Mesajı Okuyun
Old 27-02-2008, 13:06   #4
kapgan

 
Varsayılan

İki liseli arkadaş, liseyi bitirdiklerinde yurt dışında eğitimlerine devam etmek üzere yıllardır harçlıklarını biriktirmişler.bu birikimlerini yıllarca her şeyden mahrum kalarak, fedakârlıklar göstererek yapmışlar.
liseyi beraber bitirdiklerinde milli eğitim bakanını ziyarete gidip,yurtdışında okumaya gönderilmelerini talep etmişler. ancak, bakan gençlerden birini dışarı çıkartmış ve içerdekine,
- seni gönderebilirim, ama arkadaşını gönderirsem dedikodu olur "oğlunu gönderdi derler" onun için onu gönderemem der.
Bu durum dışarıdaki öğrenciye de söylendiğinde, durumu algılamasının ardından arkadaşına,
- madem öyle benim biriktirdiğim parayı da sen al, hiç olmazsa biriktirme amacımı kısmen gerçekleştireyim, der ve yıllardır fedakârlıklarla biriktirdiği tüm parayı arkadaşına verir.
Evet, bu Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'dir. dedikodu olmasın diye göndermediği oğlu ise, bugünün ünlü şairi Can Yücel'dir.Arkadaşı, İsviçre'ye gider ve burada tıp eğitimi alır. o kadar başarılı olur, o kadar başarılı olur ki, dünyada o'nun adını duymayan bir tıp adamı kalmamıştır.
Bu profesör türk olduğunu her fırsatta haykırmış, kendi icat ettiği,tasarladığı ameliyat aletlerine; ayşe, ceylan, leyla, eşek semeri gibi Türkçe isimler vermiş ve konusundaki her tıp adamı bu isimleri kullanmaya başlamıştır.tahmin edeceğiniz üzere bu kişi türkiye de bir hastane açmak istemiş ama türk bürokrasi duvarını aşamamış ve halen bunu gerçekleştirememiştir.
Oysa İsviçre; ülkede 60 yaşını aşan doktorlara ameliyat izni verilmemesine karşılık iki sene üst üste yasalarını değiştirerek ona bu hakkı tanımıştır.
Bu ünlü cerrah sonunda türkiye de tüm üniversitelerimizden takdir
edildi ve cumhuriyet tarihinde ilk kez, TBMM tarafından "onur madalyası" aldı.
Bu kişi; profesör ''Gazi Yaşargildi''.