Mesajı Okuyun
Old 04-08-2008, 11:39   #15
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1996/1825
K. 1996/1919
T. 21.3.1996
• KAYYIM TAYİNİ ( Kayyımın Şahsına Yönelik İddiaların İtiraz Yoluyla Diğer Kararların İse Temyizen İncelenmesinin Gerekmesi )
• ŞİRKETE KAYYIM TAYİNİ ( Davanın Ticaret Mahkemesinde Görülmesinin Gerekmesi )
• GÖREVLİ MAHKEME ( Ticaret Şirketlerine Kayyım Atanmasına Dair Davaların Ticaret Mahkemesinde Görülmesinin Gerekmesi )
• TİCARET ŞİRKETİNE KAYYIM TAYİNİ ( Davanın Ticaret Mahkemesinde Görülmesinin Gerekmesi )
6762/m.137
ÖZET : Kayyımın şahsına yönelik iddiaların itiraz yoluyla, diğer kararların ise, temyizen incelenmesi gerekir.

Ticaret Şirketlerine kayyım atanmasına dair davaların Sulh Hukuk Mahkemeleri’nde değil, Ticaret Mahkemeleri’nde görülmesi gerekmektedir.

DAVA : Hasımsız olarak açılan davadan dolayı Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 15.11.1994 tarih ve 1631-1437 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacılar Voyager ve PPI Holding BV vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekilleri ( birleştirilen dava dosyalarında ayrı ayrı ); müvekkili Asil Nadir’in kurucu ortağı ve %29 payı sahibi olduğu İngiltere’de kurulu PPI Holdingin İngiltere dışındaki ortaklıklarını Hollanda ve Man Adası’nda kurulu şirketler aracılığıyla gerçekleştirdiğini, bu şekilde Türkiye’de de dava dilekçesinde yazılı ( 9 ) şirkete PPI’a ortaklığı nedeniyle ortak olduğunu, müvekkilinin başkanlığını yaptığı PPI’ın ödemelerinde acze düştüğü gerekçesiyle İngiliz Yüksek Mahkemesi’nce PPI yönetimine kayyım atandığını, bu kayyımların Türkiye’deki şirketlerin yönetimine el atmaları ve bazı suistimallerinin ortaya çıktığını ileri sürerek Türkiye’deki ( 9 ) şirkete kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.

Davacı şirket vekili; İngiliz kayyımların Türkiye’deki şirketler nezdinde muamele yapamayacağına dair mahkeme kararı bulunması karşısında müvekkili şirketin ortakları olan PPI ile onun alt kuruluşu olan PPI Holding BV’nin haklarının korunması için kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.

Mahkemece; PPI ile bu şirketlerin iştirakinde bulunduğu Voyager Ltd. PPI Holding BV, Colar Holding BV, Red Pepers Ltd. şirketlerinin doğrudan doğruya veya Türkiye’de kurulu ünvanları yazılı ( 9 ) şirkete kayyım atanmasına karar verilmiştir.

Bu karara karşı muteriz Collar Holding BV ve A. Naif Zorlu vekilinin itiraz etmesi üzerine;

İtirazı inceleyen İstanbul 4. Ticaret Mahkemesince; ticari şirketlere kayyım atanmasının Sulh Hukuk Mahkemesinin görevinde olmadığı gerekçesiyle; 15.11.1994 tarihli kayyım atanması kararının iptaline hükmedilmiştir.

Aynı muterizlerin bu kararı 16.12.1994 tarihinde temyiz etmeleri ve 22.12.1994 tarihinde temyiz talebinden feragat etmesi üzerine;

Dairemizin 24.2.1995 tarih 1995/1435-1655 K. sayılı ilamıyla; temyizden feragat nedeniyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Bu kez Voyager Ltd. ve PPI Holding BV vekili 15.11.1994 gün ve 1631/1437 sayılı karara, 15.9.1995 tarihinde ıttıla kesbettiklerini bildirerek, 25.9.1995 tarihinde temyiz talebinde bulunmuştur.

Dairemizin 29.2.1996 tarih 1995/8250 E-1214 K. sayılı ilamının ( 3. ) bendi uyarınca Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 15.11.1994 tarih 1994/1631 E-1437 K. sayılı kararının, Dairemizin 1996/1825 E.na kaydedildikten sonra muterizler Voyager Ltd. ve PPI Holding BV vekilinin temyiz talebinin yasal sürede olduğu anlaşıldığından işin esasına geçilerek yapılan incelemeye göre;

1-Davacılardan An Graphics A.Ş.’nin açtığı davada, muteriz iki şirket hakkında da kayyım atanması talebinde bulunulmuş ve talep doğrultusunda karar verilmiş ve bu kararla aleyhlerine karar tesis edilenlerin temyiz etmekte hukuk yararları olduğu kabul edilmiştir. Bu itibarla, temyiz talepleri yerinde ve usule uygun bulunmuştur.

İşin esasına gelince; kayyım tayini kararları işin mahiyetine göre itirazı veya temyizi kabil kararlardan olup, kayyımın şahsına yönelik iddiaların itiraz yoluyla, diğer kararların ise, temyizen incelenmesi gerekir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır ( YGHK. 6.7.1994 gün ve E.1994/2-384/K.501 ). Dava konusu somut olayımızda muterizler kayyımın şahsına yönelik bir itirazda bulunmadıklarından iddialarının temyizen incelenmesi gerekmektedir. Esasen muterizler de doğru olarak temyiz talebinde bulunmuşlardır.

Yine, Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, Ticaret Şirketlerine kayyım atanmasına dair davaların Sulh Hukuk Mahkemeleri’nde değil, Ticaret Mahkemeleri’nde görülmesi gerekmektedir.

Yerel Sulh Hukuk Mahkemesi’nin bu ilkeyi gözeterek, muterizlerin itirazlarını ve resen de her aşamada görevsizlik kararı verebileceğini nazara alarak davayı görev noktasından görevsizlik kararı vermesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediğinden hükmün muterizler yararına bozulması gerekmiştir.

2-Muteriz şirketlerin işin esasına yönelik sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1. ) bentte açıklanan nedenlerle muterizler vekilinin temyiz taleplerinin kabulüyle hükmün muterizler yararına BOZULMASINA, ( 2. ) bentde açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek olmadığına, muteriz şirketler vekili için taktir olunan ( 6.000.000 ) lira duruşma vekillik ücretinin davacı AN Graphics A.Ş.’nden alınarak muterizlere verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, 21.3.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
---------------------------------------------------------------------------------------------
T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/5621

K. 2003/6912

T. 26.6.2003

• ANONİM ŞİRKETİN USULSÜZ OLARAK BORÇLANDIRILDIĞI VE YÖNETİM KURULU ÜYE SAYISININ YASAL ALT SINIRIN ALTINA DÜŞTÜĞÜ GEREKÇESİYLE ŞİRKETE KAYYIM ATANMASI TALEBİ ( Görevli Mahkeme )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Anonim Şirketin Usulsüz Olarak Borçlandırıldığı ve İflasa Sürüklendiği Gerekçesiyle Şirkete Kayyım Atanması Talebi )

• KAYYIM ATANMASI DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME ( Anonim Şirketin Usulsüz Olarak Borçlandırıldığı ve Yönetim Kurulu Üye Sayısının Yasal Alt Sınırın Altına Düştüğü Gerekçesiyle Açılan )

• MUTLAK TİCARİ DAVA NİTELİĞİ ( Anonim Şirketin İyi Yönetilmediği Usulsüz Olarak Borçlandırıldığı ve İflasa Sürüklendiği Gerekçesiyle Şirkete Kayyım Atanması Davasında - Görevli Mahkeme )

• TİCARİ DAVA NİTELİĞİ VE GÖREVLİ MAHKEME ( Anonim Şirketin İyi Yönetilmediği ve Usulsüz Olarak Borçlandırıldığı Gerekçesiyle Şirkete Kayyım Atanması Talebi )

• YÖNETİM KURULU MEVCUDUNUN YASAL ALT SINIRIN ALTINA DÜŞTÜĞÜ GEREKÇESİYLE ANONİM ŞİRKETE KAYYIM ATANMASI TALEBİ ( GÖrevli Mahkeme )

6762/m.4,5

4721/m.427/4


ÖZET : Anonim şirketin usulsüz olarak borçlandırıldığı, uzun süredir iş ve işlemleriyle şirketi iflasa sürüklediği ve şirket yönetim kurulu mevcudunun yasal alt sınırın altına düştüğü gibi iddialarla kayyım atanması istemiyle açılan böyle bir davada, mutlak biçimde T. Ticaret Kanunu'nun anonim şirketlere ilişkin hükümleri ışığında kayyım atanmasını gerekli kılan olguların varlığı ve mahiyetinin değerlendirilerek belirlenmesinde zorunluluk bulunduğundan, ticaret şirketlerine kayyım atanmasına ilişkin davaların da TTK'nun 4 ncü maddesinin ilk fıkrasının birinci bendinde belirtilen biçimde geniş anlamda ticari dava niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Bir başka anlatımla, ticaret şirketlerine kayyım atanmasına ilişkin davaların, mutlak ticari davalardan olduğunun kabulü gerekir. Bu tür davaların ise Asliye Ticaret Mahkemelerinde incelenip sonuçlandırılması gerekir. Dairemizin kökleşmiş içtihatları ve vesayet makamları kararlarının temyiz mercii olan Yüksek 2. Hukuk Dairesi'nin yerleşmiş görüşü de bu yöndedir. Konu göreve ilişkin bulunduğundan, mahkemece re'sen görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, esasa girilerek, karar verilmesi doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Beyoğlu 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 18.03.2003 tarih ve 2002/838-2003/191 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak Ü... Müzik Yapım Org San Tic. A.Ş. vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 17.06.2003 günde davacı avukatı ile davalı avukatı ve davalı şirket kayyumu gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, ikametgahı yurtdışında bulunan müvekkilinin, % 99,9 oranında paydaşı bulunduğu davalı anonim şirketin temsil ve ilzamı ile yetkilendirilen birer pay sahibi iki ortakça şirketin usulsüz borçlandırıldığını, uzun süredir genel kurul toplantısı yapılmadığını, temsilcilerin kişisel harcamalarının şirkete yüklenerek şirketin batık hale getirildiğini, genel kurulun toplantıya çağrılması girişimlerinin sonuç vermediğini ileri sürerek, olağanüstü genel kurul toplantısı yapılıncaya kadar şirkete kayyım atanmasını hasımsız açtığı davada talep etmiştir.
Kayyım atanması istenilen davalı şirket vekili, iki kez genel kurul kararı alınmasına karşın davacının engellemeleri nedeniyle yapılamadığını, usulsüz borçlanma iddiasının doğru olmadığını, davacının yönetimi uzaklaştırmak için gerçek dışı iddialar ileri sürdüğünü savunmuştur.
Mahkemece, şirketin 18.07.2000 günlü genel kurulunda üç yıllığına yönetim kurulu üyeliğine seçilenlerden ikisinin istifa ettiği, ikisinin ise yetkilerinin Beyoğlu Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nin 14.01.2003 tarihli kararıyla kaldırıldığı, MK'nun 427/4 ncü maddesi kayyım tayini gerektiği sonucuna varılarak, davalı şirkete en az üç kişilik yönetim kurulu oluşturuluncaya kadar Av. 'ın kayyım atanmasına karar verilmiştir.
Kararı, kayyım atanması istenilen Ü... Müzik Yapım Org San Tic. A.Ş.vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davacının büyük paydaşı bulunduğu Ü... Müzik Yapım Org San Tic. A.Ş. ye kayyım atanmasına ilişkin olup, sulh hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 397/2 nci maddesi hükmü uyarınca vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesidir.Aynı Kanunu'nun 427/4 maddesi ile de bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanmaması halinde vesayet makamının yönetim kayyımı atayacağı öngörülmüştür.Yasa koyucunun anılan bende ilişkin gerekçesinde, söz konusu düzenlemenin türü ve niteliği ne olursa bütün tüzel kişileri kapsadığı belirtilmiştir.
Yasanın açıklanan bu düzenlemesi karşısında, tüzel kişilik taşıyan ticaret şirketlerine yönetim kayyımı atanmasına ilişkin istemlerin de sulh hukuk mahkemesince görülüp sonuçlandırılmasının, yasa normunun lafzına uygun olduğu kuşkusuzdur.Ancak, şirketin usulsüz olarak borçlandırıldığı, uzun süredir iş ve işlemleriyle şirketi iflasa sürüklediği ve şirket yönetim kurulu mevcudunun yasal alt sınırın altına düştüğü gibi iddialarla kayyım atanması istemiyle açılan böyle bir davada, mutlak biçimde T. Ticaret Kanunu'nun anonim şirketlere ilişkin hükümleri ışığında kayyım atanmasını gerekli kılan olguların varlığı ve mahiyetinin değerlendirilerek belirlenmesinde zorunluluk bulunduğundan, ticaret şirketlerine kayyım atanmasına ilişkin davaların da TTK'nun 4 ncü maddesinin ilk fıkrasının birinci bendinde belirtilen biçimde geniş anlamda ticari dava niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Bir başka anlatımla, ticaret şirketlerine kayyım atanmasına ilişkin davaların, mutlak ticari davalardan olduğunun kabulü gerekir. Bu tür davaların ise Asliye Ticaret Mahkemelerinde incelenip sonuçlandırılması gerekir. Dairemizin kökleşmiş içtihatları ve vesayet makamları kararlarının temyiz mercii olan Yüksek 2. Hukuk Dairesi'nin yerleşmiş görüşü de bu yöndedir. Konu göreve ilişkin bulunduğundan, mahkemece re'sen görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, esasa girilerek, karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu yön bakımından bozulması gerekmiştir.
2-Bozma içeriğine göre, kayyım atanması istenilen şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın görev yönünden BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmemesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.06.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
---------------------------------------------------------------------------------------------
T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1980/3232

K. 1980/3895

T. 16.9.1980

• SENEDİN KARŞILIKSIZ OLDUĞU İDDİASI ( Hamilin Bile Bile Borçlu Zararına Hareket Ettiğinin İspat Edilmesi Gereği )

• HAMİLİN BİLE BİLE BORÇLU ZARARINA HAREKET ETMESİ ( Senedin Bedelsiz Olduğunu İddia Edenin Hamilin Kötüniyetini İspat Etmesi Gereği )

• SENETTEKİ VADE TARİHİNİN VADEYİ UZATACAK ŞEKİLDE DEĞİŞTİRİLMESİ ( TTK.nun

599 ncu Maddedeki Şartların Varlığını Kabul İçin Yeterli Olmaması )
6762/m.598,599


ÖZET : Bir bonoyu elinde bulunduran kimse, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. TTK.'nun 598. Ve 599. maddeleri gereğince borçlu, hamillerden biri ile kendi arasındaki ilişkiye dayanan defileri hamile karşı ileri süremez. Ancak, hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmesi durumu saklıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul As. 10. Hukuk Hakimliğince verilen 19.10.1979 tarih ve 355/547 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 16.9.1980 günde davalı avukatı Yurtay Gökay gelip davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukat dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştır. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkili şirketin bankadaki kredi hesabı dolayısı ile teminat olarak bankaya verdiği 136.000 liralık senedin bilahare banka ile yapılan portokolde karşılıksız kalması sonucu şirketin müdürü olan dava dışı Bülent Yamanoğluna iade edildiğini vade ve lehtar haneleri boş olarak verilen bonoyu bu kişi doldurarak ve vade tarihinde de tahrifat yaparak durumu bilen davalı Sabri'ye ciro ettiğini ve onun tarafından da icra takibine konulduğunu ileri sürerek müvekkilinin bu bono ile borçlu olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında bononun bedelsiz olmadığı gibi müvekkilinin hüsnüniyetli hamil olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanılan delillere, tanık anlatımlarına ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak bononun karşılıksız kaldığı gibi tahrif edilmiş senedi devir alan davalının da kötüniyetli olduğu görüşü ile davanın kabulüne ve davacıların borçlu olmadıklarının tesbitine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Bir bonoyu elinde bulunduran kimse, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. TTK. 598 Yine TTK. 599. maddesi gereğince borçlu hamillerden biri ile kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan ilişkilere dayanan defileri hamile karşı ileri süremez; meğer ki hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlarının zararına hareket etmiş olsun. Olayda davacılar senet lehtarı Asbes Sanayi Kool.Şti. lehine düzenlenmiş oldukları iş bu dava konusu bononun karşılıksız olduğunu ileri sürmüşlerse de bu hususu kanıtlayamadıkları gibi biran için senedin bedelsiz olduğu kabul edilse dahi bu hususun TTK.nun 599 ncu maddesi gereğince davalı hamile karşı ancak onun senedin karşılıksız olduğunu bile bile davacılar zararına heraket etmiş olduğunun isbatı suretiyle davalıya karşı ileri sürmesi mümkün olabilir. Oysa, davalının senedin karşılıksız olduğunu bile bile davacılar zararına senedi iktisap ettiği yönü hiç bir şekilde ispat edilmiş değildir. Senet üzerindeki rakkamla yazılmış vade tarihindeki bir tek rakkamın o da vadeyi uzatacak nitelikte olmak üzere değiştirilmiş olması TTK.nun 599 ncu maddedeki şartların varlığını kabul için yeterli değildir. Kaldı ki vade tarihi yazı ile de yazılmış olup onda hiçbir değişiklik yapılmış değildir. Bu durumda mahkemenin sırf bu tarihi değişikliği nedeniyle davalıyı kötü niyetli addederek yazılı olduğu şekilde karar vermesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenler ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINANA, davalının iş bölümü yönünden süresinde ve davanın devamında bir itirazı mevcut olmadığından buna ilişkin temyiz itirazlarının reddine davalı vekili duruşmaya geldiğinden 3000 lira duruşma avuakatlık ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.9.1980 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.