Mesajı Okuyun
Old 20-12-2021, 19:35   #8
norrinradd

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Suat
Her ne kadar davada bir karşı yan olmayacak gibi görünse de bahsi geçe hüküm tarafların mirasçı olmaması halinde geçerli olacaktır. Zira mirasçılar arasında zamanaşımı işlemez…

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun. 28.11.1975 tarih ve E. 8/509, K. 1535 sayılı kararına" göre, mâlik hanesi boş bırakılan ancak geometrik sınırları tespit edilen bir taşınmazın hukuki durumunun nitelendirilmesi tapulu bir taşınmazdır. Başka bir deyişle, bu taşınmazın geometrik sınırlarının oluşturulması ve sicile kaydı ile tapulu bir taşınmaz oluşmuş olup, tapu sicili meydana gelmiştir.

Sonuç itibarıyla, kadastro tespiti ânında mâlik hanesi boş bırakılan veya sadece "davalı" şeklinde kayıt düşülerek, bir taşınmazın sicili oluşturulmuşsa, bu taşınmaza halen zilyet bulunanlar Medeni Kanun'un 639.maddesinin ikinci fıkrasına dayanarak kendi adlarına tescil talep edebilirler. Ancak, halihazır zilyedin bu davayı açabilmesi için, o yere halen zilyet bulunması şarttır: aynı şekilde, zilyetliğinin tespit ânından itibaren(taşınmazın tapulu, malikinin kim olduğunun bilinemeyen bir taşınmaz olmasından itibaren) 20 yıl nizasız ve fasılasız zilyetliğinin devam etmiş olması gerekir.

Ama farklı görüş ve uygulamalar da var..

Çok teşekkür ederim ama aklım biraz karıştı.

Yargıtay 8. HD., E. 2012/12183 K. 2012/11709 T. 03.12.2012 kararında: “ Yapılan tüm araştırma ve incelemelere karşın 131 ada 12 sayılı parselle ilgili olarak açılan yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen ve açılmamış sayılmasına karar verilen dava dosyasının bulunmaması nedeniyle malik hanesinin doldurulmadığı, kadastro tutanağının da bulunamadığı ve sözü edilen dosya içerisinde bulunduğu kanaatine varılmıştır. Esasen malik hanesinin boş bırakıldığı hususu, mahkeme ve taraflar arasında uyuşmazlık konusu da değildir. Mahkeme hüküm fıkrasında bunu açıkça vurgulamaktadır. Komşu parsel tutanaklarına göre, taşınmazın tespitinin 1977 yılında yapıldığı, 766 sayılı Tapulama Kanununa göre tutanağın düzenlendiği, Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın açılma tarihinin ise, 16.11.1977 olduğu, davalı olması nedeniyle malikhanesinin doldurulamadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen bu kanun hükümleri karşısında kadastro ekibince kadastro

tutanağının malik hanesi boş bırakılmış veya genel mahkemelerde açılan davalar nedeniyle malik hanesi doldurulamamış ise, Kadastro Mahkemesince malik hanesinin doldurulması öngörülmüştür. Hatta bu bir yükümlülük olarak kabul edilmiştir. Sadece bu görev ve yetki kadastro hakimlerine tanınmıştır. Genel mahkemelerin tutanağın malik hanesini doldurma yetki ve görevi bulunmamaktadır. Somut olayda da, bu durum söz konusudur. Yerel mahkeme açıkça hüküm fıkrasında; “..131 ada 12 parsel sayılı tapuda maliki belli olmayan taşınmazın…” denilmek suretiyle bir yerde kadastro tutanağının malik hanesini genel mahkeme sıfatıyla doldurmuş bulunmaktadır. Az öncede açıklandığı gibi genel mahkemenin böyle bir görev ve yetkisi yoktur
.“ denilerek kadastro mahkemesinin görevli olduğunu belirtmiştir. Benzer birçok karar vardır (tapulama tutanağı kayıp, malik hanesi boş, davalıdır şerhi mevcut, kadastro tespit itiraz üzerine verilen eski tarihli tapulama mahkemesinin kararına ulaşılamadığı hallerde).

Yargıtay 16. HD., E. 2020/2551 K. 2021/910 T. 9.2.2021 kararında ise: “ Davacı ..., imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümlerinin adına tescili istemiyle dava açmıştır.

Dava, Kadastro Kanunu’nun 14-17 maddeleri ile TMK’nun 713/1 maddesi uyarınca 15.6.2011 tarihinde açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir… davaya konu taşınmaz bölümlerinin yer aldığı parseller hakkında ham toprak niteliği ile kütük sayfası açıldığı, malik hanelerinin boş bulunduğu ve malik sütunlarında “davalıdır” ibaresinin yer aldığı belirlenmiş ise de, Dairemizin 29.4.2019 tarih ve 2016/9990-2019/3116 Esas-Karar sayılı geri çevirme ilamına istinaden dosya arasına gönderilen Tapu Müdürlüğü’nün 27.6.2019 havale tarihli yazısı ile de, 115 ada 185 parselin toplulaştırma nedeniyle kütük sayfasının kapanıp 150 ada 4 parsel olduğu; … bu parellerinde malik sütunlarının davalı olduğu görülmekte olup, davaya konu taşınmazlar hakkında salt kütük sayfası açılmasıyla yetinildiği, ihdasen oluşan bir tapu kaydı bulunmadığı ve bu haliyle taşınmaz bölümlerinin mülkiyeti davalı olduğu anlaşıldığından eldeki davanın, TMK' nın 713/1. maddesi uyarınca açılan ve bu kapsamda görülmesi gereken tescil davası olduğunun kabulü zorunludur. Davanın açıklanan bu niteliğine göre, TMK' nın 713/3. maddesi uyarınca bu nitelikteki davalarda Hazineye ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine husumet yöneltilmesi gerekmektedir.

…tüm deliller toplanıp değerlendirilerek ve çekişmeli taşınmazların, imar planı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmak suretiyle imar planı kapsamında kalmakta ise ilk imar planının onaylanma tarihine kadar; imar planı kapsamında kalmıyor ise dava tarihine kadar davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir
.” denilerek asliye hukuk mahkemesinin tmk 713deki şartların oluşup oluşmadığını tartışması gerektiğini belirtmiştir.

Benim olayımda yukarıda da izah ettiğim gibi tapulama tutanağı asla bulunamıyor, tapulama mahkemesinin kararına da ulaşamıyorlar sadece malik hanesi boş ve davalıdır şerhi mevcut. Ne yapmamı önerirsiniz?