Mesajı Okuyun
Old 03-07-2011, 15:15   #15
Aslı Aydın

 
Varsayılan

Olayda, C'nin zihninde cinayet işleme olgusunu oluşturan A olmadığından dolayı A'nın C'yi azmettirdiğini düşünmüyorum. Azmettirmenin olabilmesi için daha önceden kişinin suçu işlemeye dair bir niyeti olmamalı ve azmettirme sonucu kişinin zihnine somut suç fikrinin ekilmiş olması gerekmektedir. Burada A, doğrudan veya dolaylı bir biçimde C'nin zihnine somut suç fikri ekmemiştir. Bu nedenle de A'nın azmettiren olarak görülmemesi gerekmektedir.

B'nin bu cinayet olayını C ile paylaşması durumunda ise somut suç fikrini C'nin zihnine eken kişinin B olduğu açıkça görülebilir. Bu durumda ise azmettiren kişi A değil, B olmalıdır. Her ne kadar B tarafından C'ye karşı söylenen bir suç talebi olmasa da C'nin aklında somut suç fikrini oluşturan kişi olayda B'dir.


C'nin cebir ve hırsızlık suçu ile A'dan 25.000 TL'yi alması bileşik bir suç olan yağma suçunu oluşturmaktadır.

Ancak B'nin evindeki zarfı alması durumunda hırsızlıktan doğan bir fikri içtimanın bulunduğunu düşünmüyorum. Zira C, bu zarfı alarak birden fazla suçun oluşmasına sebebiyet vermemiştir (bkz. TCK.44).

B'nin suçu işlemekten vazgeçmesi ise tamamıyle gönüllü vazgeçme kapsamına girmektedir. Zira, vazgeçen kişinin ahlaki duygularına veya düşüncelerine bakılmaz; yalnızca kişinin suçu işlemekten kendi isteğiyle vazgeçip vazgeçmediğine bakılır. Ancak eğer B, suçu işlemekten polis tarafından yakalanma aşamasıdayken vazgeçip kaçtıysa burada zaten gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanmaz. Fakat, suçu işlemekten vazgeçmenin polis tarafından yakalanma korkusundan doğması durumunda etkin pişmanlık hükümleri değil gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanır. Etkin pişmanlık suçun işlenmesinin tamamlanmasının ardından söz konusu olabilecek bir kurumdur.