Mesajı Okuyun
Old 25-06-2013, 13:46   #3
ayse1728

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.şükrü söğüt
Sayın meslektaşım,
Olayınızda evlat edinen Mehmet 1991 yılında, annesi Fatma da 1993 yılında ölmüştür.Her iki murisin ölümü de 743 sayılı eski Türk kanunu medenisi yürürlükte iken gerçekleşmiştir.Sizinde bildiğiniz gibi bir kimsenin mirasçı olabilmesi için 2 şart gereklidir.İlk şart murisin ölümünde sağ olmak,ikinci şart ise mirasa ehil olmak(mirastan ıskat,mirastan mahrumiyet, mirastan feragat,mirası red gibi nedenlerle mirasçılık sıfatından yoksun olmamak) dır.4722 sayılı Türk medeni kanununun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki kanunun 17. maddesi gereğince, mirasın intikali başta olmak üzere mirasçılık sıfatının kazanılması ölümün gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre,dolayısıyla 743 sayılı eski kanuna göre tespit edileceğinden evlâtlığın, Fatma' nın mirasçısı olup olamayacağını 743 sayılı kanuna göre değerlendirmenizi tavsiye ederim.Evlatlık hem Mehmet,in hem de kök içi halefiyet gereğince Fatma' nın da yasal mirasçısı konumunda olduğundan ilk alınan veraset ilamında neden yasal mirasçı olarak yer almadığını da anlayamadım.Çünkü evlâtlığın sadece kendisini evlat edinenin mirasçısı olabileceği şeklindeki kanun hükmünden amaç eşlerden birinin evlat edinmesi halinde evlâtlığın sadece kendisini evlat edinenin yasal mirasçısı olacağı, kendisini evlat edinmeyen diğer eşin yasal mirasçısı olamayacağına ilişkindir.Saygılarımla.Av.Şükrü Söğüt

şükrü bey ,
kanunun kast ettiği şey; evlat edinenin miras bırakanı olan anne babanın mirasından yararlanamayacağı şeklinde değil doğru mu anladım. yani burada ayşe nasıl babasının mirasından yararlanacak ise babannesinin mirasından da yararlancaktır. ister eski kanun isterse yeni kanun olsun durum fark etmez mi?