Mesajı Okuyun
Old 09-07-2007, 13:01   #24
ali aydın

 
Varsayılan

Benim mesajım aslında davayı desteklemek amaçlıdır. Ama mesaj özelliğini aşıp makale düzeyine çıkmaması için kısaca yazmak zorunda kaldım.Hatta sık sık dönüp yazıya bakıp çok mu uzun oldu, kısaltayım mı diye düşünüyordum.
Ancak "asevil" arkadaştan aldığım mesajda sitem edercesine "bal gibi oluşturuyor" ifadesi yer alıyor.
Arkadaşım haklı, tabii ki bu tutum bal gibi hizmet kusuru oluşturuyor. Çünkü adalet bir hizmettir ve hem de kamu hizmetidir. Hizmeti layıkıyla yerine getirmeyen bakanlık kusurludur. Nasıl kusurludur; yeteri kadar hakim, savcı atamayarak, yeteri kadar yardımcı eleman atamayarak ve yeteri kadar bina ve vb. yapmayarak...( Acaba hizmetin layıkıyla yürümemesi için elinden geleni yapıyor, kuşkusu taşımıyor da değilim...Çünkü uygulamaları ve ön hazırlıklarını diğer hizmet alanlarında gördük ve bizzat yaşadık ve yaşıyoruz da.)
Hakim başına düşen günlük dosyanın hesabını sanırım her hukukçu arkadaş biliyor. Bunu, bu hizmeti sağlamakla yükümlü olanlarda söylüyor. Bir arkadaşım (avyasarozen07) bu sorunlara kısaca değinmiş.Ben arkaşımın yazdıklarına şunu da eklemek istiyorum; bu sistemde hesap bir kaç kişinin işini bir kişiye yaptırıp maliyeti düşürmektir.
Ancak söylemek yetmiyor, bir şeylerin yapılması gerekiyor. Yine son 20 yılın politikacı(!)ları bu olumsuzlukları durumdan vazife çıkarırcasına "bakın bunlar işte böyle yürüyor ve olmuyor da, siz gelin bizi destekleyin bunların önce statülerini değiştirip ticari işletme haline getirelim sonrada satalım, alacağımız paralarla gül gibi geçinip gideriz!" Yani olumsuz durumdan aleyhimize sonuçlar çıkararak işi halletmeye çalışıyorlar.
Kısacası yönetenlerin yüzü kamu hizmetini tamamen ortadan kaldırmak bugüne kadar kamu hizmeti olarak bildiğimiz hizmetleri kamu alanından çıkararak özel alana taşımaya dönüktür. KAMU YÖNETİMİ TEMEL KANUNU bu amaca hizmet etmektedir.Ve kendilerince kamu alanını yeniden tanımlamak istemektedirler.
Ne hikmetse bu tanımlamaların kaynağına baktığımızda ya İMF, ya DÜNYA BANKASI, ya da AVRUPA BİRLİĞİ çıkmaktadır.
Tüm bu uygulamalarda da hep karşımıza MALİYET HESAPLARI çıkmaktadır. Şöyle bir örnek vereyim eğitim alanından: "Bakanlık bir öğrencinin maliyetini hesaplamıştı öğretmen maaşı vs.ile 3000-4000 YTL olarak belirlemişti. Sonra şu şekilde çözüm bulmuştu:öğrenci başına 1500 YTL vererek özel okullara öğrencileri yönlendirirsem bu yükten de kurtulmuş olurum.Allahtan sendikaların açtığı davalarla yönetmelik iptal edildi ve yürürlükten kalktı.
"Mektepler olmasa maarif ne güzel idare edilir" mantığının yeni versiyonu "mahkemeler olmasa adalet ne güzel idare edilir" mantığı olabilir.
Vurgulamak istediğim buydu. Dikkati sadece hakimlere yöneltip basit bir sıyrılma olmasını istemedim. Yalnız siyasi yapı hukuku, kendine göre biçimlendirmezse, yönetemez. Dikkatinizi çekerim.
Evet arkadaşım,diğer davalarımızı kaçırıyor,müvekkillerimize verdiğimiz sözü tutamamış oluyoruz ve affınıza sığınarak, yalancılık hanemize bir madde daha eklenmiş oluyor. BAL GİBİ HİZMET KUSURU OLUŞTURUYOR!!!
Başarılar dileğimle.