Mesajı Okuyun
Old 16-03-2011, 16:51   #10
v. Aynur

 
Varsayılan

(2004 S. K. m. 67) (6762 S. K. m. 644) (818 S. K. m. 61)

Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkiline verilen borç para karşılığında davalı tarafça keşide edilen çekin müvekkilince dava dışı S.' a ciro edildiğini, çekin süresinde bankaya ibraz edildiğini karşılığı çıkmayınca çek bedelinin müvekkili tarafından dava dışı şahsa verilerek çekin alındığını, söz konusu çek zamanaşımına uğradığı için girişilen genel haciz yolu ile takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürmüş ve TTK'nun 644.maddesi gereğince sebepsiz zenginleşen davalının itirazının iptali ile % 40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsili gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece davalının sebepsiz zenginleşmediğini usulen ispatlayamadığı gerekçesiyle çek bedeli olan asıl alacak bakımından itirazın iptali ile takibin 3.400.000.000. TL'ye takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte devamına hükmolunan miktarın % 40'ı oranındaki inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava zamanaşımına uğramış olan çeke dayalı ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.

Çekin zamanaşımına uğraması halinde kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilir. Böyle bir durumda arada temel ilişki varsa zamanaşımına uğramış çeke yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabilir ve alacağın varlığı tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Arada temel ilişki bulunmaması halinde ise TTK'nun 644. maddesinde düzenlenmiş olan sebepsiz zenginleşme hükmüne dayanılarak talepte bulunulabilir.

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere TTK. nun 644. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükmüne dayanarak ancak ciro yolu ile çeki eline geçiren hamilin dava açması mümkündür. Başka bir ifadeyle lehtar ile keşideci arasında temel ilişki bulunduğundan bunlar arasındaki bir davada TTK. nun 644. maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Zira lehtarın keşideciye karşı açacağı davada zamanaşımına uğramış olan çeke yazılı delil başlangıcı olarak dayanması ve alacağını her türlü delille kanıtlaması olanağı mevcuttur. Kuşkusuz bu durumda ispat külfeti alacak iddiasında bulunan lehtardır. Aksi düşüncenin kabulü ispat külfetinin keşideciye geçmesine yol açar ki bu da temel ilişkide alacaklı olduğunu iddia eden kişinin iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu kuralına ters düşer.

Mahkemece belirtilen yönler gözetilmeksizin olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 09.05.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)Yargıtay 19.HD.2005/8811 Esas, 2006/5123 Karar, 09.05.2006




(6762 S. K. m. 642, 644) (1086 S. K. m. 292)

Dava: Taraflar arasındaki İtirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin ayakkabı satışı nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için girişilen İcra takibine davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline ve % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, takibe konulan çeklerin süresinde bankaya ibraz edildikleri halde takibe konulmadığını, çeklerin hamiline çekler olup, borç ikrarı içeren belge olmadığını, bu haliyle delil başlangıcı niteliğinde bulunmadığını, davacının iddialarını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini bildirerek davanın reddi ile tazminata hükmedilmesini istemiştir.

Mahkemece toplanan deliller göre dosyaya asılları ibraz edilen çeklerin zamanaşımı süresi geçmiş olmasına rağmen on yıllık genel zamanaşımı süresinin dolmadığı, borcun ödendiğine dair dayalı yanca dosyaya delil sunulmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının % 40 tazminatla sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

İcra takibine dayanak yapılan çeklerin zamanaşımına uğramış olduğu tartışmasızdır. Zamanaşımına uğramış çekler sebebiyle kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilmiş olur. Bu durumda taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde bu belgeler yazılı delil başlangıcı niteliği alır ve belgeye dayanan kişi alacağını ( tanık dahil ) her türlü delille kanıtlayabilir ya da arada temel ilişki bulunmaması halinde TTK'nun 644. maddesinde düzenlenen sebepsiz iktisap hükümlerine dayanılabilir.

Somut olayda taraflar arasında temel ilişki bulunduğu mahkemece de kabul edildiğine göre takip ve dava konusu zamanaşımına uğramış çeklerin yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilebileceği ve alacağın varlığını ispat etme külfetinin davacı tarafta olduğu düşünülmeden ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.03.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. Yargıtay 19.HD. , 2004/9545 Esas, 2005/3052 Karar, 22.03.2005



(2004 S. K. m. 67)

Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı sebeplerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı vekili, davalılardan Feyzi Karaman'ın müvekkiline olan borcuna karşılık keşidecisi Şükrü Karaman olan dava konusu 550.000.000.-TL. bedelli ve 10.11.1997 günlü çeki verdiğini, çekin ibraz süresi içerisinde bankaya tahsil için gidildiğinde karşılıksız olduğunun anlaşıldığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine ödeme beyanında bulunularak itiraz edildiğini, ancak bunu yazılı delille ispatlamaları gerektiğini ileri sürerek davalıların itirazlarının iptaline, takibin devamına, alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, çek tarihi üzerinden beş yıl geçmiş olmasının çek bedelinin ödendiğine karine olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece zamanaşımına uğramış olan çekin yazılı delil başlangıcı olduğu, davacının alacağını kanıtlayacak başka delil ileri süremediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacının icra takibinde ve davada alacağının dayanağı olarak gösterdiği zamanaşımına uğramış çek bedelini davalı ödediğini savunduğuna göre ispat külfeti davalıdadır. Bu halde mahkemece taraflardan bu yöndeki deliller sorulup sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istem halinde iadesine, 05.05.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)Yargıtay 19.HD., 2003/8307 Esas , 2004/5167 Karar, 05.05.2004