Mesajı Okuyun
Old 23-11-2006, 13:35   #3
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Aaaaa Bandırmalı...
Sn. hidayet'in sunduğu karar Anayasa Mahkemesinin HUMK 87/son hükmünü iptalinden öncesine aittir. Bu nedenle geçerliliğini yitirmiştir. Ancak fazlaya dair hakların saklı tutulmaması halinde hidayet beyin de dediği gibi ıslahla müddeabih arttırılamaz Böyle olmasa ve fazlaya dair haklar saklı tutulmuş olsa idi ticari faiz ıslah tarihinden itibaren yürütülecekti.
**************
HIRSIZLIK NEDENİYLE TAZMİNAT TALEBİ - ISLAH VE HUKUKİ NİTELİĞİ- ISLAH SURETİYLE FAİZ TALEBİNDE BULUNMA - FAİZ BAŞLANGIÇ TARİHİ
KAYIT NO : 81595
**************
Esas Yılı : 2003
Esas No : 16082
Karar Yılı : 2004
Karar No : 5725
Karar Tarihi : 29.04.2004
Daire No : 4
Daire : HD
**************
ÖZET ? Davacı, dava dilekçesinde hüküm altına alınmasını istediği tazminata faiz yürütülmesi isteminde bulunmamıştır. Yargılama sırasında dava faiz yürütülmesi istemi yönünden ıslah edilmiştir. Bir davanın ıslahı bir çok yön ve nitelikleri gözetildiğinde ek, bir başka anlatımla ikinci bir dava sayılır. Bu yüzden ıslah yapılırken dava açımında gereken yükümlülükler yerine getirilmelidir. Bunun için, ıslah edilmek istenilen faizin ıslah tarihine kadarki miktarı ( müddeabih ) davacı yanca belirlenerek asıl alacak haline dönüştürülmeli, belirlenen bu miktar üzerinden nispi harç alınmalıdır. Bu koşullar yerine getirilmeden yapılan ıslah yöntemine uygun olmadığından, hüküm altına alınan tazminata faiz yürütülmesi mümkün değildir. Ayrıca, istek bulunması halinde ıslah gününden itibaren faiz de yürütülebilir.
**************
(818 S. K. m. 41) (1086 S. K. m. 83)
Dava: Davacı Musa Gürel vekili Avukat Adnan Demir tarafından, davalılar Sebahattin Delikan ve diğerleri aleyhine 16.5.2001 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem sonucu uğranılan zararın ödetilmesinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; istemin kısmen kabulüne dair verilen 17.6.2003 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü?
Karar? 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Diğer temyiz itirazına gelince; davacı, davalıların evinden bilezik, Cumhuriyet Altını, altın künye ve nazarlık ile 50 ABD Doları para çaldıklarını ileri sürerek uğradığı zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece istemin bir bölümü hüküm altına alınmıştır. Kararı davalılar temyiz etmişlerdir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, dava dışı üçüncü kişinin davacının evine girerek hırsızlık yaptığı, suça iştirak ettikleri belirlenen davalıların cezalandırıldıkları ve kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı, dava dilekçesinde hüküm altına alınmasını istediği tazminata faiz yürütülmesi isteminde bulunmamıştır. Yargılama sırasında dava faiz yürütülmesi istemi yönünden ıslah edilmiştir. Bir davanın ıslahı bir çok yön ve nitelikleri gözetildiğinde ek, bir başka anlatımla ikinci bir dava sayılır. Bu yüzden ıslah yapılırken dava açımında gereken yükümlülükler yerine getirilmelidir. Bunun için, ıslah edilmek istenilen faizin ıslah tarihine kadarki miktarı ( müddeabih ) davacı yanca belirlenerek asıl alacak haline dönüştürülmeli, belirlenen bu miktar üzerinden nispi harç alınmalıdır. Bu koşullar yerine getirilmeden yapılan ıslah yöntemine uygun olmadığından, hüküm altına alınan tazminata faiz yürütülmesi mümkün değildir. Ayrıca, istek bulunması halinde ıslah gününden itibaren faiz de yürütülebilir. Mahkemece, anılan yönler gözetilmeden hükmedilen tazminata faiz yürütülmüş olması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç? Temyiz olunan kararın yukarıda ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.

**************
İŞÇİLİK ALACAKLARI - KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI TEMERRÜT VE FAİZ - ISLAH
KAYIT NO : 70923
**************
Esas Yılı : 2004
Esas No : 23350
Karar Yılı : 2004
Karar No : 25226
Karar Tarihi : 09.11.2004
Daire No : 9
Daire : HD
**************
ÖZET : Davalı işveren hüküm altına alınan işçilik hakları yönünden davadan önce temerrüde düşürülmüş değildir. Fazlaya dair hakların saklı tutulması suretiyle açılan kısmi dava da talep edilen miktarla sınırlı olarak temerrüt oluşturur. Buna göre mahkemece, hüküm altına alınan ve kıdem tazminatı dışında kalan tazminat ve işçilik haklarının tamamı için kısmi dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olmuştur. Kıdem tazminatı dışında kalan ve hüküm altına alınan istekler yönünden ıslahla arttırılan kısım için ıslahın yapıldığı tarihten itibaren faize karar verilmelidir. Kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
**************
(1475 S. K. m. 14) (1086 S. K. m. 83)
DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar, kıdem tazminatı, ikramiye, yıllık izin ücreti, çocuk yardımı, fazla mesai, yakacak yardımı ile giyim yardımı alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 9.11.2004 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat Musa Yıldırım geldi.Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalı işveren hüküm altına alınan işçilik hakları yönünden davadan önce temerrüde düşürülmüş değildir. Fazlaya dair hakların saklı tutulması suretiyle açılan kısmi davada talep edilen miktarla sınırlı olarak temerrüt oluşturur. Buna göre mahkemece, hüküm altına alınan ve kıdem tazminatı dışında kalan tazminat ve işçilik haklarının tamamı için kısmi dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olmuştur. Kıdem tazminatı dışında kalan ve hüküm altına alınan istekler yönünden ıslahla arttırılan kısım için ıslahın yapıldığı tarihten itibaren faize karar verilmelidir. Kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen 375.000.000 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 9.11.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.

.: Sinerji Mevzuat ve İctihat Programı :.
**************
ALACAK DAVASI -ISLAH SURETİYLE TALEP MİKTARININ ARTTIRILMASI-FAZLAYA İLİŞKİN HAKKIN SAKLI TUTULMASI GEREĞİ
KAYIT NO : 73976
**************
Esas Yılı : 2005
Esas No : 2364
Karar Yılı : 2005
Karar No : 2945
Karar Tarihi : 22.03.2005
Daire No : 3
Daire : HD
**************
ÖZET : Islah ( Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra ) ancak kısmi davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olan davacı tarafından istenebilir. Diğer bir ifadeyle, davada fazlaya ilişkin hakkım saklı tutmayan davacı karşı tarafın kabulü olmadığı sürece ne ıslah suretiyle ne de ek dava yoluyla fazla kısım için talepte bulunamaz.
Somut olayda davacı, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkım saklı tuttuğunu açıkça belirtmediği gibi dilekçe içeriğinden de istemin, kısmi bir dava olduğuna dair duraksama yaratmayacak ölçüde bir anlatıma rastlanılmamıştır. Bu durumda davacı ıslah suretiyle netice-i talebini artıramayacağına göre ıslah dilekçesinde belirtilen değil, dava dilekçesinde gösterilen miktar doğrultusunda ( HUMK.'nun 74 vd. maddeleri gereğince ) talep aşılmadan hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de, ıslah dilekçesinin davalı tarafa ( HUMK'nun 85. maddesi gereğince ) tebliği gerekirken tebliğ yapılmadan karar verilmiştir.
**************
(1086 S. K. m. 87)
DAVA : Dava dilekçesinde 4.070.493.169.- Lira tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı vekili 22.01.2003 tarihli dilekçe ile ıslah talebinde bulunmuş, böylece 4.070.493.169.- Lira olan istemini 4.208.567.342.- Lira olarak artırmıştır.
HUMK'nun 83 ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan hukuki bir yöntemdir.
Aynı yasanın 87. maddesindeki "müddei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez" hükmü, Anayasa Mahkemesi'nin 07.1 1.2001 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 22.07.1999 gün, 1999/1 E., 1999/33 K. sayılı kararıyla iptal edilmiş ve böylece, davadaki talep sonucunun kısmi ıslah yoluyla artırılmasına engel durum ortadan kaldırılmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, ıslah ( Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra ) ancak kısmi davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olan davacı tarafından istenebilir. Diğer bir ifadeyle, davada fazlaya ilişkin hakkım saklı tutmayan davacı karşı tarafın kabulü olmadığı sürece ne ıslah suretiyle ne de ek dava yoluyla fazla kısım için talepte bulunamaz.
Somut olayda davacı, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkım saklı tuttuğunu açıkça belirtmediği gibi dilekçe içeriğinden de istemin, kısmi bir dava olduğuna dair duraksama yaratmayacak ölçüde bir anlatıma rastlanılmamıştır. Bu durumda davacı ıslah suretiyle netice-i talebini artıramayacağına göre ıslah dilekçesinde belirtilen değil, dava dilekçesinde gösterilen miktar doğrultusunda ( HUMK.'nun 74 vd. maddeleri gereğince ) talep aşılmadan hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de, ıslah dilekçesinin davalı tarafa ( HUMK'nun 85. maddesi gereğince ) tebliği gerekirken tebliğ yapılmadan karar verilmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.03.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.