Mesajı Okuyun
Old 10-04-2017, 12:16   #60
Av.Alper1907

 
Varsayılan

Yasa yürürlüğe girmeden önce açılan davanın konusuz kalması ve davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi Kararı

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Ankara 24 HD. Hukuk Dairesi
Esas: 2016 / 12
Karar: 2016 / 12
Karar Tarihi: 07.12.2016

ÖZET: Dosya kapsamından, yargılama sırasında ön inceleme duruşma tutanağı ile dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa gereğince tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden bilirkişi incelemesine ilişkin davacı vekilinin açık talebinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin istinaf talebinin tümden reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile hükmün düzeltilerek esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
(2709 S. K. m. 73) (6446 S. K. m. 17, Geç. m. 19, Geç. m. 20) (6100 S. K. m. 326, 330, 333, 353, 361) (YHGK 18.11.2009 T. 2009/18-421 E. 2009/526 K.) (YHGK 21.05.2014 T. 2013/7-2454 E. 2014/679 K.)
Dava ve Karar: Mahkemece verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf taleplerinin suresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
Talep: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ile davalı arasında imzalanan abonelik sözleşmesi gereğince davalı kurum tarafından davacı şirketten tahsil edilen kayıp-kaçak, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli olarak fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla 900,00 TL alacağın davalıdan faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde, talep edilen kayıp-kaçak vs. bedellerin talep edilmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, mahkemenin görevli olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiş, zamanaşımı definde bulunmuştur.

Mahkeme Kararı: Mahkemece, 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen Geçici 20. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmiş, taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur.


İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri:
Davanın reddine karar verilmesinin yanlış olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararın bekletici mesele yapılması gerektiğini, dava açıldığı tarihteki şartlara göre bilirkişi incelemesinin yapılmadığını, davacı lehine vekalet ücretine karar verilmesi ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline hükmedilmesi gerektiğini beyan etmiştir.

Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri:
Davanın reddine karar verilmesine rağmen mahkemece davalı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.

Gerekçe: Davada, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedelin davalıdan tahsili talep edilmekledir.
Taraflar arasında 01.05.2008 tarihli Elektrik Abone Sözleşmesi’nin düzenlendiği ve sözleşmenin halen geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.

Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihi 16/03/2016 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E. 2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK md.326/l). Aynı şekilde, vekalet ücreti yönünden de haksız çıkan taraf aleyhine, hüküm kurulur (HMK md.330/1). Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
Dosya kapsamından, yargılama sırasında ön inceleme duruşma tutanağı ile dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa gereğince tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden bilirkişi incelemesine ilişkin davacı vekilinin açık talebinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin istinaf talebinin tümden reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile hükmün düzeltilerek esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu durumda, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, mahkemece; “Karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekirken, “Davanın reddine” ilişkin karar verilmesi ve davasını avukat ile takip eden davacı lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline yönelik hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir.
Ancak, belirtilen bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “Davanın reddine” ibaresinin silinerek, yerine “Karar verilmesine yer olmadığına” cümlesinin yazılması ve buna bağlı olarak hüküm fıkrasının 3.bendinde yer alan “Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına” cümlesinin silinerek yerine “Davacı tarafından yapılan toplam 200.00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiline” cümlesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir.
Ayrıca, dava açıldığı tarih itibariyle haklı olan davacı taraf lehine takdiren maktu vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken bu hususta hüküm kurulmaması da doğru görülmediğinden ve fakat AAÜT’nin 13/2 maddesi gereğince dava dilekçesinde talep edilen asıl alacak miktarını aşmamak kaydıyla davacı lehine “900.00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” cümlesinin ilave edilmesi suretiyle hükmün düzeltilerek, davacı vekilinin bu konudaki istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile davanın HMK’nın 353/1 -b.2 maddesi gereğince düzeltilerek esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.

Hüküm:
A-Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kısmen kabulüne,
1-6719 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanun’unun 17. maddesine eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 20. maddesi hükümlerine istinaden davanın konusuz kalması nedeni ile davanın esasi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken maktu ret karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 200.00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan ve AAÜT’nin 13/2. maddesi gereğince takdir edilen 900.00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının artan kısmın, kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin istek halinde davacıya iadesine, karar kesinleşinceye kadar iade alınmaz ise gider avansının artan kısmının 6100 sayılı HMK.nın 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde re’sen davacıya iadesine.
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına.
B-Davalı vekilinin istinaf talebinin reddine.
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz yolu açık olmak üzere 07.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.