Mesajı Okuyun
Old 16-12-2008, 00:00   #146
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
En son örnek AHİM’in 04. Aralık 2008 tarihli kararı. Bu kararla mahkeme İngiltere’nin suçsuz insanların DNA - Verilerini ve parmak izlerini sınırsız olarak depolama politikasını mahküm ediyor.

Mahkemeya göre belirtilen türden verilerin saklanması özel hayatın büyük ölçüde zedelenmesine yol açıyor. Bu durum demokratik bir ülkede kabul edilebilecek bir durum değildir diyor, Srtasburg Hakimleri oy birliğiyle.

Davayı suçsuz oldukları anlaşıldığı halde verileri silinmeyen iki İnigiltere vatandaşı açmış.
İngiltere’nin dış işleri bakanı kararın kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını belirtmiş.



Bu konudaki kararları okumak bizim için bir ütopyayı hayal etmek gibi neredeyse..

Yarsav'ın sitesinde Danıştay emekli başsavcısı Tansel Çölaşan ile yapılan bir söyleşi vardı.

Uyap sistemi ile birlikte "Yürütmenin Yargının tüm bilgilerine ulaşabildiği ve bu sebeple de kuvvetler ayrılığı ilkesinin zedelendiği" konusundaki görüşlerine katılmamak mümkün değil.

Yürütme açıkça Yargıyı da "gözetlemekte" ve hangi hakimin, hangi savcının kim hakkında nerede nasıl bir soruşturma başlattığını, bu soruşturmayı nasıl yürüttüğünü ilk elden ve dikkatlice "izlemekte" ise;
Yargının Bağımsızlığından ve kuvvetler ayrılığı ilkesinden nasıl sözedilebilir?

dikkatinizi çekmedi belki ama verdiğim linkteki bir haber de şöyle;
Alıntı:
Bir süredir izlendikleri kuşkusunu taşıyan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt ile eşi Ferda Paksüt, kendilerini izlediklerinden şüphelendikleri bir aracı durdurdu ve araç emniyete ait çıktı. Bu gelişmelerin ardından Paksüt ailesi, izinsiz olarak dinlendikleri iddiasıyla Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusuyla ilgili soruşturmaya Savcı Vahdet Polatkan takipsizlik kararı verdi.

Bu sırada YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da kendisi ve başkanı olduğu derneğe ait telefonlar ve bilgisayar yazışmalarının dinlenip izlendiği savıyla suç duyurusunda bulundu. Eminağaoğlu’nun şikâyetini de inceleyen savcı Polatkan, bu konuda da takipsizlik kararı verdi.

Savcı Polatkan’ın, her iki şikâyeti inceleyip sonuca yaklaştığı ekim ayında Adalet Bakanlığı’ndan 2 müfettiş adliyeye giderek, dosyaları incelemeye aldı. Savcı Polatkan’a müfettişlerce soru sorulmadığı, yalnızca Paksüt ve Eminağaoğlu dosyalarının incelenip birer fotokopisinin alındığı öğrenildi. Bu olayların ardından savcı Polatkan’ın her iki dosyada da takipsizlik kararı vermesi dikkat çekti.

Müfettiş de bakamaz

Eminağaoğlu, Bilgi Edinme Kanunu kapsamında olayla ilgili Adalet Bakanlığı’na başvurdu.

Eminağaoğlu başvuruda,

“Adalet Müfettişi bile olsa özel bir teftiş sırasında ancak haklı ve hukuka uygun, keyfi olmayan, kabul edilebilir bir gerekçenin varlığı halinde söz konusu dosyayı inceleyebilir. Özel görevlendirmenin ise haklı ve hukuka uygun gerekçesinin olması şarttır.
Yasa gereği gizli olarak yürütülen soruşturmayı kapsayacak ve gizliliği ihlal edecek biçimde yürütülen soruşturmaya müdahale niteliğindeki işlem, soruşturma makamı dışındaki her kim olursa olsun gizliliği ihlal edici ve hukuksal güvenliği sarsıcı, soruşturma yönünden vesayet yaratıcı niteliktedir. Söz konusu hazırlık soruşturma dosyası, sıfat ve görevi adalet müfettişi de olsa, soruşturma makamı dışındaki herkes için gizlidir.”


Eminağaoğlu, bakanlığa müfettiş görevlendirilmesinin dayanağını ve kendi dosyasının incelenmesini gerektirip gerektirmediği ile ilgili araştırmanın sonucunun ne olduğunu sordu.

Cumhuriyet Gazetesi – 05.12.2008

http://www.yarsav.org.tr/oku.php?t=haber&id=926&

Yargı'nın yürütme tarafından sürekli bir tehdit altında tutulması, HUKUK DEVLETİ kavramı ile ne kadar uyuşabilir?

AİHM İngiltere de suçsuz insanların parmak izi veya DNA larının depolanmasını özel hayatın zedelenmesi olarak görüyorken,
Bizdeki uygulamaya ne demeli?

saygılarımla..