Mesajı Okuyun
Old 10-03-2010, 00:12   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Aşağıdaki Yargıtay kararında, duruma olaydaki 3. kişinin açtığı dava çerçevesinde bakılmış ve "...paranın hesaba geçmesinden itibaren üçüncü kişinin hakimiyet alanına girdiği, tasarruf hakkı bundan sonra sadece kendisine ait olacağı, bu durumda havaleyi gönderenin işlemin yanlışlığına dayanarak bankadan bu işlemi düzeltmesini isteyemeyeceği..bankanın da artık hesaptan parayı kendiliğinden çekemeyeceği" belirtilmiştir.Kararda BK 461/II'deki "havale alan havaleyi kabul ettiğini beyan edinceye kadar...dönülebilir" hükmüne atıf yapıldığı halde çelişkili bir biçimde sonuç kısmında "...havale gonderilen havaleyi kabul ettiğini ayrı bir beyanla belirtmemis ise...dönülemez" şeklinde görüş bildirilmiştir.
Alıntı:
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi

E:2003/10593
K:2004/4362
T:22.04.2004

...Taraflar arasındaki uyuşmazlık, mevduat hesabına aktarılan bir havalenin havaleyi gönderenin talimatı ile bankaca hesaptan çekilip çekilemeyeceği noktasındadır. Borçlar Kanunu'nun 461/2 nci maddesi hükmünde "kendisine havale gönderilen havaleyi kabul ettiğini beyan edinceye kadar havaleyi gönderen ona karşı bu havaleden rücu edebileceği" öngörülmüştur. Somut olayda havale gonderilen havaleyi kabul ettiğini ayrı bir beyanla belirtmemis ise, havale hesabına gectigi andan itıbaren kendi hakimiyet alanına geçmiş olup, tasarruf hakkı bundan sonra sadece kendisine aittir. Bu durumda havaleyi gönderenin işlemin yanlışlığına dayanarak bankadan bu işlemi düzeltmesini isteyemeyeceği gibi, davalı bankanın da, üçüncü kişinin talimatına dayanarak davacı hesabından para çekmeye yetkisi bulunmamaktadır. Ayrıca, davalı banka, davacı ile aralarındaki bir sözleşme ilişkisine dayanarak bu işlemi yaptığını iddia ve kanıtlamış da, değildir.
Mahkemece, davacı iddialarının bu yukarıda açıklanan çerçevede değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar vermesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.04.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Şahsi kanaatime göre, Üçüncü kişilerin hesaplarına müvekkilinizin çalışanlarının hatası nedeniyle sizin isteminiz üzerine banka tarafından bloke konulması üzerine, ve para da halen blokeli şekilde beklediği halde, bu kişilere karşı sebepsiz zenginleşme davası açmanız bence doğru değil.Zira 3. kişinin henüz haksız zenginleşmesi yok zira tasarruf mevduatı sözleşmesinde mevduattaki para mudi tarafından çekilmedikçe - hernekadar Yargıtay kararda aksi görüş belirtse de- hem bankanın mülkiyetindedir hem de hesapta bloke vardır.Eğer kendilerine bu durumu belirtir bir ihtar çekilir, kişi bu durumu öğrenir ve halen paranın ödenmesine muvafakat vermezse bu durumda BK 41/II uyarınca zarardan mesul olacağından dava açılmalıdır.Sebepsiz zenginleşme halen gerçekleşmemiştir ama ahlaka aykırı şekilde bir başkasına zarar verme durumu ortaya çıkmaktadır.

Bankanın işlemi ise kanımca müvekkilinizle banka arasındaki sözleşmeye aykırılık teşkil edebilir.Zira Borçlar Kanunu 461/II'ye göre "kendisine havale gönderilen havaleyi kabul ettiğini beyan edinceye kadar havaleyi gönderen ona karşı bu havaleden rücu edebilir".

Tabii bankanın buradaki tereddütü, olayda hiçbir kusuru olmayan 3. kişinin hesabına bloke koymak ve bunun neticesinde tazminat davasına muhatap olmaktır.

Bir de burada "kasadan ödenen havale- hesaben ödenen havale" ayrımı yapıldığını ve "hesaben ödenecek havaleler" ile ilgili bir bilgiye rastladığımı belirteyim :"
Alıntı:
Havale tutarı lehtarın hesabına alacak kaydedildikten sonra yollayıcının havaleden rücu hakkı ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle, lehtarın hesabına alacak kaydedilmiş olan bir havale ancak lehtarın yazılı onayı ile yollayıcıya iade edilebilecektir."
Bankanın iade etmeme nedeni sanırım buradan kaynaklanıyor.Yanıt biraz karışık oldu ama olayda açılacak dava gerçekten "karışık".Siz Yargıtay kararındaki "hakimiyet alanına girme" kıstasından hareketle doğrudan 3.kişiye karşı sebepsiz zenginleşme davası açma yoluna da gidebilirsiniz veya sözleşmeye aykırılıktan bankaya dava açabilir, bu davada 3. kişiye davayı ihbar edebilirsiniz.