Mesajı Okuyun
Old 27-02-2010, 12:28   #49
gulcın erogul

 
Varsayılan gulçin

Alıntı:
Yazan akoguz
Hüküm giymiş birisi affedilebilir. Ancak burda toplumun vicdanı ile af yetkisinin kullanılması arasında bir bağlantı kurulmalıdır. Türkiye'de genelde yapılan kısmi aflarda, Devlet kendisine karşı işlenen suçlarda (TCK'nun tabiriyle) af yetkisi kullanmadığı halde kişilere karşı işlenen suçları af etme yetkisini kullanmaktadır. Oysa ki, düzenleme bir meclisin sahip olduğu bir yetki olmaktan çıkartılmalı ve bir hak olarak suçun mağduruna tanınmalıdır. Suçun mağduru affetmedikçe, Devlet bu yetkisini kullanamamalıdır. Ben tek başına Devletin af yetkisinin olduğu düzenlemeyi sağlıklı bulmuyorum.
Ayrıca, suç işleyen kişiye ceza müeyyidesinin kullanılmasının temel amacı kamu düzenini bozan kişiye karşı cezalandırma yetkisinin Devlette olmasını sağlamak suretiyle, kısasa kısas ilkesinin ortadan kaldırılması ile suç işleyen kişinin yine Devletin ilgili birimleri kanalıyla ıslah ederek topluma kazandırmak ve bu süre içerisinde de suçu işleyenleri kısmen topluma zarar veremeyecek şekilde izole etmektir. Ancak af yetkisinin kullanılması suç işleyende bir beklenti yaratmakta ve ıslah olmadan af sayesinde tekrar toplumsal yaşantıya dahil olmasını sağlamaktadır.
Devlet, dönem dönem (maalesef) yapmış olduğu kısmi af veya şartlı salıverme gibi adı ne olursa olsun örtülü aflarla, suçun mağdurlarının vicdanını yaraladığı gibi, Devlete ve yargıya olan güveni ve inancı zedelemektedir. Toplumda Rahşan affı olarak bilinen şartlı salıverme yasası amacına ulaşmamış ve suç işleyip de bu yasadan yararlanıp özgürlüklerine kavuşan çoğu hükümlü yeniden suça bulaşmak suretiyle affın bir çözüm olmadığını göstermişlerdir.
Basitçe sıraladığım bu nedenlerle, affın bir yetki olarak düzenlenmesini doğru bulmuyorum. Ancak başlı başına suçun mağdurları tarafından kullanılan bir hak olarak düzenlenmesinin sakıncalarının olabileceği düşüncesiyle, en azından bir hak ve yetki olarak Anayasada düzenlenmesi gerektiği kanaatindeyim. Saygılarımla...