Mesajı Okuyun
Old 31-05-2006, 12:46   #3
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Ölünceye kadar bakma akitleri ivazlı akitlerdendir.Sözleşme ile,borçlu ölünceye kadar bakım alacaklısan bakma gözetme,borçlu ise bu bakım karşılığı olan tapunun temlikini borçlu üzerine yapmak zorunluluğundadır.
Anlaşıldığı kadarıyla aktin yapılmasından itibaren dört aylık süreçte bakım alacaklısına bakılmış ancak ardından alacaklı tapuyu temik etmiş ve sözleşmeden dönmüştür.
O takdirde eğer siz tapu iptali ve tescil davası açarsanız ki kanımca böyle bir dava hakkınız yok dava reddedilmeye mahkumdur.sebeb ise ivazlı akitteki ivazı yanı bakımın ölünceye kadar sağlanmamış olmasıdır.Üstelik bu tür sözleşmelerin tek yanlı sona erdirilmeleri mümkündür.Bu durumda taraflar verdiklerini geri almak hakkına sahip olurlar.Çünkü artık tek taraflı fesih ile akte aykırılık gerçekleşmiştir.(BK 511-517)
Bu takdirde bu süreçte (dört aylık) bir bakım varsa bunun ivazı belirlenmeli ve bu bedelin bakım alacaklısından tazmini ayrıca kusur var ise bu kusur sebebiyle dahi tazminat talebinde bulunulmalıdır.
Irat tesisine dair şartlar olayınızda gerçekleşmeyeceğinden buna dair karar örneğini yardımcı olması için sunuyorum

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/7932

K. 2003/8477

T. 10.7.2003

• Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi ( Tapu İptali ve Tescil Talebi - Bakım Yükümlülüğü İmkanlarının Ortadan Kalktığı Ya da Büyük Ölçüde Sınırlandığı Haller/İrat Tahsisi )

• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Ölünceye kadar bakıma Sözleşmesi - Bakım Yükümlülüğü İmkanlarının Ortadan Kalktığı Ya da Büyük Ölçüde Sınırlandığı Haller/İrat Tahsisi )

• BAKIM YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( İmkanlarının Ortadan Kalktığı Ya da Büyük Ölçüde Sınırlandığı Haller/İrat Tahsisi - ölünceye kadar bakma a Sözleşmesi )

818/m. 511-517

ÖZET avacı, taşınmazı ölünceye kadar bakma sözleşmesi ilee davalıya temlik ettiğini, davalının aktin gereklerini yerine getirmediğini ileri sürüp tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.

Hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re'sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.
Uyuşmazlığın değinilen hüküm uyarınca çözüme bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 51 parsel sayılı taşınmazı ölünceye kadarbakma aktii ile davalıya temlik ettiğini, davalının aktin gereklerini yerine getirmediğini ileri sürüp tapu iptali, tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, ölünceye kadar bakmaa aktinin gereklerini yerine getirdiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının yaşlılık halinden ileri gelen bir takım hareketlerine davalının tahammül edemediği ve aralarındaki ölünceye kadar bakmaa aktinin gereklerini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, çekişmeli taşınmazını davalı oğluna ölünceye kadar bakma aktiti ile temlik ettiğini, davalının bakım görevini yerine getirmediğini ileri sürüp iptal-tescil isteğinde bulunmuştur.
Bilindiği üzere; ölünceye kadarar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.nun 511. maddesinde, "kaydı hayat ile bakım mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadarr bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit" olarak tarif edilmiştir. Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadarr bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır.
Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 517. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili ( makable şamil ) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Öte yandan, BK.nun 517/son maddesi hükmüne göre; Hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re'sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.
Uyuşmazlığın değinilen hüküm ( BK.nun 517/son maddesi ) uyarınca çözüme bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
Somut olayda, davacının evlenerek aynı bahçe içerisinde bulunan eve taşındığı, davalının da sözleşme hükümlerini yerine getirmediğine dair kesin ve inandırıcı bir delil bulunmadığı anlaşılmaktadır.
SONUÇ : Hal böyle olunca, uyuşmazlığın yukarıdaki ilkeler gözetilerek çözümlenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde iptal ve tescile karar verilmesi doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.7.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/1609

K. 2005/4426

T. 12.4.2005

•Ölünceye kadarR BAKIM AKDİ ( Akdin Devamının İmkansız Hale Geldiği Olayda Davalının Kusuru Olmadığı Anlaşıldığından B.K. 517.m. Gereği İrat Kaydı Hususu Düşünülmesi Gereği )

• İRAT KAYDI ( Belirlenirken Akit Taraflarının Sosyal Ve Ekonomik Durumları Gözetilmeli Ve Hakkaniyet Kurallarına Uyulması Gereği - Ölünceye kadar bakım Akdi )

• AKDİN DEVAMININ İMKANSIZ HALE GELMESİ ( Ölünceye kadarr Bakım Akdi - Olayda Davalının Kusuru Olmadığı Anlaşıldığından B.K. 517.m. Gereği İrat Kaydı Hususu Düşünülmesi Gereği )

• BAKIM SÖZLEŞMESİNİN FESHİ VE TAPU İPTALİ TALEBİ ( Akdin Devamının İmkansız Hale Geldiği Olayda Davalının Kusuru Olmadığı Anlaşıldığından B.K. 517.m. Gereği İrat Kaydı Hususu Düşünülmesi Gereği )

818/m.43-44-98-517

4721/m.4

ÖZET : Akde aykırılık nedeniyle bakım sözleşmesinin feshi ve tapu iptali isteğine ilişkin davada; taraflar arasında düzenlenen akdin devamı imkansız hale gelmiştir. Bu imkansızlıkta davalının kusuru olmadığı anlaşıldığından, Borçlar Kanunu 517. maddesi hükmü gereği irat kaydı hususu düşünülmelidir. İrad belirlenirken, akit taraflarının sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli ve hakkaniyet kurallarına uyulmalıdır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 53 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölümü Ölünceye kadar bakma aktii ile davalıya verdiğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini ileri sürüp, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davacı tarafından evden kovulduğunu, bu nedenle bakım borcunu yerine getiremediğini, belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece, uyuşmazlığın Borçlar Kanununun 517/son maddesi uyarınca çözümlenmesi, irat kaydı hususunun düşünülmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacının tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, Borçlar Kanununun 517. maddesi gereğince irat tahsisine karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, akte aykırılık nedeniyle bakım sözleşmesinin feshi ve tapu iptali isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak önceden kurulan hüküm, Dairece, 4.6.2003 tarih 6007-6768 sayılı ilamla taraflar arasında düzenlenen aktin niteliği ve akte aykırılığın sonuçları açıklanmak suretiyle taraflar arasındaki sözleşmenin devamının imkansız hale geldiği ve bu imkansızlıkla davalıya yüklenebilecek bir kusur bulunmadığına değinilerek Borçlar Kanununun 517. maddesi hükmü gereğince irat kaydı hususunun düşünülmemiş bulunmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma hükmüne uyulduktan sonra keşfen yapılan inceleme sonunda bilirkişilerden alınan rapor doğrultusunda davacı yararına irat bağlanmasına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Gerçekten de böyle bir saptamanın, bir yandan akte konu taşınmazın değer ve getireceği gelirin, diğer yandan davalının bakım yükümlülüğünün karşılığının belirlenmesi suretiyle olanaklı bulunduğu kuşkusuzdur.
Ne var ki, bu suretle belirlemede akit taraflarının sosyal ve ekonomik durumlarının gözetilmesi ve hakkaniyet kurallarına uyulması da zorunludur.
Somut olayda, bozma ilamında belirtildiği gibi davalının akit gereklerinin yerine getirilmesinde kusurunun bulunmadığı açıktır. Diğer yandan, mahkemece hükmedilen iradı ödeme güçsüzlüğü de ortadadır.
Öyle ise, mahkemece yapılacak iş, Türk Medeni Kanununun 4. ve Borçlar Kanununun 98. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 43 ve 44. maddelerinin gözetilmesi suretiyle, iradın belirlenmesinden ibarettir.
Belirtilen bu ilkelere uygun düşmeyen irat takdiri yanılgılıdır.
SONUÇ : Tarafların temyiz itirazları açıklanan sebeplerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.4.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kazancı Yayınlarından alıntıdır.