Mesajı Okuyun
Old 28-09-2011, 10:54   #5
Derya DEMİR

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan serhattugral
Ben karşıt görüşte olduğumu ifade etmek isterim. İşçi, işe ne zaman girdiğini, ne zaman iş aktinin sona erdiğini, almakta olduğu ücretin ne kadar olduğunu ve buna bağlı olarak ne kadar maaş, kıdem, ihbar, mesai, vs. vs. alacağı olduğunu bilir. Eğer bilmiyor ise bunu bir uzmana hesap ettirir ve davasını tam olarak açar. Zira burada bilinemez olan ve ancak mahkemece yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkacak bir vakıa mevcut değildir.

Bilinemez olan ile ispatı taraflar arasında niza konusu olan şeyleri birbirinden ayırmak gerekmektedir. İşçinin ne kadar alacağının olduğu hususu bir takım matematik hesaplarına ve formüllere dayalı olarak herkesçe tepit olunabilir.

Ancak, iş aktinin haklı mı haksız mı feshedildiği, fazla mesai yaptırılıp yaptırılmadığı, yahut aylık ücretin iddia edilen miktarda olup olmadığı hususu mahkemece yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır.

Çoğu iş davasında bilinemez olan şey alacağın miktarından ziyade varlığı ve ispatı hususudur. Bu nedenle uygulamada çeşitli mülahazalarla her işçilik kalemi için cüzi meblağlar talep ederek dava açmak ve daha sonra davayı ıslah etmek yolu geliştirilmiştir. Ben bunun bir takım adaletsizliklere yol açtığını düşünüyorum. Sayın meslektaşımın aksine içtihatların "işçilik alacaklarının belirsiz alacak davasına konu olacağına" değil aksine "kısmi davaya konu edilemeyeceğine" şeklinde gelişeceğini tahmin ediyorum.

Bakalım zaman ne gösterecek?

Ekonomik göstergeler, yasal düzenlemeler,oluşan içtihatlar, koruma diye sunulan çözümlerin işlevsizliği birlikte değerlendirildiğinde, işçilik hak ve alacakları konusunda adaletten bahsetmek zaten pek de mümkün olmuyor.
Ortada kuralsız bir çalışma hayatı var ve bütün bunlardan bağımsız olarak "hesaplamanın mümkün olduğu alacak kalemlerini, kısmi davaya konu etmek adaletsizlik oluyorsa, adalet kavramının yeniden tartışılması gerekiyor kanımca. Güçlüyü koruyan yasaların hakim olduğu adalet sisteminde bu tarz düşünceler de egemen olmaya başlaya dursun, biri bana şunu söylesin; HMK yürürlüğe girdikten sonra, genel kanı, işçilik hak ve alacaklarına ilişkin davaların belirlenebilir alacak olduğu şeklinde olursa, hakim dosyayı hesap bilirkişisine gönderebilecek mi, bir zahmet oturup kendisi de bizler gibi hesaplayacak mı?