Mesajı Okuyun
Old 02-03-2009, 12:16   #32
fikirbay

 
Varsayılan ideal hukukçuya ithafen...

Önceki yazılarımdan hatırlanacağı üzere, TDK sözlüğünde "hukuk" sözcüğünün bir anlamının da "ahbaplık, dostluk ilişkisi" olarak verildiğini belirtmiştim.

Şimdi bu anlam üzerinden bir yoruma gidersek;

Örneğin yargı mensupları ile harbiye (askeriye) veya mülkiye (hariciye) mensupları arasında bir "hukuk" vardır.

Bu hukuk, bildiğimiz pozitif hukuktan ayrı bir hukuktur.

Bu hukuk; dostluk ilişkileri, ahbaplık, çavuşluk, hatır, gönül, minnet, rica türünden insani ilişkilerden etkilenebilen bir hukuk türüdür ve hem sorgulama hem de yargılama sırasında etkili olabilmektedir.

Hatta bazen, bu hukuk, yürürlükteki mevzuata ve evrensel kurallara dayalı pozitif hukukun da önüne geçebilmektedir.

Objektif, nesnel ve pozitif hukukun karşıtı olarak, bu hukuka; subjektif, öznel ve negatif hukuk da denilebilir.

Sessiz veya şifahi mutabakatlara dayalı bu ahbap-çavuş hukuku, toplumun diğer kesimlerine "ülke gerçekleri" adı altında bir "realite" olarak dayatılabilmektedir de.

Ancak, bu bir subjektif realitedir ve değeri, bu fikre inananların işbirliğinden menkuldür.

İdeal hukukçu, bütün bunlar karşısında toplum içinde tamamen yalnız olacak ve yapayalnız kalacaktır.

Yalnızlığı göğüslemek herkes için kolay değildir.

Yıldızları, bir realite olarak, her gece çıplak gözle bile görebiliyor olmamız, yıldızlara varabilmemizi mümkün kılmıyor. Gerçekle her gün yüzleşmemize rağmen, ona varabilmekten hala çok uzağız.

Gerçeği görmekle ona ulaşabilmek farklı şeylerdir.

Yalnız şurası muhakkak ki, insanlığı gökyüzüne çeken ve "yükselten" gerçek unsur, asırlardır duyulan yıldızlara varma "ideali"dir.

İdeal hukukçuya ithafen...