Mesajı Okuyun
Old 24-03-2004, 18:56   #5
Gemici

 
Varsayılan

Hukuk Kurallarını kısaca tarıf etmemiz gerekirse “belirli bir toplum düzeninin korunabilmesi, bazı durumlarda kurulabilmesi, için gereken kuralların hepsidir” diye beliliyebiliriz bence. “Bilirli bir toplum düzeni” kavramı bize toplum düzeninden toplum düzenine kanunların değişik olabileceğini gösteriyor, çünkü söz konusu olan toplum düzenleri değişiktir. Örneğin sınır komşumuz İran. Değişik hukuk sistemlerinin kendine göre sistematik bir yapısı ve bir mantığı vardır. O hukuk sisteminin yapısını ve manıtığını bilmeyen kimse kanunları okumakla veya bilmekle ne demek istediklerini tam olarak anlıyamaz. Türkiyeyi ele alırsak Türk Hukuk Sistemini kavramamış olan bir kimse kanunları ne kadar ezberlerse ezberlesin, o kanunların mahkemeler tarafından nasıl uygulandığını, literatürde nasıl açıklandığını ve toplumun ve zamanın gelişmesi ile birlikte kanunların uygulanmasının nasıl değiştiğini bilmediği sürece ezbere öğrendiklerini teorik bir kalıba yerleştiremez.

Bu sebebten vatandaşların sadece kanunları bilmeleri, o kanunların kısa sürelerle değiştiği de göz önünde bulundurulursa, onlara fazla bir fayda getirmez.

Bugünkü hukuk sistemimiz genel olarak yazılı hukuk kurallarından, yani kanunlardan ve yönetmeliklerden, oluşmaktadır. Bunun yanında belirli toplum çevrelerindeki örf ve adetler ve o toplum çevresindeki teamüllerde hukuk kuralı olarak bir rol oynamaktadırlar. Hukuk sisteminin yapısını bilmeyen bir kimse hangisinin nerede geçreli olduğunu ve olabileceğini çoğu zaman kavrıyamaz. Bu sebepten vatandaşların hukuk kurallarını öğrenip kendi kendilerinin avukatı olabilmeleri bence biraz zor.

Tek tek kişilerin kanunları bilmedikleri için haklarını aramadıkları konusunda haklısınız Sayın nursel citil. Bunun önüne geçmenin ve kanunları uygulamanın en iyi yolu o kişilerin bağlı oldukları meslek kuruluşlarının onlara kanunların uygulatmanın yollarını göstermeleridir. Kanun ve yönetmeliklerin sayısının onbinleri bulduğunu göz önünde bulundurursak, bütün mevzuatı avukatların bile bilemiyeceğini anlamak zor değil. Bu yüzden avukatlarada tavsiyem, ihtisasları dışında olan konularda bu işin ehli olan meslekdaşlarına danışmaları.

Madalyonun bir de ters tarafı var. Hukuk kuralları toplumu bir ağ gibi sarmış durumda. Sabah kalkıp televizyonu veya radyoyu açtığımızda, elektrik düğmesini çevirdiğimizde, dolmuşa veya otobüse bindiğimizde, kısacası hemen hemen her nefes alışımızda hukukla karşılaşıyoruz. Farkında olarak veya olmadan yazılı veya zımni sözleşmeler yapıyoruz. Belediye otobüsüne veya vapura binerken bilet almamız veya paso gçstermemiz gerektiğini hepimiz biliyoruz. Bu gibi durumlarda bir avukata ihtiyacımız yok, çünkü günlük işlerimizdeki hukuki muamlelerimizi öğrenmiş durumdayız. Bu drumlarda avukatımızı cebimizde veya yanımızda götürmemize gerek yok.

Devlet dairelerindeki veya adli makam veya mahkemelerdeki basit, aklı selim sahibi, ergin, okuyup yazabilen veya okuduğunu anlıyabilen bir kimseninde bir avukata ihtiyacı olmaması gerekir ve işlerini kendisi yürütebilir düşüncesindeyim. Ve bu işlerei yapabilmesi için gerekli hukuki bilgileride bilmek yorundadır. Nasıl ki ceza kanununda kanunları bilmemek mazaret sayılmıyorsa, bir sözleşmeye imza atan kimseninde, eğer sözleşmeyi geçersiz kılan başka sebepler yoksa, imzası ile veya verdiği sözle bağlı olduğunu bilmemesi de mazaret sayılmaz.

Almanyada belirli bir değere kadar olan davalarda avukat mecburiyeti yok.
Her hukuki anlaşmazlıkta avukata koşmamız gerekirse, toplum hayatı felce uğrar.

Saygılarımla