Mesajı Okuyun
Old 26-02-2007, 23:26   #6
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

“ Dairenin teslimi “ şeklindeki davanın olayın niteliğine uygun düşmediği kanısındayım. Satış vaadi sözleşmeleri şahsi hak yaratır. Tescille ayni hakka dönüşür ve tescil sağlandıktan sonra o daire üzerinde mülkiyet hakkı yaratılabilir. Önce tescil davası açılmalıydı.

Kaldı ki, dava olumlu olarak sonuçlansa dahi tapulu taşınmazların mülkiyeti bilindiği gibi tescille geçer. Teslim fiili zilyetlik yaratabilir fakat yeterli değildir. Tapu maliki bu yerin mülkiyetini başkasına satabilir. O takdirde tapudan satın alan şahıs mülkiyet hakkını kazanmış olur.

Bu durumda açılan davanın , eğer tapu yüklenicinin üzerinde ise ( Sözleşmedeki daireye isabet eden arsa payının iptali ile davacı adına tescili, dairenin teslimi ) şeklinde ıslah edilmesinde yarar görmekteyim.
Yapılan sözleşmede davacıya bırakılacak bağımsız bölüm tarif edilmiş ise, kat mülkiyetinin veya kat irtifakının kurulmamış olması tescile engel olmayacaktır. Aşağıdaki Yargıtay kararında da değinildiği üzere yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile kat irtifakı kurulması halinde o daireye isabet erecek arsa payı hesap edilir. Bu payın tesciline karar verilir.

“Bu iki bağımsız bölümün , taşınmazda kat irtifakı kurulmadıkça müstakilen tapuda devir intikali imkansızdır. Ne var ki bu durum sözleşmenin geçersizliğini gerektirmez. Diğer bir ifadeyle davacının yaptığı inşaatın sözleşmeye göre karşılığı olan iki dükkana isabet eden arsa payını talep etmesine mani bulunmamaktadır. Mahkemece yapılacak iş iki dükkana isabet edecek arsa payının bilirkişilere hesap ettirilerek bulunacak bu payın davalının tapudaki payından iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesinden ibarettir. ( 15 HD. 13.06.1991 T. 1991/592-3206 )

(Bu kararda davacı olan yüklenicidir . Fakat önemli olan öngörülen kurallardır. )

İhtiyati tedbir kararına ( sözleşmedeki daire tarif edilerek bu bağımsız bölüme isabet eden şu kadar pay üzerine ) şeklinde bir açıklama eklenmesi talep edilerek alınan önlemin etkisi arttırılabilir. Diye düşünüyorum.

Bir ikinci yöntem; ki davanın daha fazla uzamasına neden olabilir. Islah talebinde dairenin adına tescili talep edilir. Bu durumda kat irtifakı kurulması için yetki istenir. Aşağıdaki kararda olduğu gibi hareket edilir.

Davalı-karşı davacı önce kat irtifakı için yetki, ardından kendisine isabet eden bağımsız bölümlerin tescilini talep etmekle mülkiyetin naklini istemiştir. Mahkemece bu istekler birlikte ifa şartına bağlı olarak kabul edilmiş ise de bu hükmün infaz kabiliyeti kuşkuludur. Verilen yetki sonunda ortaya çıkacak paylar belli değilken tesciline karar verilmesi duraksama yaratacaktır. (HUMK. md. 388) İstemin içinde bulunduğuna göre dava ekonomisi de gözetilerek bu konuda mahkemece yapılacak iş; taraflara mehil verilmesi, uzlaşamadıklarında bilirkişiye bağımsız bölümlerin arsa paylarını gösterir listenin hazırlattırılması, bu paylara göre kat irtifakının tesisi için idari işlemlerin takip ve yerine getirilmesinde davalı karşı davacıya yetki verilmesi suretiyle tesis edilecek kat irtifakı üzerinden yukarıda (4) nolu bentte değinilen husus da gözetilerek birlikte ifa suretiyle tescile dair hüküm tesis olmalıdır. Bu nedenle, infazda duraksama yaratacak ve çekişmenin sürüp gitmesine sebep olacak şekilde hüküm tesisi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir. “ ( 15.HD. 04.04.2002 T. 2001/5925 E. 2002/1611 K.)

Saygılarımla.