Mesajı Okuyun
Old 11-01-2008, 13:55   #6
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Konuyla ilgili ben de birşeyler yazmak isterim

1- İşe iade davası devam ederken işverenin gel başla çağrısına riayet edilmesi gerekir. Dolayısıyla müvekkilinize git başla demeniz son derece yerinde bir hareket olmuş. Aksi halde Mahkeme ya da Yargıtay, işe iade talebi samimi değil diyerek davanın reddedilmesi gerektiğini söylerdi.

2- İşe başlanması, kıdem ve ihbarın iade edilmesi de işe iade talebinin samimiyetini gösterir(ÖNEMLİ).

3- İşverenin işe daveti de samimi olmalıdır. Bu samimiyetin şu kadarlık sürede ortaya çıkması gibi bir durum sözkonusu değildir. Buradaki süre makul bir süre olmalıdır. Makul bir süre ise olayın özelliklerine göre değişir.

4- Umarım somut olayda müvekkiliniz işi bırakırken yazılı bir bildirim ile iş sözleşmesini haklı nedenle feshediyorum dememiştir.

5- Bence böyle bir durumda işverenin işe başlatma niyeti samimi sayılmamalıdır. İşçinin, daveti kabulü ve kıdem-ihbar iadesi ise çalışma isteğinin samimiyetini gösterir.

6- Savcılığa yapılan başvuru, işe başlanması gibi olgular hayatın olağan akışına uygunluk kuralı içinde değerlendirildiğinde işçinin açacağı davadaki haklılığını ortaya koyacaktır. Yani tanık bulunamasa bile hayatın olağan akışına uygunluk kuralı bakımından değerlendirme yapılarak işçinin davasını ispat etmesi mümkündür(iş yargılaması bakımından).

7- Açılacak davada kıdem-ihbar tazminatları, boşta geçen süre ücretinin varsa ödenmeyen kısmı, işe başlatmama tazminatı(kötü niyetli tutum gözetilerek ve kıdem de elverişliyse sekiz maaş tutarında isteyin) istenmelidir. Davanın kısmi dava şeklinde açılması mantıklı.


Not:
İşçinin işe başvurusundaki 10 günlük sürede ve işverenin davetindeki 30 günlük sürede dikkate alınan şey tebellüğ tarihi değil tarafların iradesini açıkladıkları gündür. Yani işçi 10.gün notere giderek işe başlama talebini iletse, işveren de 15. gün bunu tebellüğ etse yasal sürede başvuru yapılmış sayılır.