Mesajı Okuyun
Old 12-09-2017, 13:09   #10
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Özet:


Dava konusu olayda; davalıların, davacıların yer aldığı site genel kurulu kararının iptali için ... Mahkemesine ... sayılı dosyasında dava açtıkları, yargılama sonucunda toplantı yeter sayısına ulaşılmadan yönetici ve denetçi ataması yapılamayacağı gerekçesiyle genel kurul toplantısının ve kararının iptaline karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı, ...'nin kesinleşmiş ilamı ve dinlenen bir kısım tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davalıların, davacılara yönelik olarak site yönetiminde usulsüzlük yapıldığını iddia ederek şikayetçi olmalarında zayıf da olsa somut bir takım emarelerin bulunduğu anlaşılmakla, şikayetin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı, kabul edilerek istemin tümden reddi gerekirken şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir....

Yazdır
Fıkra:Tümü-0


T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi

Esas No:2016/8188
Karar No:2016/10255
K. Tarihi:23.12.2014



MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 23/12/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikâyet nedeniyle kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacılar, ... isimli sitenin yönetiminde yönetici, denetçi ve yönetim kurulu üyesi olarak görev aldıklarını, davalıların kendileri hakkında site yönetimine ilişkin usulsüzlükler yaptıkları, yetki dışı para topladıkları, maddi çıkar sağlamak amacıyla toplantı tutanakları imzaladıkları iddiası ile şikayetçi olduklarını, haklarında .. tarafından takipsizlik kararı verildiğini, şikayetten sonuç alamayınca hakaret etmeye başladıklarını belirterek manevi tazminat istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, şikayet hakkının, hak arama özgürlüğü sınırlarının aşılarak kullanıldığı ve şikayet edilenin kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyişle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptirler.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, TBK'nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava konusu olayda; davalıların, davacıların yer aldığı site genel kurulu kararının iptali için ... Mahkemesine ... sayılı dosyasında dava açtıkları, yargılama sonucunda toplantı yeter sayısına ulaşılmadan yönetici ve denetçi ataması yapılamayacağı gerekçesiyle genel kurul toplantısının ve kararının iptaline karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı, ...'nin kesinleşmiş ilamı ve dinlenen bir kısım tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davalıların, davacılara yönelik olarak site yönetiminde usulsüzlük yapıldığını iddia ederek şikayetçi olmalarında zayıf da olsa somut bir takım emarelerin bulunduğu anlaşılmakla, şikayetin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı, kabul edilerek istemin tümden reddi gerekirken şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacıların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.