Mesajı Okuyun
Old 22-05-2013, 11:39   #9
Av. Öznur Aktürk

 
Varsayılan

Bu durum uzun yıllardır mesleğin kanayan yarası değil midir?
2001 yılında fakülteden mezun olduğumda Avukatlık Yeterlilik Sınavı gündemdeydi, akabinde iptal edildi ve tabi ki öylece kaldı, üstü örtüldü.
Aradan geçen 12 yılda binlerce yeni meslektaş katıldı aramıza.
Fakültedeki eğitimin, staj verimliliğinin ne olduğu hepimizce malum.
İğneyi önce kendimize batıralım.
Çoğumuz avukatlık ruhsatını alıp kendini garantide hissettikten sonra "avukatlık sınavı gelsin, sayı bu kadar çoğalmasın" demedi mi?
Ama hep henüz avukatlık ruhsatını almamış meslektaş adayları için söylendi bu...
Oysa bunun adil olduğunu düşünmüyorum ben.
Hukukçu önce kendisi adil olmalıdır.
Kazanılmış hak iddialarına da içinde bulunduğumuz ahval ve şerait altında önem verilmemesi gerektiği kanaatindeyim.
Geldiğimiz noktada "kazanılmış hak"tan çok daha öte, çok daha büyük önem arz eden bir sorunumuz vardır ki o da "kaybedilmiş itibar"dır.
Netice itibariyle bana göre, öncelikle kıdem ayırımı yapılmaksızın tüm avukatların ve avukat adayların katılmasının zorunlu olacağı bir Avukatlık Yeterlilik Sınavı derhal getirilmelidir.
Teorik (okul) ve pratik (staj) bilginin maksimum seviyede verimli hale getirilmesi, avukatlık mesleğinin olması gerektiği düzeye ulaşabilmesi, onur ve itibarını geri kazanabilmesi, maddi ve manevi çalışma şartlarının avukatlık mesleğine yaraşır ölçüye gelebilmesi için hepimizin bazı fedakarlıklarda bulunması gereklidir.
Okanakn meslektaşımızın da belirttiği gibi, örneğin mali müşavir olmak isteyen kişilerin staj öncesi sınav, staj, staj sonrası sınav olmak üzere zorlu bir süreçten geçerek mesleklerini icra edebildikleri halde, avukatlığın bu kadar kolay icra edilebilir bir meslek olması değersizleşmesini de elbette beraberinde getirmektedir.