Mesajı Okuyun
Old 17-09-2011, 17:57   #112
S.Orhan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Az önce bir "Yakalama Emri "nedeniyle adliyedeydim. Miting gibi bir kalabalık vardı. Nöbetçi mahkeme kalemi ve duruşma salonun önü ise, "Salı Pazarı" gibiydi. Bugüne kadar hafta sonu 2 mahkeme nöbetçi iken(ve işlere yetişemezken) bu defa sadece bir mahkeme nöbetçi idi. Kimlik tespiti yapan katibe ağlamak üzereydi. "Neden böyle oldu" diye sorunca, nöbetçi olan diğer hakimin izne ayrıldığını söyledi.

Komisyon neden yerine yeni bir hakim belirlemedi? 6 adet büyük ilçeye(ki çoğu suç bakımından sorunlu ilçeler) sadece ve sadece tek hakim vermişlerdi. Polisler isyan ediyordu, "Böyle Adalet Sarayı mı olur" diye. Bir tanesi, bizimle birlikte olan polislere saat:17.30 sularında, "İki iş için saat 11.00'den beri burda sürünüyoruz" dedi. Biz adliyeye gideli 2 saat olmasına rağmen önümüzde 20 dosya vardı. Ben dayanamayıp büroya döndüm. Bu arada Baroya haber vermesi için, Sayın Kavili'yi aradım. Sağolsun ilgileneceğini söyledi.

Merak edip, nöbetçi mahkeme hakiminin kim olduğunu öğrenmek istedim. Sayın Ömer Faruk Eminağaoğlu'nu gördüm. Hemen beynimin "kötüniyet merkezi" çalışmaya başladı. Meslek hayatı boyunca "hukukun üstünlüğü" için çalışmış bir hukukçuyu, sadece YAR-SAV başkanı olduğu ve muhalif olduğu için, tenzil-i rütbeye uğratmaları yetmemiş ki, istifası için uğraşıyorlardı. Çok basit bir düzenlemeyi yapmayıp, 6 ilçenin tüm dosyalarını bir kişiye hallettirmeye çalışmanın başka bir anlamı olamaz. Cezayı Sayın Eminağoğlu'na vermek isterken, sanıklar/şüpheliler, müdafiiler, kalem çalışanları, polisler ve sanık/şüpheli yakınlarına vermişlerdi. En büyük cezayı da yine "savunma hakkı" yemişti.


Ne güzel işte,çalışmıyor denen adliye sabaha kadar çalışacak, yakınmak nedenkii