Mesajı Okuyun
Old 19-02-2007, 00:21   #43
calikusu_kamuran

 
Acil

YAPI İÇİNDEKİ DEĞİŞİKLERİ KAYDETMEK İSTİYOR MUSUNUZ?---KOMPOZİSYON
somut
1- Belli bir zamanda, belli bir yerde bulunan, doğal, görülebilir, elle tutulabilir, duyular ya da imgelem ile algılanabilir, bütünlüğü içinde verilmiş olan bağımsız gerçeklik. 2- (Felsefede) Özneyi göz önünde bulunduran, özneyi belirten gerçek varlık. Bu varlığa genel bir nitelik verilmesi onu soyut kılabilir: Somut terimler: var olan, insan, bilge, ak Soyut terimler: varoluş, insanlık, bilgelik, aklık.
T. : müşahhas Lat.: concretus İng.: concrete Fr.: concret Alm.: konkret
Felsefe Terimleri Sözlüğü

somut
FSF
Felsefe Terimleri Sözlüğü

somut
1- Belli bir zamanda, belli bir yerde bulunan, doğal, görülebilir, elle tutulabilir, duyular ya da imgelem ile algılanabilir, bütünlüğü içinde verilmiş olan bağımsız gerçeklik. 2- (Felsefede) Özneyi göz önünde bulunduran, özneyi belirten gerçek varlık. Bu varlığa genel bir nitelik verilmesi onu soyut kılabilir: Somut terimler: var olan, insan, bilge, ak Soyut terimler: varoluş, insanlık, bilgelik, aklık.
T. : müşahhas Lat.: concretus İng.: concrete Fr.: concret Alm.: konkret
Felsefe Terimleri Sözlüğü

somut
Nesnel gerçekliğin tümünün, eşdeyişle onu oluşturan türlü yanların ve bunlar arasındaki ilişkilerin duygularla algılanabilen ya da kavranabilen, belli bir zaman ve yerdeki niteliği.
T. : müşahhas İng.: concrete Fr.: concret
Toplumbilim Terimleri

somut
Duyu organlarıyla algılanabilir ya da doğrudan görgül gerçekliği olan nesne. bkz. soyut,
T. : müşahhas İng.: concrete
Yöntembilim Terimleri Sözlüğü

somut
Madde halindeki bir varlığı anlatan ( kelime ) : Ağaç, taş, kagıt gibi.
Fr.: concret
Dilbilim Terimleri Sözlüğü

soyut
(Lat. abstractum = çekip çıkarılmış, sıyrılmış) : -> Soyutlama ile elde edilmiş (bir kavram, bir düşünce). Soyut kavramlar: a. Nesnelerin niteliği gibi gerçekte kendi başına var olmayan, nesnelerin niteliği olarak var olan, ancak nesnelerden çekilip çıkarılarak tasarımlanabilen kavramlar (büyük, mavi), b. Algılanamayan şeyleri gösteren kavramlar (tüze), c. Nesnelerin özelliklerinden sıyrılmış olan bütün genel kavramlar. Soyut düşünce: Duyulur ve algılanır olandan sıyrılmış, kavramsal düşünme ile varılan düşünce.
T. : mücerret Lat.: abstractum İng.: abstract Fr.: abstrait Alm.: abstrakt
Felsefe Terimleri Sözlüğü

soyut
İlişik olduğu nesne ve özelliklerden ayrılarak düşünülen herhangi bir şeyin niteliği ya da bu nitelikleri anlatan kavramlar.
T. : mücerret İng.: abstract
Ruhbilim Terimleri Sözlüğü

soyut
Usavurma yada çıkarsama yoluyla geçerlik kazanan kavramsal nesne. bkz. somut.
T. : mücerret İng.: abstract
Yöntembilim Terimleri Sözlüğü

soyut
Madde halinde olan bir varlığı değil de, sırf fikir niteliğinde olan bir kavramı anlatan ( kelime ) renk, duygu, çabukluk gibi.
Fr.: abstrait
Dilbilim Terimleri Sözlüğü


düşünce
1- Zihinde tasarlanan, canlandırılan şey. 2- Bir işin gerçekleşmesi ya da bir sorunun çözümü için zihince tasarlanan, aranıp bulunan yol. 3- Düşünce sonucu bilincine varılan herhangi bir şey.
T. : fikir, mütalaa, mülâhaza İng.: idea, thought, consideration Fr.: idée, pensée
Eğitim Terimleri Sözlüğü

düşünce
1- Düşünme ediminin içeriği. 2- Düşünmenin ürünü olan: düşünülen içerik; bu içerik düşünme ediminden çözülebilir ve örneğin yazılı olarak saptanabilir ya da bir başkasına aktarılabilir. 3- İlke, yönetici sav.
T. : fikir İng.: thought Fr.: pensée Alm.: Gedanke
Felsefe Terimleri Sözlüğü

düşünce
Anlıksal etkinlikler sonucu oluşan karmaşık bir düşünü.
İng.: thought
Ruhbilim Terimleri Sözlüğü

düşünce
İnsan beyninin anlık ve us yardımıyla nesnel evreni yansıtmak üzere oluşturduğu kavramlar, yargılar, kuramlar vb.
T. : müfekkire İng.: idea Fr.: idée
Toplumbilim Terimleri

düşünce
Olay, durum ve nesneler üzerinde çözümleyici ve bireştirici işlemlerde bulunmaya olanak sağlayan kavrama ve açıklama yetisi.
T. : tefekkür İng.: thought
Yöntembilim Terimleri Sözlüğü


yapı
isim
1 . Barınmak veya başka amaçlarla kullanılmak için yapılmış her türlü mimarlık eseri, bina.
2 . Yapılmakta olan konut, yol, köprü vb. inşaat.
3 . Yapma, oluşturma, ortaya konulma, meydana getirme:
"Kırıkkale yapısı bir tabanca."- .

4 . Canlı bir varlığın ruh veya beden özelliklerinin tümü, bünye, strüktür:
"Yapısı sağlam, güzel bir erkekti."-
Y. Z. Ortaç.
5 . Bütünün bir araya getirilişinde uyulan dizge, strüktür:
"Dil yapısı. Cümle yapısı."- .

6 . felsefe Ögeleriyle somut bağımlılığı olan bütün.
7 . toplum bilimi Parçaları ve ögeleri arasında yasaya uygunluk, durağan bağlar ve karşılıklı ilişkiler bulunan dizge veya bütün, strüktür.

Birleşik Sözler
yapı bilgisi
yapı bilimi
yapı elemanı
yapı kooperatifi
yapı malzemesi
yapı taşı
altyapı
ana yapı
düzlek yapı
eş yapı
kaba yapı
öz yapı
sosyal yapı
toplumsal yapı
üstyapı
Allah yapısı
fizik yapısı
kul yapısı
soy yapısı
toplum yapısı


suret
isim (su:ret)
Arapça ¹°ret
1 . Görünüş, biçim:
"İnsan suretinde bir ağaç."- .

2 . Yazı veya resim kopyası, nüsha:
"Bunun bir suretini almalı."- .

3 . Biçim, yol, tarz:
"Birbirimize karşı oynayacak bir rolümüz olmadığı açık surette görülüyordu."-
R. N. Güntekin.
4 . İslam felsefesinde, varlığın görünen yanı, beş duyu ile algılanan yönü.
5 . halk ağzında Resim, fotoğraf.
6 . eskimiş Yüz, çehre.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
suret almak (veya çıkarmak)
sureti haktan görünmek
suretine girmek

kompozisyon
isim
Fransızca composition
1 . Ayrı ayrı parçaları bir araya getirerek bir bütün oluşturma biçimi ve işi.
2 . Öğrencilere duygu ve düşüncelerini etkili ve düzgün bir biçimde anlatmaları için yaptırılan yazılı veya sözlü çalışma, tahrir, kitabet.

Maddi: Mal, para, varlıkla ilgili olan.

maddi
sıfat (maddi
Arapça m¥dd³
1 . Madde ile ilgili, maddesel, manevi karşıtı:
"Devletin temel amaç ve görevleri ... insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."-
Anayasa.
2 . Maddeden oluşan.
3 . Mal, para, varlıkla ilgili olan.
4 . mecaz Paraya, mala çok önem veren (kimse).
5 . fizik Maddesel:
"Maddi dünya."- .


soyut
sıfat, felsefe
1 . Soyutlama ile elde edilen, varlığı duyularla algılanamayan, mücerret, somut karşıtı, abstre:
"En soyut konuları çok çarpıcı somut örneklerle herkesin anlayacağı bir yalınlığa getirirdi."-
H. Taner.
2 . mecaz Anlaşılması, kavranılması güç.

Birleşik Sözler
soyut isim
soyut sanat
soyut sayı

soyut isim -smi
isim, dil bilgisi
Düşünce yoluyla kabul edilen varlığın adı: Akıl, hayal, ülkü gibi.

somut
sıfat
1 . Varlığı duyularla algılanabilen, müşahhas, konkre, soyut karşıtı:
"Taş, su, hava somut birer varlıktır."- .

2 . isim Somut olan şey.

Birleşik Sözler
somut isim

somut isim -smi
isim, dil bilgisi
Beş duyudan biri veya birkaçı ile algılanan varlığın adı: ev, deniz, ışık, ses gibi