Mesajı Okuyun
Old 14-02-2008, 23:54   #6
sailor1981

 
Varsayılan

kararı okuyun lutfen uzun bıraz..ıdare edın..Ceza Genel Kurulu 2007/8-113 E., 2007/127 K.
• ADLİ PARA CEZASI
• CEZADAN MAHSUP
• GENEL GÜVENLİĞİN KASTEN TEHLİKEYE SOKULMASI
• KISA SÜRELİ HAPİS CEZASINASEÇENEK YAPTIRIMLAR
• 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 50 ]
• 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 52 ]
• 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 63 ]
• 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 170 ]
• 5275 S. CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA ... [ Madde 98 ]
• 5275 S. CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA ... [ Madde 106 ]
• 647 S. CEZALARIN İNFAZI HAKKINDA KANUN (MÜLGA) [ Madde 6 ]
• 647 S. CEZALARIN İNFAZI HAKKINDA KANUN (MÜLGA) [ Madde 4 ]
• 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 119 ]
• 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 59 ]
• 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 551 ]
"İçtihat Metni"
Hükümlü Sait A......'in 08.12.1999 günü Ardeşen İlçesinde Ramazan ayını karşılamak bahanesiyle tabanca ile halkın, korku, kaygı ve paniğe kapılmasına yol açacak biçimde ateş ettiği iddiasıyla yapılan yargılama sonunda; Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesince 16.11.2000 gün ve 225-162 sayı ile; "765 sayılı Yasanın 551,119/5 ve 59. maddeleri uyarınca 12.500.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve hakkındaki cezanın 647 sayılı Yasanın 6. maddesi gereğince ertelenmesine" hükmedilmiş; bu kararın sanık ve C. Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine; hükmü inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 29.04.2002 gün ve 14370-5545 sayı ile; "…eylemin 765 sayılı Yasanın 264/7. maddesine uymasına rağmen, 551. maddeden hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozma kararı verilmiş, Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesince 31.10.2002 gün ve 88-264 sayı ile; bozmaya uyularak, "Sanığın meskun mahalde halkta korku, kaygı ve panik yaratacak şekilde silahla ateş etmek suçundan eylemine uyan; 765 sayılı Yasanın 264/7 ve 59. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis ve 50.000.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, 647 sayılı Yasanın 6. maddesi gereğince tecile, 765 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca mahsuba, zoralıma…" biçiminde hüküm kurulmuş, bu karar da sanık tarafından temyiz edildiğinde, Yargıtay 8. Ceza Dairesince 01.06.2005 gün ve 10435-3672 sayı ile; "01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren yasaların da değerlendirilmesi suretiyle lehe yasanın tespit edilmesi için" bir kez daha bozulmuş, bu kez Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesince 06.10.2005 gün ve 155-228 sayı ile; bozmaya uygun şekilde "Sanığın; 5237 sayılı Yasanın 170/1-c ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hükmolunan kısa süreli hapis cezasının sabıkasız kişiliği, duruşmadaki saygılı hali, ekonomik ve sosyal durumuna göre 5237 sayılı Yasanın 50/1-a ve 52/1,2,3 maddeleri uyarınca bir tam gün karşılığı 20.00 YTL ndan olmak üzere 150 tam gün karşılığı 3.000.00 YTL adli para cezasına çevrilmesine, hükmolunan kısa süreli adli para cezasının sanığın ekonomik ve sosyal durumuna göre 5237 sayılı Yasanın 52/4. maddesi uyarınca birer ay aralıklarla ödenmek üzere 10 eşit takside bağlanmasına, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsiline ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine, 5237 sayılı Yasanın 63. maddesi uyarınca mahsuba, zoralıma, yargılama giderine…" karar verilmiş olup, bu hüküm Yargıtay 8. Ceza Dairesince 21.06.2006 gün ve 744-5552 sayı ile; onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Hükmün kesinleşmesinin ardından; takside bağlanmış olan adli para cezasının ödenmesi için çıkarılan ödeme emri, hükümlüye 18.08.2006 tarihinde bizzat tebliğ edilmiş ise de; hükümlü para cezasını süresi içinde ödememiştir.
Bunun üzerine, Ardeşen Cumhuriyet Başsavcılığınca 19.09.2006/281 gün ve sayılı yazı ile Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesine başvurularak infazda tereddüt oluştuğundan bahisle 5275 sayılı Yasanın 98. maddesi gereğince yeni bir karar istendiğinde; Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesince 20.09.2006 gün ve 76 sayı ile; "Talebe esas teşkil eden mahkeme ilamında verilen adli para cezası 5237 sayılı Yasa hükümlerine göre verilen bir ceza olduğundan 5275 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 106. maddesi uyarınca; ödenmeyen adli para cezasının infazının 5275 sayılı Yasının 106. maddesi uyarınca yapılması gerektiğinin karar altına alınmasına, hasıl olan tereddütün bu şekilde giderilmesine…", Ardeşen Cumhuriyet Başsavcılığının 21.09.2006 gün ve 281 sayı ile yeni bir karar istemesi nedeniyle de; Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesince 25.09.2006 gün ve 155-228 Ek sayı ile; "Mahkememizin 06.10.2006 tarih ve 2006/228 karar sayılı ilamında yer alan ve seçenek yaptırım ile 3.000.00 YTL. adli para cezasına çevrilen 5 ay hapis cezasının; 5237 sayılı TCK.nun 50/1-a, 5 ve 6. maddeleri uyarınca, 5275 SY.nın 106/2. maddesi gereğince (5 ay süreli hapis cezasının tamamının 5275 sayılı Yasanın 107/2.maddesi gereğince infazı) infazının yerine getirilmesine" karar verilmiş, hükümlünün bu karara itiraz etmesi üzerine; Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesince 06.10.2006 gün ve 81 değişik iş sayı ile; "1-Talep sahibi hükümlünün 09.12.1999-20.12.1999 tarihleri arasında tutuklu kaldığı anlaşılmakla; talebe konu ilam bakımından cezasının infazı yapılırken müddetname tanziminde hükümlünün tutuklu kaldığı bu sürelerin dikkate alınıp cezasından gereken mahsubun yapılmasına,
2-Talep sahibinin incelemeye konu 05.09.2006 tarihli iki ayrı dilekçesinde yer alan diğer taleplerinin ise yukarıdaki gerekçe doğrultusunda ayrı ayrı REDDİNE
3- İncelemesi yapılmış olan mahkememizin dosyasının iadesine"; bu karara hükümlü tarafından itiraz edildiğinde ise; Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesince 06.10.2006 gün ve 82 değişik iş sayı ile; "Hükümlünün talebinin, daha önce verilen ve 06.10.2006 tarihli 81 değişik iş sayılı kararımızla değerlendirilen talebinin aynıyla mükerrir olduğu anlaşılmakla bu defa karar verilmesine yer olmadığına…" karar verilmiş olmakla, hükümlünün bu karara da itiraz etmesi nedeniyle, kararı inceleyen itiraz mercii Rize Ağır Ceza Mahkemesince 2006/355 Müt sayı ile; "Hükümlüye ait infaz dosyasının incelenmesinde; hükümlü hakkında her ne kadar 5237 sayılı TCK. gereğince hüküm verilmiş ise de suç tarihi nazara alındığında 647 sayılı Yasanın 5. maddesi gereğince ödenmeyen para cezasının günlüğü 100YTL. den paraya çevrilmesi gerektiğinden ve 647 sayılı Yasanın 19. maddesi ile hükümlünün cezaevinde kaldığı süreler nazara alındığında 5275 sayılı Yasanın 98. maddesi gereğince infazın durdurulmasına ve hükümlünün tahliyesine karar vermek gerekmiştir.
Hükümlü Sait A......'in Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesinin 09.10.2006 tarih ve 2006/81 değişik iş sayılı kararına itirazının KABULÜ ile, hükümlü hakkındaki Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesinin 06.10.2005 tarih ve 2005/155-228 sayılı ilamı ile verilen cezanın İNFAZININ DURDURULMASINA, hükümlü Rize İli Ardeşen İlçesi, Şendere Köyü nüfusuna kayıtlı, Maksut ve Hava oğlu, 1950 doğumlu Sait'in başka suçtan tutuklu ya da hükümlü olmaması halinde derhal TAHLİYESİNE,
İnfaz dosyasının Ardeşen Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine," karar verilmiştir.
Adalet Bakanının istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.01.2007 gün ve 307215 sayılı ihbarnamesi ile; "..Tüm dosya kapsamına göre, sanık Sait A......'in yapılan yargılaması sonunda mahkeme tarafından verilen, kısa süreli hapis cezası niteliğinde olan 5 ay hapis cezasının seçenekli yaptırımları düzenleyen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 50. maddesi uyarınca anılan maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan adli para cezasına çevrildiği, ilamın infazı sırasında Ardeşen Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından usulüne uygun olarak tebliğ edilen para cezası ödeme emrinin hükümlü tarafından kanuni süresi içerisinde ödenmemesi sebebiyle, hükmü veren mahkeme tarafından 5 ay hapis cezasının tamamının infazına karar verilmesi üzerine, merci tarafından 5237 sayılı Kanunun 50/6. maddesinde yer alan "Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet Savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz." hükmü göz ardı edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir. " açıklamasını içeren yasa yararına bozma istemi Yargıtay 8. Ceza Dairesine iletilmiş; Yargıtay 8. Ceza Dairesince de 27.02.2007 gün ve 625-1583 sayı ile; "…. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun uygulanması sonucu cezanın belirlenmesi halinde, belirleme doğrudan adli para cezası olarak yapıldığı için bu tür cezalarda 5252 sayılı Kanunun 5/3 ve 5275 sayılı Kanunun Geçici 1. maddelerinin nazara alınması olanaksız olup doğrudan bu konuyu düzenleyen 5275 sayılı Kanunun 106. maddesi hükmüne göre infaz yapılacaktır; 106. maddede hangi para miktarının esas alınacağının yazılmamış olması miktarın belirlenmemiş olduğu anlamına gelmemektedir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Adli para cezalarını düzenleyen 52. maddesinin 2. fıkrası bir gün karşılığının "en az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası" miktarından hesaplanacağını öngörmektedir. Mahkemece, hüküm verilirken tayin edilen hürriyeti bağlayıcı ceza TCK.nun 50/1-a maddesi uyarınca seçenek yaptırımlardan adli para cezasına çevrilirken 52. maddenin 2. fıkrası nazara alınacağından, adli para cezasına ilişkin seçenek yaptırımın ödenmemesi halinde de 5275 sayılı Kanunun 106. maddenin 3. maddesi hükmü gereği aynı miktar esas alınarak hapis cezasına dönüştürülecektir.
Somut konuya bakıldığında da sanık hakkında tümüyle lehe yasa olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmış olması karşısında, seçenek yaptırımın ödenmemesi halinde anılan yasanın 50. maddesinin 6. fıkrası nazara alınmak durumundadır. Tutuklu kalınan günlerin yukarıda açıklanan yöntemle mahsubu da esasen infaz sırasında gözönünde bulundurulmalıdır. 647 sayılı Yasanın 5. maddesinin somut konuda uygulama olanağı bulunmamakta ve bu itibarla Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesinin kararı doğru olduğundan.." gerekçesi ile Rize Ağır Ceza Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş olduğundan, Yargıtay C.Başsavcılığınca 09.05.2007 gün ve 307215 sayı ile; "……….Çözülmesi gereken uyuşmazlık, 1.6.2005 tarihinden önce işlenen suç nedeniyle 5237 sayılı TCK uyarınca hükmedilen ve kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezadan çevrilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda;
1- İnfazın, 647 sayılı Kanun veya 5275 sayılı Kanun hükümlerinden hangisine göre yapılacağı, 5237 sayılı TCK.nun 50/6. maddesi uyarınca hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verilip verilemeyeceği,
2- Adli para cezasının hapse dönüştürülmesi sırasında, mahkemece hükmedilen özgürlüğü bağlayıcı cezanın adli para cezasına çevrilmesi esnasında esas alınan 1 gün karşılığı 20 YTL'nin mi, yoksa 5252 sayılı Kanunun 5/3. maddesi ile 5275 sayılı Kanunun geçici 1. maddelerinde belirtildiği üzere 1 gün karşılığı 100 YTL'nin mi esas alınması gerektiği,
3- Hükmün kesinleşmesinden önce gerçekleşen ve kişi özgürlüğünü kısıtlayan gözaltı ve tutukluluk nedeniyle geçirilmiş sürelerin, hükmolunan cezadan mahsubunun ne şekilde yapılacağı,
Hususlarında toplanmaktadır.
1-…..Yapılan açıklamalar ışığında; suç tarihi itibariyle hükümlünün lehine olan infaz hükümleri 647 sayılı Yasa hükümleridir. Dolayısıyla, kısa süreli adli para cezasından çevrili adli para cezasının infazının 647 sayılı Kanunun 5, 19, Ek 2. madde hükümlerine göre yapılması gerekmektedir. Buna göre, ödenmeyen adli para cezasının Cumhuriyet savcısı tarafından hapse dönüştürülmesi mümkün bulunduğu gibi, adli para cezası hapse dönüştürülse de, asıl ceza adli para cezası olma özelliğini sürdürdüğünden hapse dönüştürülen adli para cezasının tamamının ödenmesi halinde hükümlü hapse alınmayacak, hapse alındıktan sonra tamamının veya hapis yattığı günlerin karşılığını oluşturan miktarın düşülmesinden sonra kalan miktarın ödenmesi halinde hapisten çıkarılacaktır. Adli para cezasının ödenmemesi durumunda şartla salıverilme hükümleri de uygulanacaktır.
5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, aynı Kanunun 50/6. maddesi (5275 sayılı K. m.106/10) hükmünün uygulanması hükümlünün aleyhine ve yasaya aykırı olacaktır. Anılan hüküm, ancak 1.6.2005 tarihinden sonra işlenen suçlar açısından uygulanabilir.
Ayrıca, 5237 sayılı TCK.nun 50/6. maddesi uyarınca karar verilmesinden sonra, hükümlünün adli para cezasını ödediğinde hapisten çıkarılması, şartla salıverilme süresinin 647 sayılı kanun hükümlerine göre saptanması da karma uygulama yasağı nedeniyle mümkün değildir.
2-Çözümlenmesi gereken ikinci sorun, 5237 sayılı TCK.nun 50/1-a ve 52. maddeleri uyarınca adli para cezasıyla cezalandırılan hükümlünün, adli para cezasını ödememesi halinde, adli para cezasının beher gününün kaç YTL' den hesap edilmek suretiyle hapse çevrileceğidir.
…..Hükmün infazının lehe hüküm olan 647 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmasının gerekmesi, hükümlü aleyhine olan 5237 sayılı TCK.nun 50/6. maddesinin uygulanmasının mümkün bulunmaması, 5252 sayılı Yasanın 5/3. ve 5275 sayılı Kanunun geçici 1. madde hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi karşısında; suç tarihi nazara alınarak ödenmeyen adli para cezasının bir gün karşılığı 100 YTL'den hesap edilmek suretiyle hapis cezasına dönüştürülmesi zorunludur.
…Ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesi ve infazı sırasında, yargılama sonucunda ceza belirlenirken 5237 sayılı TCK.nun 52. maddesi uyarınca temel alınan bir gün karşılığı miktarının esas alınması gerektiğine ilişkin kural, 1.6.2005 tarihinden sonra işlenen suçlar açısından geçerlidir.
3-Çözümü bekleyen üçüncü sorun ise, gözaltı ve tutuklulukta geçen günlerin mahsubunun hangi miktar esas alınarak yapılacağıdır.
.....hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK. hükümleri uyarınca mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; suç tarihi nazara alındığında ödenmeyen adli para cezasının infazının 647 sayılı Kanunun 5, 19. ve ek 2. madde hükümlerine göre yapılması, adli para cezasının günlüğü 100 YTL'den hapse çevrilmesi, gözaltı ve tutuklulukta geçen sürelerin de 5237 sayılı TCK.nun 63. maddesi uyarınca 1 gün yüz Türk Lirası üzerinden hesaplanmak suretiyle cezadan indirilmesi gerekmekte olup, itirazın kabulüne ilişkin merci kararı yasaya uygun bulunmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi gerekir iken, yazılı gerekçeyle Rize Ağır Ceza Mahkemesinin 11.10.2006 gün ve 2006/355 müteferrik sayılı kararının bozulmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır." açıklaması ile; Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 27.02.2007 tarih ve 2007/625-1583 sayılı bozma kararının kaldırılarak, Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi yönünde itiraz yoluna başvurulmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
A)Yargılama konusu maddi olayın;
"Hükümlü Sait A......'in 13.12.1999 günü Ardeşen İlçesi Deniz Mahallesi Cezaevi arkasında bulunan apartmanın 4. katından Ramazan ayını karşılamak bahanesiyle ruhsatlı tabancasıyla birden çok kez ateş etmesi" tarzında gerçekleştiği,
B)Yargıtay 8. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca çözümlenmesi gereken hukuki ihtilafın;
5237 sayılı TCY.nın 50. maddesi uyarınca hapis cezası yerine adli para cezasına hükmedildiğine göre; adli para cezasının süresi içinde ödenmemiş olması nedeniyle hangi yasaya göre işlem yapılması gerektiğine ilişkin olduğu,
C)Genel Kurul'ca yapılan değerlendirmede;
1-Hükümlünün Ramazan ayının gelişini kutlamak maksadıyla, apartmanın 4. katındaki evinden taşıma ruhsatlı tabancası ile havaya birden çok kez ateş ettiği konusunda her hangi bir ihtilaf bulunmadığı,
Yerel mahkemenin; eylemin 5237 sayılı TCY.nın 170/1-c maddesindeki suçu oluşturduğuna ilişkin 06.10.2005 gün ve 155-228 sayılı hükmünün, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 744-5552 sayılı kararı ile onanmak suretiyle, 21.06.2006 gününde kesinleştiği,
Bu hükme göre; hükümlü hakkında sonuç olarak 5 ay hapis cezasına hükmedildiği ve bu hapis cezasının 5237 sayılı Yasanın 50/1-a maddesi gereğince bir tam gün karşılığı 20 YTL den, 150 tam gün karşılığı 3.000 YTL adli para cezasına çevrilerek, belirtilen para cezasının aynı Yasanın 52/4. maddesi uyarınca birer ay aralıkla olmak üzere 10 taksitte tahsiline karar verildiği, aynı hükümle, ödenmeyen para cezasının hapse çevrilmesine ve Yasanın 63. maddesi gereğince mahsuba da hükmedildiği,
2-Dosyadan anlaşıldığına göre; hükümlünün, yargılama aşamasında 09.12.1999 - 20.12.1999 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, infaz aşamasında ise 04.10.2006 tarihinde cezaevine konulup, 11.10.2006 tarihinde infazın durdurulmasına karar verilmesi üzerine de serbest bırakıldığı,
Nitekim; 3.000 YTL adli para cezasının ilk taksitten başlanarak ödenmesi için Ardeşen Cumhuriyet Başsavcılığınca "para cezası ödeme emri" çıkartıldığı,
Ödeme emrinin 18.08.2006 tarihinde hükümlünün bizzat kendisine tebliğ edildiği, buna rağmen, para cezasının süresi içinde ödenmediği,
3-Şu durumda; ödenmeyen para cezasının "hapse tahvil" edilmesinin bir zorunluluk olduğu,
Zaten uyuşmazlığın da; para cezasının hangi yasa gereğince hapse çevrilmesi gerektiği konusunda ortaya çıktığı,
Zira, Asliye Ceza Mahkemesince para cezasının 5237 sayılı TCY.nın 50/6. madde-fıkrasına göre hapse çevrilerek infazına karar verilmişken; itiraz mercii olan Ağır Ceza Mahkemesince bu uygulama doğru bulunmayarak, karara yönelik itirazın kabul edildiği,
Bununla birlikte; yasa yararına bozma isteminde Asliye Ceza Mahkemesi kararının doğru olduğunun dile getirildiği, Özel Dairenin de bu doğrultuda karar verdiği, itirazın ise; hapse çevirme işleminin en lehe olan 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca yapılması gerektiğine yönelik olduğu,
4-Bu sorunun çözülebilmesi için, paraya çevirme ve para cezasının ödenmemesi halinde ne yapılacağı konularında, 01.06.2005 tarihinden önce var olan ve bu tarihte ihdas edilmiş olan uygulamaların mahiyeti üzerinde durmak gerektiği;
01.06.2005 tarihinden önce; hürriyeti bağlayıcı cezadan paraya çevirme işlemlerinin 647 sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapıldığı, bu şekilde hükmedilen para cezasının ödenmemesi halinde ise, tekrar hapse çevirme işlemlerinin 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca gerçekleştirildiği,
647 sayılı Yasanın 5. maddesinin 7. fıkrasında; "Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içerisinde para cezasını ödemezse, Cumhuriyet Savcısının kararıyla bir gün üçmilyon lira sayılmak üzere hapsedilir. Artıklar nazara alınmaz. Ancak, üçmilyon liradan aşağı hükmolunan para cezaları bir gün hapse çevrilir. Haklarında Türk Ceza Kanununun 54 ve 55 inci maddeleri ile 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 12 nci maddesi uygulanmak suretiyle hüküm giyenlerin para cezaları kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilmiş olsa bile hapse çevrilemez. Bu takdirde maddenin son fıkrası hükümleri uygulanır."
647 sayılı Yasanın 5. maddesinin 8. fıkrasında; " Para cezasının hapse çevrileceği mahkeme ilamında yazılı olmasa bile yukarıdaki hüküm Cumhuriyet Savcılığınca uygulanır."
647 sayılı Yasanın 5. maddesinin 10. fıkrasında ise; "Hükümlü, mahpus kaldığı, her gün için yedinci, fıkra uyarınca üçmilyon lira indirildikten sonra kalan parayı öderse hapisten çıkarılır."
Hükümlerinin yer aldığı,
Görüldüğü üzere; 647 sayılı Yasadaki düzenlemeye göre;
a)Paradan çevrilen hapis cezasının mahiyeti itibarıyla "tazyik hapsi" olduğu, bir başka deyişle, amacın para cezasını tekrar hapse çevirmek değil, para cezasının tahsil edilebilmesi için hükümlüyü zorlamak olarak ortaya çıktığı,
b)Bu işlemi Cumhuriyet savcısının yaptığı,
c)Hükümlünün, kalan para cezasını ödemesi halinde hapisten çıkartıldığı,
d)Koşullu salıverme hükümlerinin uygulanmasına bir engel bulunmadığı,
e)Bu uygulama açısından, para cezasının; hapisten çevrilmiş para cezası olması ile doğrudan verilmiş para cezası olması arasında hiçbir farkın olmadığı,
f)Para cezası hapse çevrilse bile, sonuçları açısından asıl cezanın para cezası olarak kaldığı,
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren yasaların oluşturduğu sistemde ise para cezaları ile ilgili olarak önceki sistemin terkedilerek, bu konuda yeni bir sistemin oluşturulduğu,
Ancak bu yapılırken; 5237 sayılı Yasa dışındaki yasalarda yer alan para cezalarının tamamı sisteme uygun olarak değiştirilemediği için, başlangıçta ikili bir ayrım yapılmak suretiyle, 5237 sayılı Yasada düzenlenen para cezaları ve 5237 sayılı Yasa dışındaki yasalarda düzenlenen para cezaları için farklı uygulamaların kabul edildiği,
5237 sayılı Yasaya göre para cezası verilmesi halinde; Yasanın 50. veya 52. maddelerinden biri ile uygulama yapılmasının zorunlu olduğu,
50. maddenin 1. fıkrasının a bendinde; kısa süreli hapis cezaları yerine uygulanacak tedbirlerden bir tanesi olarak adli para cezasına çevirmenin düzenlendiği, bu bentteki düzenlemeye göre; kısa süreli hapis cezasının "….suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre; adlî para cezasına.." çevrilebileceği; bu durumda hesaplamanın, 52. maddeye göre yapılacağı ve hapis cezasının her tam günü için 20 YTL ile 100 YTL arasında bir miktar belirlendikten sonra, bu miktar gün sayısı ile çarpılmak suretiyle sonuç adli para cezası tespit edileceği, belirtilen şekilde tespit edilen adli para cezalarının ödenmemesi halinde nasıl davranılması gerektiğinin de aynı maddenin 6. fıkrasında açıkça gösterildiği, fıkrada; "Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz." hükmünün yer aldığı, fıkranın son cümlesinde uygulanmayacağı belirtilen 5. fıkranın; "Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir." şeklindeki düzenlemeyi içerdiği,
Yine; 5275 sayılı Ceza İnfaz Yasasının 106. maddesinde 50. madde gereğince yapılacak uygulamayı ilgilendiren bölümlerin bulunduğu, 106. maddenin 9. fıkrasında; "Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi saklı kalmak üzere, adlî para cezasından çevrilen hapsin infazı ertelenemez ve bunun infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanamaz. Hapse çevrilmiş olmasına rağmen hak yoksunlukları bakımından esas alınacak olan adlî para cezasıdır." 10. fıkraya göre ise; "Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre kısa süreli hapis cezasından çevrilen adlî para cezalarının infazında, aynı maddenin altıncı ve yedinci fıkraları hükümleri saklıdır." şeklindeki düzenlemenin bulunduğu,
50. maddedeki düzenlemenin, diğer hükümlerle birlikte değerlendirilmesi halinde, ortaya çıkabilecek sonuçların;
a)Bu madde gereğince seçenek yaptırım olarak paraya çevirme işleminin, ancak kısa süreli hapis cezası yerine yapılabileceği,
b)Paraya çevirme işleminin, 52. madde nazara alındığında; bir tam gün karşılığı 20 YTL ile 100 YTL arası bir miktardan hesaplanabileceği,

c)Para cezasının tamamının veya bir kısmının tebligata rağmen ödenmemesi halinde; 50. maddenin 6. fıkrası gereğince, hükmü veren mahkeme tarafından hapsin kısmen veya tamamen infazına karar verileceği,
d)Yine 50. maddenin 6. fıkrasının son cümlesi gereğince hapsin infazına karar verildiğinde bu kararların derhal uygulanacağı,
e) 50. madde gereğince paraya çevirme işlemi yapıldığında, 5. fıkraya göre asıl mahkumiyetin artık para cezası olarak kabul edilmesi gerektiği; ancak, para cezası ödenmeyip te tekrar hapsin infazına karar verildiğinde, 5275 sayılı Yasanın 106/9 maddesi gereğince asıl mahkumiyetin tekrar hapis cezası olacağı,
f) 50. madde gereğince hükmedilen para cezasının ödenmemesi nedeniyle, hapsin infazına karar verilmesi halinde, artık 647 sayılı Yasanın 5. maddesindeki gibi bir "tazyik hapsinin" söz konusu olmayacağı,
Bu durumda, hükümlüye yapılmış olan bir iyiliğin geri alındığı, o iyilikten hükümlünün olumsuz davranışı nedeniyle vazgeçildiği, o nedenle de, geri alma işleminin ardından hükümlünün "ben parayı ödeyeceğim" demesi veya parayı ödemesinin artık hapis cezasının infaz edilmesini engelleyemeyeceği,
g)5275 sayılı İnfaz Yasasının 106/9. maddesindeki ayrık durum nedeniyle; 50. madde uyarınca "hapsin infazına" karar verildiği durumlarda, koşullu salıverme hükümlerinin uygulanabileceği,
Şeklinde sayılabileceği,
5-Getirilen yeni sisteme göre; 5237 sayılı Yasaya göre para cezası verilebilecek ikinci durumun, Yasanın 52. maddesinde yer aldığı,
Buradaki düzenlemenin, "doğrudan verilen para cezası"na ilişkin olduğu, bu nedenle de olayımızla ilgisinin bulunmadığı,
Bununla birlikte şu tespitleri yapmanın faydalı olacağı;
52. madde gereğince "gün para cezası" sistemine göre belirlenecek para cezalarının ne şekilde infaz edileceğinin 5275 sayılı İnfaz Yasasının 106. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlendiği, bu şekilde hükmedilen para cezasının ödenmemesi halindeki işlemin ise 647 sayılı Yasanın 5. maddesindeki işleme benzediği, burada da, bir "tazyik hapsinin" sözkonusu olduğu, para cezasının ödenmemesi halinde hapse çevirme işlemininin C.Savcısı tarafından yapılacağı, para cezasının hapse dönüştürülmesinin ardından ödeme yapılması halinde kişinin hapisten çıkarılacağı, ancak, 647 sayılı Yasanın 5. maddesindeki sistemden farklı olarak, paradan hapse çevirme yapılırken, hangi miktardan çevirme yapılacak tartışması yapılmadan, baştaki gün hapis cezasına geri dönüleceği, ayrıca, bu durumda koşullu salıverme hükümlerinin uygulanamayacağı,
6-Sistemde, ikinci önemli kategorinin 5237 sayılı TCY.sı dışındaki yasalar uyarınca verilen para cezaları ile ilgili olduğu, bunların ödenmemesi halinde ne yapılacağı konusunda bize yol gösteren iki ayrı yasa maddesinin bulunduğu, söz edilen yasa maddelerinden birincisinin 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük Yasasının 5. maddesinin 3. fıkrası, diğerinin ise 5275 sayılı İnfaz Yasasının geçici 1. maddesi olduğu,
5252 sayılı Yürürlük Yasasının 5/3 madde-fıkrasında; "Ağır para cezasından dönüştürülen adlî para cezasının ödenmemesi halinde, 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106 ncı maddesi hükümlerine göre hapis süresinin belirlenmesinde bir gün karşılığı olarak yüzmilyon Türk Lirası esas alınır." 5275 sayılı İnfaz Yasasının geçici 1. maddesinde ise; "26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki diğer kanunlarda yer alan adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde, hükümlüler bir gün yüz Türk Lirası hesabı ile hapsedilirler." hükümlerinin bulunduğu,
Görüldüğü üzere; her iki düzenlemeye birlikte bakıldığında;
a)Bu tür para cezalarının infazında (ve dolayısıyla ödenmediğinde ne yapılacağı konusunda) da, yapılan atıf gereğince 5275 sayılı İnfaz Yasasının 106. maddesinin uygulanacağı,
b)5237 sayılı Yasa dışındaki yasalarda öngörülen para cezaları "gün para cezası" sistemine uymadıklarından, bu durumda ödenmeyen para cezalarının hangi miktar üzerinden hapse çevrileceği konusunun başlangıçta bir problemi oluşturduğu, ancak; yasal düzenlemelerle bu hususun sorun olmaktan çıkartılarak, hapse çevirme işleminin 100 YTL üzeriden yapılacağının hüküm altına alındığı,
7-Para cezalarının infazı ile ilgili olarak, yasalarımızda yer alan düzenlemelerin bunlardan ibaret olduğu,
Bunun yanında, adli para cezasının infazı sırasında, mahsubun nasıl yapılacağının 5237 sayılı Yasanın 63. maddesinde düzenlendiği, maddede; "Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsî hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün hâller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adlî para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün yüz Türk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır." şeklindeki düzenlemenin yer aldığı,
8-Somut olaya dönüldüğünde;
Hükümlünün, 5237 sayılı Yasanın 170. ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasına mahkum edilmesinin ardından, cezasının aynı Yasanın 50/1-a madde-fıkra-bendi gereğince günlüğü 20 YTL den 3.000 YTL adli para cezasına çevrilerek, para cezasının her taksit arasında bir ay olacak şekilde, 10 taksit olarak taksitlendirildiği,
Hükümlüye, para cezası ödeme emri çıkartılıp, tebliğ edilmesine rağmen hükümlü tarafından para cezasının süresi içinde ödenmediği,
Sorunun, ödenmeyen para cezasının hangi yasa gereğince hapse çevrileceği konusunda ortaya çıktığı,
01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlar açısından bu konuda hiçbir problemin yaşanmayacağı, bu durumda 50/1-a madde-fıkra-bend gereğince paraya çevirme işlemi yapılıp ta, bu paranın ödenmemesi halinde, yine 50. maddenin 6. fıkrasına göre "hapsin tamamen veya kısmen infazına" karar verilebileceği,
Ancak, olayımızda suç tarihinin 01.06.2005 tarihinden önce olması nedeniyle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu uygulamanın hükümlünün aleyhine olacağını ileri sürdüğü,
Gerçekten de, sırf geriye çevirme işlemlerine bakıldığında, 647 sayılı Yasanın 5. maddesindeki düzenlemenin, 50. maddedeki düzenlemeye göre daha lehe olduğu,
Ancak, 50. maddenin kendi içerisinde bir sistem ve tutarlılık içerdiği, yukarıda da ayrıntısı ile ortaya konulduğu gibi, bu madde kapsamındaki tedbirlerin (paraya çevirme dahil) kısa süreli hapis cezaları yerine kaim olmak üzere verilen ve suçluya bir şans daha tanımayı amaçlayan fırsatlar olarak değerlendirilmelerinin gerektiği, burada "fırsat" sözcüğünün özellikle tercih edilmesinin nedeninin, söz konusu tedbirlerin "vazgeçilmez, geriye dönülmez" olmamalarından kaynaklandığı, yasa koyucunun, fırsatı verdiği, ancak bu fırsatın değerini bilmeyenlerden geri alacağını da aynı yasa maddesinde açıkça belirttiği, bu hususun, hükümlünün bilgisi dahilinde olduğu, buna rağmen, hükümlü tarafından tedbirin gereği yerine getirilmezse, fırsatın geri alınacağı ve baştaki hapis cezasına dönüleceği,
Olayımızda, hükümlü hakkında 5237 sayılı Yasa değil de, 765 sayılı Yasa uygulanmış olsa idi, verilecek cezasının 1 yıl 8 ay hapis cezası olacağı, yine 647 sayılı Yasaya göre bu cezanın paraya çevrilemeyeceği, sadece ertelenebileceği,
5237 sayılı Yasa uygulandığında ise, 5 ay hapis cezasına hükmedildiği, bunun paraya veya başka tedbire çevrilmesinin olanaklı olduğu, istenirse, tedbire çevrilmeyip ertelenmesinin de mümkün bulunduğu, şu durumda; 5237 sayılı Yasanın lehe olduğu kabul edilirken, sadece ceza miktarının değil, tüm bu olanakların birlikte değerlendirildiği, nitekim, tüm lehe yasa belirlemelerinde de aynı usulün uygulandığı, özellikle ceza miktarları aynı olduğunda, yardımcı kriterler olarak, tüm bu hususların birlikte gözetildiği, şimdi ise tüm bu hususlar gözardı edilerek, her aşamada yeni bir lehe yasa araştırması yapılmasının isabetli olmadığı,
Belirtilen nedenlerle; suç hangi tarihte işlenmiş olursa olsun, 5237 sayılı TCY.nın 50. maddesine göre belirlenmiş olan para cezasının, ödenmemesi durumunda yine 50. maddeye göre işlem yapılması gerektiği, aksi kabulün karmaşaya neden olacağı,

Bu hususun, infaz aşamasında lehe yasanın ayrıca tespit edilerek uygulanmasına bir engel teşkil etmediği, bu durumda, para cezası 50. maddenin 6. fıkrasına göre hapse çevrildikten sonra, "5 aylık veya 150 günlük" bu hapis cezasının hangi yasaya göre infaz edilmesi gerektiğinin ayrıca belirleneceği ve somut olay açısından 5 aylık hapis cezasının 647 sayılı Yasaya göre infaz edilmesinin koşullu salıverme süresi açısından hükümlünün daha lehine olduğu,
Görüş ve kanaati benimsenmekle;
Hapis cezasının paraya çevrilmesinden sonra, adli para cezasının ödenmemesi nedeniyle "hapsin infazına" karar verilmesi işlemi, 50. maddedeki sistem açısından bakıldığında sırf bir infaz işlemi sayılamaz, burada maddi cezanın belirlenmesi işlemi devam etmektedir. Zaten bu yüzden de, infaz işlemlerinin infaz yasalarında düzenlemesi için özel bir gayret gösterilen yeni sistemde dahi, bu işleme ilişkin hususlar Türk Ceza Yasası içerisine dercedilmiştir,
Oysa, 52. maddeye göre verilen para cezalarının ödenmemesi halinde yapılacak işlem tam anlamıyla bir infaz işlemidir, bu nedenle de buna ilişkin hususların tamamı İnfaz Yasasında düzenlenmiştir.
647 sayılı Yasaya göre ödenmeyen para cezasını hapse çevirme işlemi de tam anlamıyla bir infaz işlemidir.
50. maddeye göre yapılan işlemlerde, 50. maddenin 6. fıkrasına göre "hapsin infazına" karar verildiği durumlarda ise, bu aşamadan sonraki işlemler tam olarak infaz işlemi sayılabilir. O yüzden, infaz aşamasında hangi yasanın daha lehe olduğuna bu aşamadan sonra bakılmalıdır.
Sonuç olarak; 5237 sayılı Yasanın 50. maddesi kendi içerisinde bir sistemi oluşturduğundan; bu madde gereğince hükmedilmiş olan para cezalarının ödenmemesi halinde yapılacak işlem suç tarihi ne olursa olsun yine bu maddeye göre belirlenmeli ve para cezası 50. maddenin 6. fıkrası uyarınca hapse çevrilmelidir.
Bu itibarla; Rize Ağır Ceza Mahkemesinin ve Özel Dairenin kararları isabetli bulunduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddi gerekir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 05.06.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.