Mesajı Okuyun
Old 04-02-2012, 15:10   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Taşınmazın üçüncü kişiye devri borçlunun durumunu ağırlaştırıcı bir durum değildir. İcra takibinin asıl borçlu aleyhine açılması esastır. Ancak, takip sonunda 3. kişinin taşınmazının paraya çevrilmesi söz konusu olduğundan o kişi (yeni malik) hakkında da takip yapılması gerekir. Yeni malikin ipotekli taşınmazı kendi borcu için de ipotek etmesi sonucu değiştirmez. Zira ilk ipotek birinci derecede olup, taşınmazın satışından elde edilecek para öncelikle birinci derecedeki ipotek malikine ödenecektir. İİK.'nun 45. maddesi hükmüne göre, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı, yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Bahse konu yasal düzenleme, borçluya yöneliktir. Kefillerin sorumluluğu ise, BK.'nun 487/1. maddesinde hükme bağlanmış olup, anılan düzenlemeye göre kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise, alacaklı, asıl borçluya müracaatla rehinleri paraya çevirtmeden önce kefil aleyhine de takibat yapabilir.
Yapacağınız itiraz sonucunda itirazınızın hükümden düşürüleceği ve ayrıca % 40 icra inkar tazminatına mahkum edileceğinizi düşünüyorum.Kanımca en güzel çözüm borcu ödemek ve ödenen mktar tutarında alacağı ve teminatları(ipoteği) BK'nun 496 v.d. maddeleri uyarınca temlik almak olmacaktır. Çünkü kefil, eda ettiği şey nispetinde alacaklının haklarında ona halef olur. Ödeme sonunda kefil alacaklı bankanın haklarına halef olacak ve bankadan alacağı ve alacağa teminat teşkil eden rehni (ipoteği) temlikname ile devralabilecektir. KOLAY GELSİN