Mesajı Okuyun
Old 27-12-2010, 21:08   #25
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av. ömer sinikan
Sayın İsmail Değer;

Görüş ve yorumlarınızın çoğuna katılmamak imkansız, meseleyi çok güzel izah etmişsiniz lakin birkaç hususta sözlerinize iştirak edemeyeceğim. Mesela avukatlık mesleğinin kutsal bir meslek olduğu tarzındaki görüşünüze katılmıyorum. Ben şahsen doktorluğu da kutsal bir meslek olarak görmüyorum. Gerçi şimdilerde kutsal olmayan ne kalmış ki; öğretmenlik, gazetecilik, şuculuk, buculuk... Herşeyimiz kutsal olmuş! Mesleğime (avukatlığa) kesinlikle bir kudsilik atfetmiyorum, ben kendimi sadece MAHKEMELER NEZDİNDE HAKKINI ARAYAN BİR VATANDAŞA YARDIM EDEN BİR HUKUKBİLİR (KANUNBİLİR) olarak görüyorum, bunun bir adım ötesi yok.

Öte yandan, gerçi konu başlığı ile pek alakası yok ama, avukatlığı yargının (mahkemleri) üç sacayağından biri olarak da görmüyorum! Çünkü biz asil değiliz ki! AVUKATLAR OLMADAN DA YARGILAMA PEK ALA YAPILABİLİR! Ama davacı, davalı, sanık, şikayetçi, alacaklı, borçlu... bunlar olamadan yargılama olmaz. Niye? Çünkü biz asil değiliz, vekiliz! Ve çocuk mahkemleri vb. istisanalar bir tarafa bırakılırsa, kimse kendini vekil ile temsil ettirmek zorunda da değil!

Diyeceğim o ki; muhakemenin (yargılmanın) olmazsa olmaz bir unsuru değiliz! Biz olmazsak da yargılama yapılabilir!

"Yargının üç sacayağı vardır: Hakim, Savcı, Avukat" sözü tamamen (ifadem hoş görülsün lütfen) biz avukatların uydurduğu birşey, yoksa hakim ve savcıların böyle bir derdi yok zaten... İlla da üç sacayağı olacaksa avukatın yerine VATANDAŞ olmalı, çünkü o asıldır/asildir, avukat ise sadece ve sadece vekildir! Ve yine müvekkilinin (VATANDAŞIN) nam-ı hesabına mahkemede bulunur, yoksa avukatın ne işi var mahkemede! O olmadan da pek ala yargılama yapılabilir...

Hakimin, yani adalet dağıtan konumundaki hakimin işi kutsal bir iş midir, onu tartışabilirim ama şuna kesinlikle inanıyorum ki bizim yaptığımız iş kutsal bir iş değil. Yok illa bir kudsilik atfedeceksek; HERGÜN SOKAĞIMIZI SÜPÜREN, ÇÖPÜMÜZÜ ALAN VE TEMİZ BİR ÇEVREDE YAŞAMAMIZI SAĞLAYAN BİR ÇÖPÇÜNÜN YAPTIĞI ÇÖPÇÜLÜK İŞİ NE KADAR KUTSAL İSE BİZİMKİSİ DE SADECE O KADAR! Kendimizi dev aynasında görmeyelim...

Sn.Sinikan,

Kendimizi dev aynasında görmek ifradını eleştirirken, avukatlık mesleğini tezlil etmek tefridine düşmenizi yadırgadım. Avukat, yazınızda bahsettiğinizin aksine bir "adi vekil" değildir; ihtisas sahibi ve çerçevesi yasasında açıklanmış "nitelikli" ve "hukukçu" vekildir. Eski Roma'dan bu yana avukatlık mesleği "ius honorarium" yani onur mesleği olarak görülür ve nitelenir. Mesleğimizi, hakimle savcıyla bir görülmek gibi bir kompleksif algının teyidinden geçirmek zorunda da değiliz; böyle bir kendimizi küçük görmek hissiyatında da değiliz !! Bunu da nereden çıkardınız şimdi..

Avukatla savunmanın önemi bugün bütün ulusal ve uluslararası hukuk metinlerine işlenmiştir. Kudsiyet (mukaddeslik) kelimesine bu kadar yüklenmenizde ve takılmanızda da yarar görmüyorum. Burada, kastedilen en fazla, hak kaybına uğrama, mağdur olma riski taşıyan yurttaşlara, kanun/hukuk bilgisini kullanarak yardımcı olmanın insanlığın ulvi saydığı/sayacağı bir olgu olarak görüleceği gerçeğidir. Hakikati, kimi öyle ifade eder, kimi böyle ifade eder.

Avukatlığın heyeti umumiyesine yönelik olarak yukarıda belirttiğiniz görüşlere hakverir bir kudsiyet paranoyası mevcut olmadığı, hatta neredeyse işin gücün arasında çarpışan hiçbir meslektaşımızda böyle bir marazi hal görülemeyeceği halde, yazınız içeriğini hem kendi adıma ve hem de (haddim olmayarak) meslektaşlarım adına kabul etmek imkan ihtimal dahilinde değildir.

Saygılarımla.