Mesajı Okuyun
Old 23-09-2010, 12:11   #3
Av. Mehmet Toprak

 
Varsayılan

Konuyu açan kıymetli meslektaşımıza duyarlılığı için teşekkür ederim. Yeri gelmiş iken ben de konu hakkında bir iki cümle etmek isterim.

Vergi hukuku kara ticaret hukuku ve iktisat biliminin temel kavramlarını alıp uyguluyor. Ancak bu alanda hukuk kökenli uygulamacılar yok denecek kadar az olup genel ağırlık iktisadi idari bilimler uzmanlarındadır. Bu nedenle vergi yazınında yer alan pek çok bilginin ticaret hukuku kavram ve kurallarını yansıtmakta yetersiz kaldığı görülür. Bu durum vergi yazınında kaleme alınmış eserlerde yer alan bilgileri baz alarak yapılan yoprum ve uygulamaların kısmen veya tamamen hatalı olması sonucunu doğurur.

Bu düşüncemi yansıtan iki sorunu paylaşmak isterim.

1.)Dernek mi işletme mi?
Dernekler bir ktisadi işletme işletmeleri halinde bu faaliyetleri ile sınırlı olarak tacir sıfatını kazanırlar.
Kurumlar vergisi kanuna göre dernekler tüzel kişilik olarak vergi mükellefi değildirler.
Ancak derneklerin iktisadi işletmeleri (dernek tarafından işletilen lokal, lokanta, top sahası, mağaza vb.) kurumlar vergisi mükellefi sayılmışlardır. Bu nedenle derneklerin iktisadi işletmeleri ayrı birer vergi numarasına sahiptirler.
Tekraren söylemek gerekir ise tüzel kişiliği olmayan top sahası tacir sıfatını taşımadığı halde kurumlar vergisi mükellefi sayılmıştır. Bu garip anlayışın uygulamada yol açtığı sonuçları daha da gariptir.
İktisadi işletmeleri yürütmek üzere dernek tarafından seçilen sorumlulların sanki derneğin temsilcisi değil de iktisadi işletme ayrı bir tüzel kişiymiş gibi hareket ederek borç ve alacak doğurucu işlemlere giriştikleri görülmektedir.
Hatta bu bağlamda bankalardan tüzel kişi sıfatı ile çek karnesi almaktadırlar.
Daha da komiği iktisadi işletmelerin ödenmeyen işbu çekleri nedeni ile açılmış icra takiplerinin, takip talebinde iktisadi işletme taraf olarak yazılmak gerekirken dernek tüzel kişiliği taraf olarak gösterildi diye İcra Tetkik Mercilerince iptal edildiği görülmektedir.
-----------------------------------------------------------

2.)Ticaret Kanununa Göre Açık Vergi Usul Kanunu'na Göre Kapalı Şirket ?

Biir ticaret şirketinin vergi mükellefiyeti tüzel kişilik kazandığı anda başlar. Ancak vergi mükellefiyetinin son bulması için şirket tüzel kişiliğinin sona ermesi şart değildir. Nasıl mı?
Vergi dairesine yetki veren bir yasal düzenleme sonucu, vergi dairesi mükellef şirketin adresinde yoklama yaptırıp, adresi ve işi terk ettiğini tespit prosedürünü yerine getirir ise şirket hukuken faal olduğu halde vergi kaydı silinmektedir.
Vergi dairesi, adresten haber vermeden ayrılan bir firmanın, yasal şartların oluşması nedeni ile vergi kaydını sildiğinde, bu husus ticaret odası kayıtlarına girilmez.
Vergi dairesi re'sen kayıt silme işlemlerini ilan etme lütfunda da bulunmuyor.
Bir firma vergi dairesinde kaydı silinmiş mükellef olarak kabul edildiği halde tüzel kişiliği devam ettiğinden ticari faaliyetlere devam edebilir.
Böyle bir durumda böyşe bir şirketten alınan faturaların sahte fatura sayılacaktır. Bu durumda bu tür bir şirketten mal veya hizmet alan mükelleflerin bu durumu öğrenmeleri imkansızdır.
Şu anda dahi mükellefleri ağır idari para cezaları ve hapis cezaları ile karşı karşıya bırakan bu uygulamanın devam etmesi bir hayli düşündürücüdür.
------------------------------------------------------------------------------------
Saygılar, selamlar.