Mesajı Okuyun
Old 28-12-2007, 00:02   #21
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan Hmmm...

Yakın zamanda 8 tane polisin davasını aldım. Dava gözlem altına alırken kişinin kolunda bir çatlağa neden olmak...

Davayı almadan önce polislere anlattırdım. Gözlem altına almaya çalıştıkları kişinin uyuşturucu aldığını, alkollü de olduğunu gözlerinin dışına çıkmış bir görüntü içinde olduğunu, elinde 40 cm lik sallama diye tabir edilen bir bıçak olduğunu önüne gelene salladığını, polisin bir tanesinin bacağını kestiğini bir tanesinin karnından yaralandığını, yaklaşık 2 saat uğraştıklarını bu arada arkadan bir el havaya ateş açan bir polisin açtığı ateşin sesinden bir an panikleyen sanığın sendelediği esnada üzerine atladıklarını ve elinden bıçağı aldıklarını söylediler. Ancak bu esnada korkunç çırpınmalarına devam eden sanığın balık gibi kıvrandığını zor zabtettiklerini canlı olarak anlattılar bana.
Tabi üzerine atladıkları o esnada, sanığın belkide kendi çırpınması ve zorlaması neticesinde kolundaki çatlak meydana gelmiş. Israrla sordum, dövme sövme varmı diye yok dediler. Arabada başka bir şey oldumu dedim. Oda yok dediler. Ayrıca vali de olay yerinde bir müddet olayı izlemiş oda tanık nasıl olduğuna dediler.

Polisler hakkında açılan tahkikatta savcının tavrı aynen şöyle "Adamın kolunu niye kırdınız lan..??" dava açıldı tabi.

Yaptığım savunmada polisin yetki aşımına girdiği olaylar olduğunu, demokratik olmayan kişisel tavırları nedeni ile insanlara eziyet eden polis tavırlarını asla desteklemediğimi ancak bu olayın o türden bir olay olmadığı savunması ile girdim konuşmaya.. Sayın savcı kendini tutamadı "Bal gibi kırmışlar avukat bey, daha ne olsun" dedi.

Savcıya, "Sanığın kolunda içeride biryerde tıbbi müdahale olmaksızın kısa bir sürede iyileşecek bir çatlak olduğunu bunun kırık olmadığını" söyledikten sonra " Olayın kağıt üzerinde göründüğü gibi basit bir olay olmadığını, gözü dönmüş sanığın saatlerce dehşet saçtığını, kibarca buyurun nezarete denilecek birisi olmadığını" anlattıktan sonra olay mahallini gözlerde canlandıracak şekilde tekrar anlattım. Sayın savcı sustu. Polisin aşırılığı ve yetki aşımı olsaydı. Olay bittikten sonra bir müdahaleleri olsaydı davayıda almazdım zaten.

Kürsüdeki hakim savcı bile bazen olayın sıcaklığını anlamakta zorlanıyorlar, Kaldıki masabaşındaki teorisyenlerin olayın sıcaklığından uzakta olayın sıcaklığını anlayabileceklerinden hiç emin değilim.. Hatta anlamayacaklarından eminim.

Fakültedeki hocalarımdan 5 tanesi büro açtılar bir kısmı prof, ziyaretlerine gittim. " ZOR İŞ " dediler. Hele çok nazik ve çok iyi teorisi olan bir hocam gittiği önemli bir tespitte taksici ile bozuştuğunu ve taksicinin kendisini "Kim olursan ol in aşağı " dediğini ve yarı yolda bırakıldığını anlattı. Hocam hala kızgındı ama diğer hocalarım olaya katıla katıla gülüyorlardı.. Pratikle teori farklı arkadaşlar... Başına gelmeyenin anlamayacağı ve bilemeyeceği türden hadiseler vardır. Bu nedenle yasalar yapılırken iyi teorisyenler kadar iyi uygulayıcıların varlığı da şart.

Bu türden halden anlamayan insanlara oturduğu yerden ahkam kesenler ifadesi de kullanılır.

Çocuğu öldürmeden ifade almanın zorluğu yada kolaylığı orada ancak anlaşılabilir. O kadar kolay değil o. Karşınızdaki insan, ki insanlıktan çıkmış bir kısmı, uyuşturucu, ruhsal bozuklukları olan tipler. Bunlara nezaketle yaklaşmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Bunun iki yolu var birincisi ya ilaç vs teknik çözümleme, yada baskın yaklaşıp iradeyi fesada uğratma, Birincisi üzerinde baya düşünüyorum. Acaba öyle bir ilaç geliştirilirde o ilacı alan sadece doğruları söyler bunlarda hukukta delil kabul edilirmi. Trilyonları eğlenceye ve başka işlere yatıranlar, akla gelmedik ilaç icat edenler neden bu konu üzerinde düşünmezler işlerine geldiği yerde insan hakları savunuculuğu yaparlar hiç bir zaman anlamadım.

Tıptan bir örnek vermek istiyorum. Cerrahi Tıp zor iştir. Yetenek, cesaret ve elbecerisi ister. Kimi insan daha kan gördüğünde eli ayağına dolaşır. Ama öyle cerrahlar vardırki hem cesaret hem doğru hareketle gerektiği yerde bıçağı basarlar. Sonuç daha beterinden kurtulur insan. Bu tür cerrahlara iyiki varlar diyorum. Eğer kenarda oturan, önündeki insan can çekişirken tabir doğru olursa mıymıylanan birisi olsa vay haline müdahale bekleyen hastanın...

HEM TEORİYİ HEM UYGULAMAYI İYİ BİLEN HUKUK GELİŞİMİNE KATKIDA BULUNACAK İYİ HUKUKÇULARA İHTİYACIMIZ VAR...

Doğumu anlatan bir bayanla empati kurarak halinden anlamaya çalıştım ve duygularını hissettikten sonra kendisini anladığımı söyledim. Bana "Doğurmadan anlayamazsın" dedi...

Saygılarımla...

(Not: Bu arada istediğim buydu, tartışma güzelleşti )