Mesajı Okuyun
Old 06-10-2017, 14:38   #4
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,

İlgili Anayasa Mahkemesi iptal kararının gerekçesi şöyle diyordu;

Alıntı:
...
11. Anayasa’nın 35. maddesinin birinci fıkrasında herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu, ikinci fıkrasında bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, üçüncü fıkrasında ise mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı kurala bağlanmıştır.

12. Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasında ise “...sıkıyönetim ve olağanüstü hâller saklı kalmak üzere, Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez.” denilmektedir. Buna göre, Anayasa’nın ikinci kısmının “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlıklı ikinci bölümünde yer alan mülkiyet hakkının KHK ile düzenlenmesi mümkün değildir.

13. Mülkiyet hakkının konusunu, maddi ve gayrimaddi mallar oluşturmaktadır. Taşınır ve taşınmaz mallar, maddi mallar kapsamında iken, fikri ve sınaî mülkiyet hakları gayrimaddi mallar kapsamında bulunmaktadır. Bir markanın sahibine sağladığı haklar ise “marka hakkı” olarak adlandırılmakta ve marka hakkı, fikri ve sınai mülkiyet hakları kapsamında yer almaktadır. Dolayısıyla itiraz konusu kural, mülkiyet hakkının konusunu oluşturan marka hakkıyla ilgili olduğundan KHK ile düzenlenemez.

14. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırıdır. İptali gerekir.
15. Kural, Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırı görülerek iptal edildiğinden, ayrıca Anayasa’nın 2. ve 35. maddeleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.

* Yani bu iptalin gerekçesi ilgili hükmün KHK ile düzenlenemeyecek nitelikte bir hakka ilişkin olmasıydı. Dolayısıyla böyle bir düzenleme olacaktıysa da yasa ile düzenlenmiş olması gerekiyordu.

* Devam eden süreçte, ilgili iptal kararını ardından Sınai Mülkiyet Kanunu çıkarıldı. Dolayısıyla burada başvurulması gereken en önemli yeni kaynak da Sınai Mülkiyet Kanunu'dur.

Artık ilgili KHK'da düzenlenen hükümler yasalaşmıştır ve dolayısıyla SMK ile daha önce yürürlükten kaldırılmış olan 556 S. KHK m.14 ile örtüşen bir düzenleme getirildi ise şu an bu hükmü dikkate almamız gerekecektir.

SMK m.9'da , KHK m.14 ile örtüşen bir düzenleme vardır:

Alıntı:
Markanın kullanılması

MADDE 9 - (1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.

(2) Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir:

a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması.

b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.

(3) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.

Gördüğünüz üzere, neredeyse iptali edilen 556 S. KHK m.14 düzenlemesi ile aynı.

Dolayısıyla bugün itibari ile SMK yürürlükte olduğundan, değişen çok da bir şey yok gibi görünüyor. Ancak KHK m.14'ün yürürlükten kaldırıldığı tarih ile SMK'nın yürürlüğe girdiği tarih arasında kalan zamanda, yasal bir düzenleme mevcut olmadığından, bu dönemde açılan davalar açısından durum farklı olacaktır.