Mesajı Okuyun
Old 20-09-2011, 12:56   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Öncelikli olarak ilginize teşekkür ederim.

Detaylandırmak istemememin sebepleri var ancak olayı daha anlaşılır kılmam gerekir ise;

Bir boşanma davasında, müvekkilim dava açmış ve dava devamında benim davaya vekil olarak dahil olmamı istedi. Davaya vekil olarak dahil olduktan sonra dinlettiğimiz şahitler, ayrılığa sebep olaylardan sonra, davacının davalıya aracı (minnetci) göndererek barışmak istediğini ancak davalının kendisine ev alması şartı ile barışacağını söylediğini, söylediler.

Şimdi burada iki farklı durum oluştur;

1.durum : Aracı gönderilmiş ise, yaşanan olaylardan dolayı dava açılması söz konusu olamaz. Zira barışma girişimi affetmek anlamına geliyor.

2.durum : Yukarıdaki durum karşısında ben de davanın dayanağı olarak yaşanan olayları değil, kadının eve dönmek için kendisine ev alınması şartını koşmasını, boşanma sebebi olarak sunmak istiyorum. Zira başka çıkış yolu yok.

Durum bundan ibaret.

Şimdi, şartlı barışma talebinin boşanma sebebi olduğu hususunu destekleyici yargıtay kararları bekliyorum.

Barışma talebi ister şartlı ister şartsız olsun, boşanma nedeni değildir; affetme anlamına da gelmez.
Önemli olan ayrılığa yol açan olaylarda kimin kusurlu olduğudur. Davada davacı, boşanma nedeni olarak ileri sürdüğü olayları ve bunlarda diğer eşin kusurlu olduğunu kanıtlamalıdır.
Ayrı yaşamaya neden olaylarda eşini kusurlu gören tarafın, örneğin "eşinin bundan sonra kumar oynamamasını" şart koşması nasıl doğalsa; olayların temeli ekonomik ise, bu yönden kendini güvencesiz gören eşin bu tür şartlar öne sürmesi de doğaldır. Salt barışma için bu tür bir şart öne sürülmesi, şart koşan kişiye kusur olarak atfedilemez.
Ama örneğin, eşlerin ayrı yaşamaya başlamaları eşlerden birinin "kendisine bir ev alınması" talebini ısrarla dile getirmesinden kaynaklanıyorsa, bu husus o eşin kusuru sayılacaktır.