Mesajı Okuyun
Old 18-10-2011, 01:08   #32
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
(Başvuru Bürosu)





Soruş. : 2011/129484

Büro : 2011/530



KONUSU : Hukuka aykırı yazının gözden geçirilmesi hakkındadır.



Başsavcılığınızın 04.10.2011 tarihli Şüpheli Çağrı Kağıdı İstanbul Barosu’nda kayıtlı olan avukatlık büro adresime 17.10.2011 tarihinde bildirilmiştir.

Bu çağrı kâğıdının son cümlesinde:
"…gelmediğiniz takdirde 5271 sayılı CMK. 145 ve 146 maddeleri uyarınca zorla getirilme kararı çıkartılarak getirileceğiniz hususu tebliğ olunur"
denmektedir.

Başsavcılıkça, bir hukukçuya, bir Avukata gönderilen çağrı kağıdında böylesi bir uyarı yazılmış olması, öncelikle nezaket kuralları ile bağdaşmamaktadır.

Çünkü 5237 sayılı TCK. "Yargı görevi yapanlar" başlığı altında:
m.6 d) "Yargı görevi yapan deyiminden: ...hakimler ile cumhuriyet savcısı ve avukatlar,... anlaşılır"
demektedir.

Yasanın bu tanımına göre yargı görevi yapanlardan savcının yine yargı görevi yapan avukatı zor yoluyla getirteceğini belirtmesi eşitler arası ilişkiye uygun görülmemiştir.

Yasal dayanak olarak gösterilen 5271 sayılı CMK. 146. maddesi hükmünün olayda uygulama yerinin olup olmadığı bir yana, esasen böylesi bir ifade ile kaleme alınmış bir davetiyenin kendisi hukuka açıkça aykırıdır.

İstanbul Barosu Başkanlığı'nın 05.10.2000 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında alınan karar ile benzer bir olayla ilgili olarak Avukatlara, Savcılıklarca gönderilen davetiyelerde, "zorla getirileceğiniz" hususunda ihtar yazılmasının yasal dayanağının olmadığı, Avukatlara gönderilen davetiyelerde böylesi bir ibareye yer verilmemesi hususunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına karar verilmiştir.

Söz konusu karar, Baro Başkanlığı'nın 17.10.2000 tarih ve 15008 sayılı yazısı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirilmiştir.

Bu çağrı kâğıdının kaleme alınış biçiminde herhangi bir kasıt olmadığına peşinen inanmak istediğimizi öncelikle belirtmek isteriz. Ancak, hukuka ve mesleki saygınlığa inanan Avukatlar olarak bu şekilde kaleme alınmış bir çağrıya, bu hali ile uymayacağımız doğaldır.

Ayrıca mesleğimin avukatlık olduğu olay yerindeki kamera görüntüleri ve/veya memur tanıklığı ile ortaya çıkmış veya büro adresimin bilgisi Baro Levhası’ndan okunurken AVUKAT OLDUĞUMUZ öğrenilmiş olmalıdır.

Eğer emrinizdeki memurlar eksik bilgi vermiş veya onlardan eksik bilgi alınmış ise yönetim zafiyetinin giderilmesi gerektiği açıktır. Yok, eğer “Avukat” olduğumuz öğrenilmiş olmasına rağmen tebliğ belgesine yazılmamış ise avukatlık mesleğine özel kasıtla davranılmış olduğu görüntüsü ortaya çıkacaktır.

Ayrıca, Şüpheli Çağrı Kâğıdı içeriğinde soyadımız ve adresimiz yanlış yazılmıştır.

Ayrıca, AİHS m.6/3-2 uyarınca, şüphelinin kendisi hakkındaki isnadı öğrenme hakkı var olup, bu husus şüpheli için hak ve soruşturma memurlarına ise ödevdir. Buna göre hangi zamandaki ve hangi yerdeki olayla ilgili şüpheli sıfatı verildiğinin ve o olaydaki davranışımın ne olduğunun ve nasıl olupta hukuka aykırı olduğunun ayrıntılı biçimde açıklanması zorunludur. Herkesin her iddiasını savcılığınızın ciddiye almaması gerektiği gibi, biz avukatların da ciddi görmeyeceğimiz hususlarda rahatsız edilmememiz gerektiği açıktır.

Başsavcılığınızın, Avukatlara gönderilen davetiyelerin yazılış biçimiyle ilgili olarak, kalem personelinin dikkatini çekmesinin bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.

Bundan başka, savcıların da, imza için önlerine gelen yazıyı (yakından bildiğimiz ağır iş yüküne rağmen) imzalamadan önce asgari bir özenle denetlemeleri gerektiğine inanıyoruz.

Sunduğumuz nedenlerle, Başsavcılığınızın 04.10.2011 tarihli çağrı kâğıdına bu hali ile uyulması mümkün değildir.

Başsavcılığınızca, yukarıda açıklamaya çalıştığımız esaslara uygun yeni bir çağrı kâğıdı gönderilmesi halinde ise, hukuka uygun yeni çağrının derhal değerlendirileceği şüphesizdir.


SONUÇ VE İSTEK:

1. Başsavcılığınızca, 04.10.2011 tarihli çağrı kâğıdının düzeltilerek, Avukat Ömer Kaviliye usulüne yani hukuka uygun bir şekilde hazırlanacak yeni bir çağrı yazılması;
2. Yazılacak çağrı kâğıdı yeni bir davetiye sayılacağından, bu çağrı kâğıdında "tekid / tekiden" ibarelerine de yer verilmemesi

istenir.



Ömer KAVİLİ



15638 Sicilli Avukat

Örgüt üyesi ve yöneticisi

Şüpheli olduğu iddia edilen