 Şubat 1985 tarihinde, Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesi, başvuru sahibini hakkındaki iddialar kapsamında suçlu bulmuş ve yirmi dört yıl hapse mahkum etmiştir. Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesi’nde, başvuru sahibi ile birlikte 624 aynı suç sanığı yargılanmıştır. Başvuru sahibinin temyiz talebi sonrasında, dava Askeri Yargıtay’a gönderilmiştir.
14-15. 10 Nisan 1990 tarihinde Askeri Yargıtay, ihtilaflı suçlama hususunda iç hukukun yanlış yorumlandığı temelinde, Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesinin kararını bozmuştur. 29 Temmuz 1990 tarihinde başvuru sahibi serbest bırakılmıştır.
16-18. Sıkıyönetim Mahkemelerinin yargı yetkisini kaldıran 27 Aralık 1993 tarih 3953 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, başvuru sahibinin davasında yargılama yetkisi Ağır Ceza Mahkemesine bırakılmıştır. 13 Temmuz 1998 tarihinde, Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi, suçlamanın Türk Ceza Kanunun 168/2. maddesi kapsamında olduğuna ve bu nedenle Türk Ceza Kanunun 102 ve 104. maddesine göre zamanaşımı süresinin geçtiğine karar vermiştir. Bu yüzden, başvuru sahibi aleyhine yürütülen adli soruşturmaya son vermiştir. 10 Eylül 1998 tarihinde, başvuru sahibi hakkında soruşturma sona ermiştir.II. İLGİLİ İÇ HUKUK KURALLARI
19. İç hukuk kurallarının tam tanımlanması, Şahiner v. Türkiye, no. 29279/95, ECHR 2001-IX kararında bulunabilir.

HUKUKİ BOYUT
I. SÖZLEŞMENİN 6. MADDESİNİN İHLALİ İDDİASI
20. Başvuru sahibi, kendi aleyhine yürütülen adli soruşturmanın Sözleşmenin 6/1. maddesinin gerektirdiği makul sürede tamamlanmadığını iddia etmiştir. Sözleşmenin 6/1. maddesi şu şekildedir;

“Herkes, …gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde …..”

21. Hükümet, başvuru sahibinin iddialarını reddetmiştir. Başvuru sahibi aleyhine yürütülen soruşturmanın uzunluğunun, binlerce dosyanın incelenmesindeki zorluklar nedeniyle, makul olmayan bir süre olarak düşünülemeyeceğini belirtilmiştir. Hükümet, ayrıca, başvuru sahibi hakkındaki suçlamaların niteliği ve davanın karmaşıklığına dikkat çekmiştir. Hükümet, mahkemelerin, faaliyetlerinin ve sanıklar arasındaki bağlantının kanıtlanması gereken, başvuru sahibinin de aralarında olduğu 624 sanığın bulunduğu bir yargılamanın üstesinden gelmek zorunda olduğunu ileri sürmüştür. Bu bağlamda, Hükümet, 19 Şubat 1985 tarihli Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesinin kararının 1.977 sayfa olduğuna ve bu dava ile ilgili arşivlerde doksan kovuşturma dosyasının bulunduğuna dikkat çekmiştir. Bununla birlikte, ilk karar ve başvuru sahibinin mahkumiyet kararı bozulurken, başvuru sahibinin de aralarında bulunduğu 188 şüpheli aleyhine yürütülen soruşturmalar Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesinde tekrar başlatılmıştır. Sonrakinde, şüphelilerin ve tanıkların ifadesi tekrar alınması gerekmiştir. Hükümet, etkenlerin, soruşturmanın uzunluğunu ve yargı otoritelerince herhangi bir ihmal veya gecikme olamayacağını açıkladığını iddia etmiştir.

A. İncelemeye Alınma Süreci
22. Mahkeme, soruşturmanın, başvuru sahibinin gözaltına alındığı 22 Aralık 1980’de başladığını ve Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesinin son kararını verdiği 10 Eylül 1998 tarihinde bittiğini belirtmiştir. Buna göre, on yıl sekiz ay ve yirmi yedi gün sürmüştür.
23. . Mahkemenin yetkisi, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na bireysel başvuru hakkını kabul ettiğine dair beyan tarihi olan 28 Ocak 1987’den sonra on bir yıl yedi ay ve yirmi iki günden daha uzun bir sürecin incelenmesine izin vermektedir. Ancak yukarda belirtilen beyanın güvencesi verildiğinde Hükümetin soruşturmaları hesaba katılması gerektiği belirtilmiştir (bkz., yukarda belirtilen Şahiner kararı, § 22, ve Cankoçak v. Türkiye, no. 25182/94 ve 26956/95, §§ 25-26, 20 Şubat 2001). Bu kritik tarihler hesaba katılınca, soruşturmalar altı yıldan daha fazla sürmüştür.

B. Soruşturmaların Süresinin Makullüğü
24-26. Mahkeme, ilk derece mahkemesinin yargılaması ile temyiz yargılamasının her ikisinde de önemli gecikmeye uğradığını belirtmiştir. Başvuru sahibine ve çok sayıdaki sanığa karşı açılan davanın karmaşıklığı kabul edilmiştir. Ancak bu durum, tahkikatın on yedi yıl sekiz ay yirmi iki gün sürmesini açıklayamamaktadır. Sürecin uzunluğu aşırıdır ve sadece davanın karmaşıklığı ile haklı kılınamaz niteliktedir. Mahkemeye göre soruşturmanın uzunluğu ancak yerel mahkemenin davayı bitirmek için gayretle çalışmaması ile açıklanabilir (bkz., bu bağlamda yukarda belirtilen Cankoçak ve Şahiner kararları). Mahkeme mevcut tüm delilleri göz önünde bulundurarak tahkikatın süresinin “makul süre” kavramının gereklerini yerine getiremediğine karar vermiştir. Bu nedenle Sözleşmenin 6/1. maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir.

II. SÖZLEŞMENİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI
27. Sözleşmenin 41. maddesi şu şekildedir;

“Mahkeme işbu Sözleşme ve protokollerinin ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek Sözleşmeci Tarafın iç hukuku bu ihlali ancak kısmen telafi edebiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, hakkaniyete uygun bir surette, zarar gören tarafın tazminine hükmeder.”

A. Maddi, Manevi Zarar
28-30. Başvuru sahibi, , hapiste kaldığı sürece katlandığı kazanç kaybı, ailesinin kendisi ziyaret için yaptığı masraflar ve iç soruşturmada kendisini temsil için yaptığı harcamaları kapsayan maddi zararları için 33,463 Amerikan Doları (27,470 Euro) talep etmiştir. Ayrıca manevi zararları için 2,000,000 Fransız Frankı (304,898 Euro) talep etmiştir. Hükümet, maddi zararlar için başvuru sahibinin yeterli delil sunmadığını belirtmiştir. Bu bağlamda, iddialar için Mahkemeye herhangi bir makbuz ya da belge sunulmadığına dikkat çekmiştir. Manevi zarar talebi için, Hükümet, Mahkemenin ihlal bulunduğuna dair bir karar vermesi durumunda bunun yeterli bir tatmin oluşturacağını belirtmiştir. Mahkeme, adli soruşturmanın makul bir sürede bitirilmemesinden dolayı bir ihlalin tespit edildiği durumlarda maddi karşılık verileceğini yinelemiştir. Başvuru sahibinin uzun süren bir soruşturma sürecinde üzüntü ve endişe duyacağı ve bunun da tatmin edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Adalet temelinde usul hukuku çizgisinde karar veren Mahkeme, 12,000 Euro tazminatı kabul etmiştir.

B. Masraflar ve Harcamalar
31-33. Başvuru sahibi, herhangi bir makbuz ve belge olmadan, Mahkeme belirleyeceği uygun bir meblağın masraf ve harcamalar için ödenmesini talep etmiştir. Hükümet bununla ilgili herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Mevcut bir avukat tarafından temsil edilen başvuru sahibinin yasal yardımdan yararlanmadığını belirtmiştir. Bu şartlar altında, Mahkeme, başvuru sahibine 2,000 Euro ödenmesine karar vermiştir

C. Gecikme Faizi
34. Mahkeme, gecikme faizleri oranın, Avrupa Merkez Bankası tarafından marjinal ödünç kolaylığına uygulanan faiz oranın %3 oranında artırılarak uygulanmasının uygun olacağına karar vermiştir.

BU GEREKÇELERLE MAHKEME OYBİRLİĞİ İLE,
1. Soruşturmanın uzunluğu ile ilgili şikayetle ilgili olarak Sözleşmenin 6/1. maddesi ihlal edildiğine;
2.
(a) Sorumlu Hükümetin, başvuru sahibine, Sözleşmenin 44/2. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinde sonra üç ay içinde, aşağıda belirtilen miktarın Türk Parasına çevrilerek ödenmesine;
(i) manevi tazminat olarak 12,000 Euro
(ii) masraflar ve harcamalar için 2,000 Euro
(b) Yukarda belirtilen üç ayın geçmesinden itibaren faiz olarak, Avrupa Merkez Bankası tarafından marjinal ödünç kolaylığına uygulanan faiz oranın %3 oranında artırılarak uygulanmasına;
3. Başvuru sahibinin diğer iddialarının reddine karar vermiştir.