Mesajı Okuyun
Old 02-12-2011, 10:17   #9
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ilkay efe
Barolar Birliği ile Ankara Barosu başkanlığı arasında bir farklı görüş var.

Savunmacının bağımsız olması zorunlu olduğu için ikisini de dinledim.

Anlaşılan tek şey mesleğimizin öldürüldüğü.

"Karşılıklı" olma esasını untmuş kişiler hukukçu olduğunu iddia ediyor.

Şengen vizesine dahil değiliz. Biz yurt dışında büro açamayız. Ama İTHAL AVUKAT bizde meslek icra edebilecek.

Adli yardım ve CMK olmasa bir sürü meslektaşımız ayakta kalamayacak.

Roma hukukunu kaldırmak istiyorlar hukuk eğitiminden.

Arabuluculuk geldi Yani ÇOKLU HUKUKA ALT YAPI SAĞLANIYOR.

Ben bıktım artık bir şey yapılıyormuş gibi gözükmesinden.

BASIN BİLDİRİSİ........................ ne işe yarar.
Van depremine boş mesaj at mesajı göndermek ne işe yarar.

Kişi saygınlığını, saygı uyandıracak duruş ve davranışları ile hak eder.Meslek kuruluşları, değişik siyasi görüşteki gruplar herkes bir şeyi kurtarmanın peşinde ama AVUKATLIK MESLEĞİNİ kim kurtaracak.

Herkes susuyor herkes Godot'u bekliyor. Ama Godot aslında yok. Yok olanı beklerken savunmacı olmanın sorumluluk ve gereğini unutmak.

Yapılsın binalar, yapılsın kamuda ses getirmeyen basın açıklamaları.
Bir ülkede meslek kuruluşları ALT YAPICI olmaya başlamışsa .................................................. .................................
Bir de Avukat kimliği var ki içindeki çip, kredi kartı fonksiyonu kazandırmak amacıyla eklenmiş.Biz holding miyiz, üst yapı holding yöneticisi mi yoksa SAVUNMACI MI
İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde avukat çantalarının x-ray cihazından geçirilmesine yönelik uygulama, Av. Suat ERGİN' in açtığı "Yeni İstanbul (Çağlayan) Adliyesi Maceralarımız" başlığı altında malumunuz epey tartışıldı. Kimi meslektaşlarımız konuyu "savunma dokunulmazlığı" kapsamında ele alırken kimisi "ne var ki, havalimanlarında çantalar arandığı gibi adliye girişinde de aranabilmelidir" şeklinde yaklaştı, kimisi "neden gocunuyoruz ki" dedi, kimisi "hakim ve savcılar da aransın o halde" şeklinde görüş belirtti. Farklı görüş ve düşüncelerin olması doğal elbette. Ancak bir mantaliteden bahsetmek adına dün yaşadığım bir olayı aktarmak istiyorum:

Falanca adliye baro odasında otururken genç (en azından benden daha gençti )bir meslektaşımızla çanta aranması da dahil olmak üzere arabuluculuk, HMK değişikliği, avukatlara Adalet Bakanlığı'nca verilen haksız soruşturma izinleri, dürüstlük vb. konularda sohbet ediyorduk. O sırada 50-60 yaşlarında bir hanımefendi yanımıza gelerek "konuştuklarınıza kulak misafiri oldum da, neden çantanızı cihazdan geçirmek gücünüze gidiyor" şeklinde biraz sert bir soru sordu. Ben de "sadece çanta aranması konusundan bahsetmedik biz, çok ciddi birçok soruna da değindik ve kulak misafiri olduğunuz halde direkt çantayla konuya girdiniz" dedim. (Kafama da yiyebilirdim çantayı )

Meğer hanımefendi, 30 yıllık bir avukatmış. "Böyle şeyler yoktu eskiden, adliyelerde herkes herkesi tanırdı, şimdi sizin neden zorunuza gidiyor üzerinizin/çantanızın aranması" diye yanıtını ısrarla almak ister bir tutumla sorusunu yineledi. Ben savunma dokunulmazlığı, yasanın gereği vs.. derken kendileri "bırak meslektaşım allahaşkına ya, ne yasası bu tip basit şeylerle uğraşmayın" dedi. Ben de kendisine "sizin basit olarak gördüğünüz bu ve buna benzer nitelikteki birçok konuda sizin gibi meslektaşlarımız tepkisiz kaldığı için (cezada, icrada her yerde) bizler sıkıntı çekiyoruz, bize hep sizin gibi eski avukatların efendiliği (mesleğinin hakkını verenleri tenzih ederek söylemek gerekirse aslında uysallığı ) hatırlatılıyor" diye yanıt verdim. Ama hanımefendi söylene söylene baro odasından çıkıp gitti, fikri sabitiyle birlikte..