Mesajı Okuyun
Old 20-01-2015, 14:45   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
...
VIII) SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEDE FAİZ

1.Sebepsiz zenginleşmeden doğan bir alacağa faiz yürütülebilmesi için borçlunun bir ihtarla ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi zorunludur.
“Diğer taraftan kural olarak sebepsiz zenginleşmeden doğan bir alacağa faiz yürütülebilmesi için borçlunun bir ihtarla ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi zorunludur. ( 818 sayılı BK 101/1, 6098 sayılı TBK 117/1 ) Hal böyle olunca mahkemece; davalının dava tarihi öncesinde temerrüde düşürülüp düşürülmediği, düşürülmüş ise ne zaman temerrüde düşürüldüğü tam olarak tespit edilip, sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu sağlık karnesini iade edildiği tarihten itibaren alacağa faiz işletilmesi doğru görülmemiş, bu husus da ayrıca bozmayı gerektirmiştir.” ((3. HUKUK DAİRESİ E. 2013/19736 K. 2014/4100 T. 17.3.2014)

2) “Zenginleşen ister iyiniyetli, ister kötüniyetli olsun, kendisinden iade talep edilmeden önce temerrüde düşmüş sayılması olanaklı değildir. Sebepsiz zenginleşmede gecikme faizi yürümesi için borçlunun yani haksız mal edinenin ya bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Diğer bir deyişle; iade borcu para borcu şeklindeyse iade talebinde bulunulmasından itibaren temerrüt faizi işleyecektir. BK'nun 101.maddesi ( TBK md.117 ) gereğince "muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur" denilmektedir.
Somut olayda; davalının, aleyhine yapılan icra takibi öncesinde davacı tarafından bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmediği anlaşılmakta olup, bu nedenle mahkemece, dava konusu harici araç satış sözleşmesi nedeni ile davacı tarafından ödenen satış bedelini takip tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden, yazılı şekilde takip öncesi işlemiş faize de hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” (3. HUKUK DAİRESİ E. 2013/19500 K. 2014/3868 T. 12.3.2014 )
...

Aynı Daire'nin bir başka kararı:
Yargıtay 3 HD, 5.2.2014 T., E: 2013/16953, K: 2014/1581: "...818 sayılı BK.nun 101/2.maddesi ( 6098 sayılı TBK.nun 117.maddesi ) gereğince, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Zenginleşen kimseden ( iyiniyetli ya da kötüniyetli olsun ) iade talep edilmeden önce temerrüde düşmüş sayılmasının yasal dayanağı bulunmamaktadır.

Sebepsiz zenginleşmeden doğan bir alacağa faiz yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, alacaklının usulüne uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmesi zorunludur..."

BK döneminde düzenleme olmadığından farklı yorumlarla farklı kararlar verilebilmekte ise de TBK döneminde (üstelik TBK m.117 de anılmak suretiyle) verilen Daire kararlarının kanuna aykırı olduğu kanaatindeyim.

TBK öncesinde bu hususa ilişkin Yargıtay'ın kabulü (konuya dair açık düzenleme de olmamakla):
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=16032
adresindeki kararda:
Alıntı:
Yazan Yargıtay HGK
...Borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklının ihtarına gerek bulunmayan ve bir kısmı az yukarıda sayılan hallerden, somut olay bakımından önem taşıyan, borcun bir haksız fiilden veya sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanmış olması halidir.

Belirtilmelidir ki, haksız fiilde ve sebepsiz zenginleşmede temerrüt için ihtarın gerekmediği yolunda açık bir yasa hükmü yoktur. Ancak, müşterek hukukun "Gaspeden daima temerrüt halindedir" şeklindeki genel ilkesi, günümüzde de uygulama yerine sahiptir. Bu ilkeye göre, haksız fiilin faili ve sebepsiz zenginleşen daima temerrüt halinde bulunduğu için, zaten gerçekleşmiş olan temerrüdü sağlamak üzere alacaklının bunlara ayrıca bir ihtarda bulunması gerekmez.

Haksız fiilden doğan tazminat borçlarında, temerrüdün haksız fiil tarihinde kendiliğinden gerçekleşeceği konusunda öğreti ve Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulaması birbirine paralel olduğu halde; sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan iade borcunda temerrüdün ihtar gerekmeksizin zenginleşme tarihi itibariyle oluşacağına dair öğretideki görüşün Yargıtay uygulamasında genel bir kabul görmediği; Yargıtay'ın bazı Dairelerinin, sebepsiz zenginleşmede dahi borçlu temerrüdünün gerçekleştiğinin kabul edilebilmesi için alacaklının ihtarının varlığını aradığı; buna karşılık, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve diğer bazı dairelerinin öğretiye paralel olarak, bu gibi hallerde ihtar gerekmeksizin zenginleşme tarihinde temerrüdün gerçekleşeceğini kabul ettikleri görülmektedir. (Örneğin: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 13.11.1991 gün ve Esas: 1991/11-303, Karar: 1991/567 sayılı).

Yeri gelmişken şu da belirtilmelidir ki; tıpkı tersini öngören bir yasal düzenlemenin bulunmaması gibi, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan iade borcunda temerrüt için ayrıca alacaklı ihtarının aranması gereğini düzenleyen bir yasa hükmü de yoktur. Dolayısıyla sorun, sebepsiz zenginleşme ve temerrüt kavramlarının hukuksal yapı ve nitelikleri, hukukun genel ilkeleri ve bilimsel görüşler çerçevesinde bir çözüme kavuşturulmalıdır...
şeklinde özetlenmiştir.

TBK'da konuya dair düzenleme vardır:
TBK m.117/2: "...sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır" ; madde gerekçesi: "...sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan borçlarda, faizin başlangıç tarihi bakımından da özel bir önem taşıyan temerrüt sorununun, içtihat ve doktrine uygun olarak norm düzeyinde çözüme bağlanması amacıyla değiştirilmiş...".
+
6101 S.K. m.1: "Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir..."