Mesajı Okuyun
Old 09-08-2006, 21:54   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sayın Brusk! İşin mevzuat yönü bir yana bu konunun Evrensel Hukuk ilkeleri, Uluslararası sözleşmeler ve İç Hukukumuz yönünden tartışılması gerekir. Uygulamada bu konu ile genellikle uyuşturucu ile ilgili suçlarda karşılaşılmaktadır. Polis tutanaklarında "x muhbir ile yapılan görüşmede....." veya "x muhbirin tespitine göre....." şeklinde soyut ifadelerle dosyaya yansıyan bu tutanaklara dayanarak hüküm verme yoluna gidilmektedir. Oysa Ceza Yargılamasında savunma hakkının kısıtlanması ilkesi ışığında düşündüğümüzde sanığın kendisini yer, zaman ve mekan gösterilmeksizin genel ve soyut bir ifadeyle suçlayan bu tutanağa karşı savunma geliştirmesi söz konusu değildir. X Muhbir uygulaması bizim icadımız değildir. Bu organize suçlara ilişkin evrensel mücadele kapsamında uluslararası toplumda da kabul görmektedir. Ancak uygulamada özellikle savunma hakkının kısıtlanması yönünde çok titiz olunması ve bu uygulama ile somut delil elde etmenin hedeflenmesi ve eğer somut delil elde edilmiş ise kullanılması gerekmektedir. Ancak yine de sanıktan delile değil, delilden sanığa ulaşma anlayışının yerleşmesi açısından emekleme aşamasında olan bu ve bunun gibi uygulamaların uygulandıkça olgunlaşacağı umudunu da taşımalıyız. Birgün bizim ceza yargılamamızda da maddi delillerin esas olduğu ve vicdani kanıya göre ceza verme anlayışından uzaklaştığımız günler de gelmelidir ve gelecektir. Bunun umuduyla yaşamalı ve mesleki alanda sürekli bu anlayışı yerleştirmeye uğraşmalıyız. Tüm dosya kapsamının delil olarak sayılmadığı Ceza Mahkemesi Kararlarını görmek umuduyla...