Mesajı Okuyun
Old 01-11-2007, 13:11   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1993/167
K. 1993/7082
T. 11.5.1993
• İSTİRDAT DAVASI AÇILABİLMESİ ( Çek Niteliğinde Olmayan Belgeden Doğan Borcun Cebri İcra Baskısı Altında Ödenen Kısmı İçin )
• ÇEK NİTELİĞİNDE BULUNMAYAN BELGEDEKİ HAKLARIN CİRO YOLUYLA DEVREDİLEMEYECEĞİ ( Cebri İcra Sonucu Ödenen Kısmi Borç İçin İstirdat Talebi )
• KISMİ ÖDEMEDE ÖDENEN KISIM İÇİN İSTİRDAT DAVASI AÇILMASI ( Borcun Tamamının Ödenmiş Olmasının Şart Olmaması )
2004/m.72
6762/m.697
ÖZET : Borcun bir kısmını cebri icra baskısı altında ödemiş olan borçlu, henüz ödenmemiş alacak kesimi için menfi tesbit davası, alacağın ödenmiş olan kısmı için ise istirdat davası açabilir. İik. 72/7. Maddesinde tamamen ödemek deyimi istirdat davasının açılması koşullarından olmayıp bu davanın açma süresinin başlangıcı olarak kabul edilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Gölcük Asliye Hukuk mahkemesince verilen 9.10.1992 tarih ve 178- 545 sayılı hükmün temziyen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafından yapılan icra takibi üzerine ( 10.000.000 ) TL. bedelli dört adet senet ile ( 12.500.000 ) TL. nakit para vererek makbuz ve ibraname alındığını, esasen haczin borçlusu olmadıklarını, icraya konu çekte ciro silsilesinin bozuk olup icra vasıtasıyla ödemek zorunda kaldıkları 12.500.000 TL.nın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ( 12.500.000 ) TL'lık çekin hamili olup davacının borçlu ( ciranto ) durumunda olduğunu, ihtiyati haczin infazı sırasında borçlu davacı borcu kabul ederek ( 12.500.000 ) TL. ödediğini ve geri alım davasının sözkonusu edilemeyeceğini, yasal dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, icra dosyası, ibraname ve tüm dosya münderecatından öncelikle istirdat davasının açılabilmesi için İ.İ.K. nun 72. maddesine göre borcun tamamen ödenmesi gerektiği, davacının bir kısım peşin para verdiği, kalan kısım için vadeli senetler verildiğine dair ibraname gereğince ve bu hususun aksinin ileri sürülmemesine göre borcun asıl dayanağı çekin ciro silsilesindeki bozukluk davalının kanunen hamil sayılamayacağı iddialarının hukuki dayanağı bulunmadığından istirdat davasının reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İ.İ.K.nun 72. maddesinin 538 sayılı Yasa ile değişmesinden sonra, borcun ödenmesinden önce menfi tesbit davası açılma imkanı getirilmiş olmasına göre, borcun bir kısmını cebri icra baskısı altında ödemiş olan borçlu henüz ödenmemiş alacak kesimi için menfi tesbit davası, alacağın ödenmiş bölümü için de istirdat davası açabilir. İ.İ.K.nun 72/7. maddesinde tamamen ödemek deyimi istirdat davasının açılması koşullarından olmayıp, istirdat davası açma süresinin başlangıcı olarak kabul edilmelidir. Bu nedenledir ki, mahkemenin borcun tamamen ödenmediği nedeniyle istirdat davasının açılamayacağı görüşü yasa ve bu konuda kararlılık kazanan Yargıtay kararları ve bilimsel öğretiye aykırıdır.
Öte yandan davaya konu edilen 25.8.1990 tarihli 50.000.000 TL'lık çekin incelenmesinde çekin ( A. Sanayi ve Ticaret Ortaklığı ) emrine düzenlendiği anlaşılmaktadır. T.T.K. nun 697. maddesine göre çek ya muayyen bir kimseye veya bir tüzel kişi emrine düzenlenebilir. Olaydaki "Ticaret ortaklığı" bir kimse veya tüzel bir kişiliğe sahip şirket olmadığına göre anılan belge bir çek olarak kabul edilemez. Bu niteliği ile de anılan belgedeki hakların ciro yolu ile devri mümkün olamaz. Mahkemece bu husus nazara alınmadan, davacı savunmaları değerlendirilip çek niteliğinde olmayan bir belgedeki cirolara dayanılarak yapılan takip ve ihtiyati haciz sonunda davacının ödemek zorunda kaldığı meblağın istirdadına karar vermek gerekirken davanın reddi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.5.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.