Mesajı Okuyun
Old 31-10-2008, 16:08   #6
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 1993/11520
K. 1993/5506
T. 26.4.1994
• TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI ( Davaya Konu Parselin Davalıya Temlikinin Yolsuz Olduğu İddiasıyla Tapu İptali ve Tescil İstemi )
• KANUNİ MÜŞAVİR ( Medeni Haklarını Kullanma Ehliyetinden Kısmen Yoksun Kalınması Kendi Yararı Gereği olan Reşit Kişiye Bazı Hallerde Oyu Alınmak Üzere MAhkemece Kanuni Müşavir Atanması )
• İŞTİRAK MÜŞAVİRİ ( İştirak Müşavirinin Vasi Gibi Kanuni Temsilci Olmaması )
• İDARE MÜŞAVİRİ ( Müşaviri Olduğu Kişinin Malvarlığına İlişkin İşlemler Bakımından Onun Kanuni Temsilcisi Durumunda Olması )
743/m.379,381
ÖZET : Hacredilmesi ( kısıtlanması ) için yeterli neden bulunmamakla birlikte medeni hakları kullanma ehliyetinden kısmen yoksun kalması, kendi yararı gereği olan reşit kişiye, bazı hallerde oyu alınmak üzere Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından bir kanuni müşavir ( danışman ) atanır. Kendisine kanuni müşavir atanan kişi, medeni hakları kullanma ehliyetine sahiptir. İştirak müşaviri, vasi gibi kanuni temsilci değildir. Kendisine iştirak müşaviri tayin edilen kişi, müşavirin izni ile tek başına dava açabileceği gibi müşavirle birlikte de dava açabilir veya açılan davaya müşavir sonradan icazet ( olur ) verebilir. İdare müşaviri ise, müşaviri olduğu kişinin malvarlığına ilişkin işlemler bakımından onun kanuni temsilcisi durumunda olduğundan, bu nitelikteki davaları tek başına açabilir ve o kişiye karşı açılmış davaları yine aynı şekilde takip edebilir.

DAVA : Yanlar arasında görülen davada; davacı, 7805 ada, 2 parselin davalıya temlikinin yolsuz olduğunu, ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Anılan karar, davacı tarafından yasal süre içerisinde, duruşmalı temyiz edilmekle; dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

KARAR : Hacredilmesi ( kısıtlanması ) için yeterli neden bulunmamakla birlikte, medeni hakları kullanma ehliyetinden kısmen yoksun kalması, kendi yararı gereği olan reşit kişiye, bazı hallerde oyu alınmak üzere Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından bir kanuni müşavir ( danışman ) atanır ( MK. 379-381 ).

Gerek uygulamada, gerekse bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere, kendisine kanuni müşavir atanan kişi medeni hakları kullanma ehliyetine sahiptir. Özellikle, şahıs varlığı haklarını hiçbir kısıtlama sözkonusu olmaksızın tek başına kullanabilir. Ancak, mal varlığı haklarının kullanılmasında, iştirak ( oy ) müşavirliğinde ( MK. 379/I ) daha az, idare müşavirliğinde ( MK. 379/II ) daha çok olmak üzere bir takım kısıtlamalar getirilmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki; iştirak müşaviri, vasi gibi kanuni temsilci değildir. Kendisine iştirak müşaviri tayin edilen kişi müşavirin izni ile tek başına dava açabileceği gibi müşavirle birlikte de dava açabilir veya açılan davaya müşavir sonradan icazet ( olur ) verebilir.

Her ne kadar idare müşaviri; müşaviri olduğu kişinin mal varlığına ilişkin işlemler bakımından onun kanuni temsilcisi durumunda olduğundan, bu nitelikteki davaları tek başına açabilir, o kişiye karşı açılmış davaları yine aynı şekilde takip edebilirse de iştirak müşaviri, müşaviri olduğu kişi adına onun iştiraki olmaksızın dava açamaz, onun aleyhine açılan davayı da tek başına yürütemez. İştirak müşavirliğinde birlikte dava açmaları, aksi halde müşavirin yazılı izin, kendisine müşavir tayin edilen kişinin ise temsil yetkisi vermesi zorunludur.

Somut olayda, tayin edilen kişinin iştirak müşaviri olduğu, Sulh Hukuk Mahkemesi kararlarının içeriğinden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan, çekişmeli taşınmaz, müşavir tayin edilmeden önce davacı tarafından vekil aracılığıyla devir ve temlik edilmiş, bunun yanında kendisine müşavir tayin edilen kişi, müşavir temyize konu davayı açmasına muvafakat etmediğini bildirmiştir.

SONUÇ : Yerel mahkemece yukarıda değinilen tüm ilke ve olgulara göre, verilen karar doğrudur. Davacının temyiz itirazının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ( ONANMASINA ), 141.000 lira bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 26.4.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.