Mesajı Okuyun
Old 26-02-2007, 21:44   #21
üye3578

 
Varsayılan

Sayın meslektaşıma yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum...

Ne demişti şair, "bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler". Bütün kurumlar yıpranıyor tek tek. Kendi kendimize tüketiyoruz kendi saygınlığımızı ve ya diğer kurumların saygınlığını... Böyle vahim bir olayda ilk etapta düşünülmesi gereken dün hakime, bugün avukata neden bu fiili saldırılar oluyor. Vatandaş nezdinde bu kurumlara olan saygınlığı tartışılır durumamı getirdik? Bir meslektaşımızın üzücü bir saldırıya uğramasına bir avukat meslektaşımız nerede bu devlet, nerede adalet diye başlarsa, vatandaşın devlete adalete güveni kalırmı? Tutuklu yakını ya da müdafii isek, uzun uzun tutukluluğun tedbir olduğundan bahsederiz. Tutukluluk şartlarının oluşmadığından bahsederiz. Ancak mağdur tarafında olduğumuzda, saldırgan tutuklandımı onu söyleyin demek ne derece doğru? Kanaatimce hakime saldıran da, avukata saldıran da tutuklanmalıdır. Çünkü kanunun ruhuna aykırı olmakla birlikte, toplumda hala tutukluluk bir ön ceza olarak görülmektedir. Bu nedenle bazı suçları işleyip de, kanuna göre tutuklanmaması gereken kişilerin tutuklanmaması durumunda toplumun adalete olan güvenini yitirdiğini görüyoruz. Gerçek adalet kadar, görünen adaletin de önemli olduğu herkesin malumudur. Kanaatimce hakime saldıran saldırganın da, avukata saldıran saldırganın da tutuklanmaması hallerinde feveran etmeyip, bu konuda hakimin takdirine saygı göstermek gerekir. Asıl üzerinde durulması, düşünülmesi gereken, bu durumlara nasıl gelindi ve saygınlığımızı itibarımızı kazanmamız için neler yapabiliriz. Bir parça sesli düşündüm....Tekrar geçmiş olsun meslektaşıma...