Mesajı Okuyun
Old 27-12-2007, 23:02   #19
Mustafa ÖZCAN

 
Varsayılan Hukukçu takılmak....

Değerli Arkadaşlar,

HUKUKÇU TAKILMAK : Hukuk uygulamasından habersiz masa başında hukuk teorisi ile hareket etmektir.
HUKUKÇU (UYGULAYICISI) OLMAK: Pratikte işin içinde olan ve uygulamanın zorluklarını bilmek demektir.

Hukukçu takılmak nedir biliyormusunuz. Haciz mahallinde kendisine bıçak çekilmemiş, pratiğin içinde işin zorluklarını görmeden, olayın dengelerini, acısını, adaletin nirengi noktasını sıcağı sıcağına yaşamadığı halde oturduğu yerden olaylara tek yönlü bakarak hukuka uygunluktan bahsetmektir.

Ekmek bulamıyorlarsa Pasta yesinler diyen Fransız Kraliçenin olaylara uzaklığının değişik bir yansımasıdır.

Arkadaşlar küçük hukuka aykırılıkları görüyorsunuzda BÜYÜK HUKUKA AYKIRILIKLARI NİÇİN GÖRMÜYORSUNUZ. Yukarıda yazdım. İşkenceci Emniyet Müdürünü görüyorsunuz ölen çocuğu niçin görmüyorsunuz.

Hukukçu takılan kişi işin teorisinde, duygusallığında ve masabaşında oturduğu yerden düşünen kişidir. Hukuku uygulayan ise bu işin oturduğunuz yerden düşünüldüğü kadar kolay olmadığını bilen kişidir.

Bayan bir meslektaşımla karşılaştım. Gözleri dolu dolu idi. Boynuma sarılacak neredeyse. Ne oldu dedim. Bir İcra dosyamın borçlusu adam büroma geldi. Kimse yoktu. Üzerime geldi masamın arkasına geçti. Koltuğumu sıkıca tutup soluğu yüzüme gelecek şekilde bana takibe devam edersem cinsel olarak neler yapacağını hırıltılı bir sesle söyledi dedi. Dondum kaldım hala kendimde değilim nasıl bir meslek bu dedi...

İşte bu bayan arkadaş hukuk uygulayıcısıdır. Hukukçu takılmıyor. Hukuku arazide uyguluyor. Hukuk şimdi bu arkadaşı bürosunda korumanın yollarını aramalı değilmi.

Askeri eğitim teorik ve pratik eğitim olarak devam eder, sonrasında cepheye gidilir. Çatışma çıktığı anda tüm öğrenilenler unutulur can pazarı başlar. Kurallar tamamen farklıdır. Masa başında oturan general askercilik oynuyordur ama cephedeki asker gerçek askerdir.

Arkadaşlar rica ediyorum. Giden gitti kalan sağlar bizimdir mantığını bırakalım. Yarın bir yerde mağdur pozisyonunda iken bizi mağdur eden kişinin haklarını savunurlar bunu anlamakta zorlanırız bu kez. Hukukun, yasanın ve devletin yetişemediği yerdeki hakları ve mağdurları kim koruyacak onu söyleyin bana. Doğrudan gayrimeşrulukların önünü açacak ve bunları kabul ettiğim yönde bir şey söylemedim şu ana kadar.Söylemem de mümkün değildir. Ancak pratiğin ve hukuk uygulamasının çapraşıklıklarına ve mağduriyetlere dikkat çekmeye çalışıyorum.

Ateş düştüğü yeri yakar diye bir söz vardır. Rahmetli Sabancı, sürekli idam cezasına karşı çıkan birisi idi. Kardeşi Özdemir SABANCI öldürüldüğünde içi yanarak bunu yapanların en feci şekilde cezalandırılmasını istedi. Hatırladığım kadarı ile idam cezasının gerekliliği hakkında açıklamalar yaptı.

Şimdi burada tüm davranışların hukuka uygun olmasını destekleyen arkadaşımızın başına bir iş gelir. Başına musallat olan bela gözünün içine alaycı bakışlarla etrafında dolaşır pişkin pişkin, hukuk bir şey yapamaz, kafayı yer ama bir şey yapamaz. İşte o zaman beladan kurtulmak için can derdine düşer hakkı hukuku unutur.. Diyorumki devlet bunu yapmaya çalışsın. Giden gitti demesin, olaylarda mutlak adaleti sağlamaya yönelik çaba içinde olsun.

Hak hukuk duygusunu kaybetmiş, hatta bazen insanlıktan çıkmış kişilerle içiçe icra edilen bir meslek olan avukatlığı, hakim ve savcılık mesleğini icra eden meslektaşlara sabırlar ve kolaylıklar diliyorum.

Hukuk teorisi ile uğraşan akademisyenlere ve hukuku seven ve hukuk mantığına sahip ama uygulamadan uzak arkadaşlara da "Bu iş dışardan gördüğünüz kadar kolay değil, anlamaya çalışın lütfen " diyorum.


Saygılarımla...