Mesajı Okuyun
Old 20-12-2006, 12:59   #2
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Olayda şekil şartlarına uygun olmayan taşınmaz satım sözleşmesi yapılmış. Taraflar edimlerini yerine getirmişler. Bir taraf taşınmaz bedelini ödemiş. Diğer taraf da tarlanın kullanımını diğer tarafa bırakmış. Kural olarak şekle uygun olmayan sözleşmenin geçersiz olacağı kesin. Ancak şekle aykırılığı ileri süren taraf dürüstlük kuralına uygun hareket etmek zorundadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 1987/2 E, 1988/2 K. sayılı kararı somut olay bakımından önemli.

"Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetin devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilmeyeceğine; bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine göre hakimin M. K. nun 2. maddesini gözeterek açılan tescil davasını kabul edebileceğine ilk iki toplantıda üçte iki çoğunluk sağlanamadığından 30.9.1988 günlü üçüncü toplantıda salt çoğunlukla karar verildi."


İkinci bir savunma argümanı olarak Medeni Kanun'un 713. maddesi kullanılabilir. Taşınmazı devreden ve şu an hayatta olmayan kişinin ölümü üzerinden 20 yıl geçmişse bu madde uyarınca tescil istenebilir.