Mesajı Okuyun
Old 20-10-2006, 04:24   #9
Kavaz

 
Varsayılan

T.C. DANIŞTAY DÖRDÜNCÜ DAİRE Esas No: 2004/101 Karar No: 2005/503 Karar Tarihi: 29.03.2005 İlgili Kanun Maddeleri: 213 s. VUK/323







Konu: Şüpheli hale gelen alacak için ancak hasılat olarak kaydedilmesi durumunda karşılık ayrılabileceği hk.

İstemin Özeti: 2001 yılı işlemleri incelenen davacının şüpheli alacak için karşılık ayırması eleştirilerek hesaplanan matrah farkı nedeniyle, ilgili yılda yararlanılmayan yatırım indirimi tutarı dikkate alınarak gelir (stopaj) vergisi salınmış, fon payı hesaplanmış, vergi ziyai cezası kesilmiştir. ... Vergi Mahkemesi, 23.10.2003 günlü ve E:2003/67, K:2003/576 sayılı kararıyla; Vergi Usul Kanunu'nun 323'üncü maddesine göre bir alacağın şüpheli alacak sayılarak pasifte karşılık ayrılabilmesi için, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olan ve varlığı konusunda şüphe bulunmayan bir alacağın mevcut olması, ancak söz konusu alacağın dava ve icra safhasında olmakla tahsilinin şüpheli hale gelmesi gerektiği, olayda; davacının ... anonim şirketine olan kredi borçlarından dolayı banka tarafından el konulan para ve menkul kıymetlerin iadesi için dava açıldığı ve ortada borçlara haksız olarak el konulduğu konusunda mahkemece verilmiş bir karar bulunmadığından, varlığı konusunda hiçbir şüphe bulunmayan bir alacaktan söz edilemeyeceği gibi bu davanın bir alacak davası değil eda davası olması nedeniyle şüpheli alacak olarak pasifte karşılık ayrılmasına kanunen imkan bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı, bir alacak davasının söz konusu olduğunu, alacağın içinde repo ve Hazine bonosu gelirinin yer aldığını, bankanın şirketin bilgisi dışında alacaklarına el konulduğunu ileri sürmekte ve kararın bozulmasını istemektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

Davacının 2001 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu anonim şirketi tarafından haksız olarak el konulduğu iddiasıyla dava konusu yaptığı alacak için karşılık ayrılamayacağı ileri sürülerek hesaplanan matrah farkı nedeniyle, ilgili yılda yararlanılmayan yatırım indirimi tutarı dikkate alınarak tarhiyat yapılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun “şüpheli alacaklar” başlıklı 323'üncü maddesinde; ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla, dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve ticari takibine değmeyecek derecede küçük alacakların şüpheli alacak sayılacağı belirtilmiş, bu alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabileceği ifade edilmiştir. Bu düzenlemeyle tahsil edilmemekle birlikte tahakkuk etmesi nedeniyle tahakkuk tarihinde hasılat olarak kaydedilen ve kârın oluşumunu etkileyen alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmesi durumunda pasifte bu miktar kadar karşılık ayrılarak daha önce yapılan bu gelir kaydının sıfırlanması olanağı sağlanmıştır. Yani, bir alacağın şüpheli hale geldiğini kabul ederek karşılık ayırmak suretiyle zarar sayılabilmesi için, bu alacağın daha önce hasılat olarak kaydedilmesi gerekmektedir.

Davacı, 12.04.2001 tarihli yazı ile ... anonim şirketinden ………… doları döviz kredisi kullandırmasını talep etmiş, banka da bu isteği kabul ederek sözü edilen tutarı Türk Lirası karşılığı davacının vadesiz hesabına alacak olarak geçirmiştir. Daha sonra banka; davacının talimatı olmaksızın davacı ile arasında forword işleminden doğan ve alınan kredi tutarına isabet eden alacağı bu kredi ile kapatmış, yine davacının hesabında yer alan yurt dışı satış hasılatı, hazine bonosu ve repo gelirini de kullanmak suretiyle ...'a olan kredi borcunu ödemiştir. ... anonim şirketi 10.08.2001 tarihinde davacıya ihtarname göndererek döviz kredisinin ve ...'a ödenen kredi tutarının kendisine ödenmesini, aksi halde alacağın tahsili için yasal yollara başvurulacağını bildirmiştir. 29.08.2001 tarihinde haciz takibine başlamış, davacı hacze itiraz etmiş, ... Anonim şirketi de itirazin iptali istemiyle ... Asliye Mahkemesine başvurmuştur. Davacı 17.09.2001 tarihinde de, kendisine ait olan kıymetlere el konulduğunu iddia ederek iadesi istemiyle da Danıştay Dördüncü Dairesinin 18.02.2004 günlü ara kararı ile bu davanın akıbeti davacı şirketten sorulmasına rağmen cevap almamıştır. Dosyada yer alan belgelerin değerlendirilmesinden; davacının alacak davasına konu ettiği tutarın; Hazine bonosu ve repo gelirine ilişkin kısmının ilgili yıl hesaplarına gelir olarak kaydettiği anlaşılmaktadır. Vergi Usul Kanunu'nun yukarıda sözü edilen 323'üncü maddesinde yer alan şartları taşıması halinde şüpheli alacak karşılığı ayrılması tabii olup davacının defter ve belgeleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile bu açıdan bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle ... Vergi Mahkemesinin 23.10.2003 günlü ve E:2003/67, K:2003/576 sayılı kararının bozulmasına oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara karşıyım.
Copyright © Maliye Hukuk Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2006-06-26 (25 okuma)

http://www.maliyehukuk.com.tr/module...owpage&pid=102