Mesajı Okuyun
Old 11-05-2002, 23:41   #1
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan Şair Hukukçular Antolojisi

ŞAİR HUKUKÇULAR ANTOLOJİSİ


SUNUŞ
Av. Adil Giray ÇELİK

Yazım Ustaları; Önsöz, Giriş veya Sunuş başlığıyla ifade olunan ve yazarın kitapla ilgili genel bilgilerini anlattığı yazılarını, okuyucuları ile özel bir iletişimi olarak değerlendirirler. Böylesi içten bir değerlendirmeye katılmamak olası değil. SUNUŞ başlığı ile yazdığım bu yazıyı kendi duygu ve düşüncelerimi aktarabildiğim, okurlarım ile yapılmış içten bir iletişim olarak görüyorum.

ANTOLOJİ, Eski Yunanca ANTHOLOGİKHA kelimesinden gelmektedir. Çiçek ya da çiçeklerden yapılmış, taç anlamını taşır. Kaynaklar Antolojiyi, “yazarların ya da sanatçıların kısa yapıtlarından alınmış seçilmiş parçalardan oluşan edebi derleme” olarak nitelendirmektedirler. Meleagros’un İ.Ö 1. Yüzyıl başlarında derlediği Stephanos isimli eseri, antoloji türünün ilk örneğidir. Tarihimizde, Tanzimat’dan sonra bu tanıma uyan “müntehabat”, “numuneler” tanımı kullanılmış, Cumhuriyet Döneminde “örnekler”, “seçmeler”, “güldeste”, “seçki” gibi tanımlamalar kullanılmıştır.

Cumhuriyet Tarihimizde, ilk olarak antoloji tanımlaması Türkçe’mize 1931 Yılında Murat Uraz tarafından hazırlanan “Edebiyat Antolojisi” yapıtıyla geçmiştir. Daha sonra bir çok edebi yapıt da antoloji tanımlamıştır.

Antolojiler yazım ya da şiir yapıtlarını kapsayabilmektedirler. Şiir Antolojilerinin bazıları yeni edebiyat hareketlerini duyurmak, yeni yazarları tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır. (48 Şair, Ali Tomrukçu) Bazı antolojiler belirli bir temayı konu edinen ürünleri derlemişlerdir. (Divan Şiirinde İstanbul, Asaf Halet Çelebi), Bazıları aşk şiirlerini derlemiş, (100 Aşk Şiiri Cemal Süreyya), bazıları ise çocuk şiirlerini düzenlemişlerdir. (Kırlangıçların Kanat Vuruşu, Çocuklara Günümüz Şiirinden Örnekler, Ali Püsküllüoğlu). Ülkü Tamer’in “Varlık Şiirleri Antolojisi” Varlık Dergisinde yayınlanan şiirlerin derlemesidir. Çağdaş Arap Şiiri (Nuri Pakdil), Çağdaş İngiliz Şiiri Antolojisi (Cevat Çapan), Çağdaş Fransız Şiiri Antolojisi (Tahsin Saraç), Çağdaş Alman Edebiyatı Antolojisi (Ahmet Arpad, Burhan Arpad), gibi antolojiler bir ulusun yakın tarihindeki şiirlerinden derlemeler sunmaktadırlar.

Kısaca belirtilmeye çalışıldığı gibi antoloji; edebi eserlerin belirli bir döneme veya ulusa veya konuya ait derlemeleridir. Şiir ustalarının eserlerinden ve antolojilerden Çağdaş Türk Şiirini araştırırken, Cumhuriyet Dönemi şairlerinden doksan kadarının hukukçu veya hukuk fakültelerinde öğrenim görmüş kişilerden oluştuğunu saptadım. Böylesi bir rakam antolojilerde yer alan çağdaş şairlerimiz içerisinde önemli bir yer tutmaktaydı.

Ülkemizdeki hukuk eğitimi, Dünyadaki diğer ülkelere nazaran çok geç başlamıştır. Kıta Avrupa’sında Hukuk Eğitimi fakülte düzeyinde X. yüzyılda başlamasına rağmen, Osmanlı’da hukuk eğitimine, hukuk derslerinin verildiği Sahn-ı Seman Medresesi ile 1453- 1470 yılları arasında Fatih Camii Külliyesindeki Medresede sadece birkaç hukuk dersi verilerek başlanılmıştır.

Daha sonraları 1877 yılında Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı yargı sisteminin gereksinimi olan yargıç ihtiyacını karşılamak amacıyla hukuk eğitimi verecek ayrı bir okulun açılmasına karar vermiştir. Alınan kararla Galatasaray Sultanisi içinde sadece hukuk eğitimi verecek olan Mekteb-i Hukuk-i Sultani isimli okul açılmıştır.

Bu okul yer darlığı nedeniyle 17 Haziran 1880 tarihinde Adliye Nezareti bahçesinde başka bir binaya taşınmış ve isim değiştirerek öğrenimine Mekteb-i Hukuk olarak devam etmiştir. Gerçek anlamda Osmanlı’da hukuk eğitiminin başlangıç tarihi 17 Haziran 1880 olarak kabul edilir.

Tarihte hukuk dersleri 15. yüzyılda verilmesine, yüksek okul düzeyinde Hukuk Mektebi 19. Yüzyılda açılmasına rağmen, Anadolu’da şiirin 11 y.y da, 1074 tarihinde yer aldığı görülmektedir. Anadolu’da Türk Şiirinin halk ağzından derlenmiş en eski örneği Divanü Lügat İt Türk’te görülür. Çuçu adlı bir Türk Şairin adının geçtiği kaynaktaki şiirler kahramanlık, toplumsal kurallar, aşk ve doğa gibi konuları içermektedir. Eserde yer alan şiirler hece vezniyle yazılmış uyaklı dörtlüklerden oluşmaktadır. Şölen, sığır, yuğ gibi dinsel törenlerde kopuz eşliğinde söylenen eski Türk Şiiri, İslam’ın benimsenmesinden sonraki Türk Halk Şiirinin benzeridir. Şiirin tanrısal ilham (esin) ile geldiğine uzun süre inanılmıştır. İslam Uygarlığı bünyesinde şiir tasavvuf konularını içermiştir.

Bir sanat dalında seçici olmak, o dalda her kesin kabul ettiği bir sanatçı olmanızı gerektirir. Bu anlamda kendimi seçici görmüyor, bu kitabın araştırma konusu bir derleme olarak oluştuğunu belirtmek istiyorum. Şairler duygu yoğunluğu üst düzeyde hassas sanatçılar. Bu anlamda böylesi bir değerlendirmede onları kırmamaya, incitmemeye özen gösterdim. Kitapta yer alan şairler, günümüze kadar yayınlanan antolojilerin tamamında ya da bir kısmında yer alan veya şiir kitapları yayınlanmış ya da sanat dergilerinde şiirleri yayınlanmış ozanlardır.

Kitabın hazırlanmasında önemli ölçü, şairlerin Ülkemizde Edebiyat Dünyasında yayınlanan Şiir Antolojilerinde yer almış olmalarıdır. Böylesi bir antolojide nasıl bir derleme yapılacağı konusunda Yazım Dünyası’nın ustaları da benzer görüştedirler. Kitabın içeriği konusunda düşüncelerinden ve katkılarından yararlandığım Edebiyat Dünyasının değerli hukukçu üyeleri Berin Taşan, Teoman Ergül ve Veysel Gültaş’a teşekkürü bir borç biliyorum. Sunduğum nedenlerle şiir antolojilerinde yer almamış, sanat dergilerinde şiirleri yayınlanmamış veya şiir kitapları olmayan hukukçular kitapta yer alamadı.

Kitapta yer alan bir kısım şairler hukuk fakültelerine girmiş, hukuk okumak istemiş, fakat çeşitli nedenlerle hukuk fakültelerini bitirememişlerdir. Hukuk Fakültelerine girip bitiremeyen şairler, sanatçı duyarlılığı ve hukuka olan saygılarıyla, hukukçu olmayı bir tutku kabul edip çoğu ellerinde olmayan, sağlık ve politik nedenlerle Hukuk Fakültelerini bitirememişlerdir. Hukuka olan sevgileri ve hukukun üstünlüğüne duydukları saygı nedeniyle Hukuk Fakültelerini bitiremeseler dahi böyle bir derleme içerisinde yer almaları gerektiğini düşündüm.

Aynı düşünceyle Adliye Meslek Mektebini bitiren, uzun yıllar Adliyede görev yapan, Şiir Dünyasının önemli isimlerinden Asaf Halet Çelebi antolojimizde yer almıştır.

Hukukçuların şiir dünyasında bu derece yer almaları kuşkusuz her iki mesleğin toplumla iç içe, toplumun duyarlılığını içlerinde yaşamalarından kaynaklanmaktadır. Hukukçuların mı şair, şairlerin mi hukukçu olmak arzuları, hayatlarını kısaca anlatmaya çalıştığımız kitabımızda tam olarak açıklanamamıştır. Ancak yadsınamayacak gerçek, hukukçular şairler kadar duyarlı ve duygusal, şairlerinde hukukçular kadar insan hak ve hürriyetlerine, hukukun üstünlüğüne saygılı olduklarıdır. Kitabımızda şair hukukçuların, hukukçu kimlikleri değil şair kimlikleri öne çıkmaktadır. Bu değerlendirmeler ile kitabın isminin Cumhuriyet Dönemi Şair Hukukçular Antolojisi olmasına karar verilmiştir.

Sevgili okurlar, şimdiye kadar sunduğum kitapları avukatlık mesleğinden kazandığım birikimlerimle hazırladım. Bu birikimler bilimsel, sosyal ve ekonomik birikimlerdir. Hatta öğrenim yaşantım dahi avukatlık mesleğinden ailemin kazandığı değerlerle gerçekleşmiştir. Bu kitaplar benim ve ailemin mesleğe, yaşadığımız topraklara ve ulusumuza olan borcumuzun bir anlamda kısmen sunumudur.

Kitabın çalışmaları sırasında, 2000 yılının ortalarında uzun zamandır büyük gereksinim olan Türkiye Barolar Birliği bünyesinde Dayanışma Vakfının kuruluş çalışmalarını öğrendim. Meslekte hazırlanan böylesi bir çalışmaya katkım olması gerektiğini, kitabın Vakfın tanınmasına da yardımcı olabileceğini düşünerek kitabın tüm gelirini Türkiye Avukatları Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfına bırakıyorum.

Böyle bir araştırmaya başladığımda kitapta isimleri geçen şairlerin çoğunun hukukçu olduklarını bilmiyordum. Araştırmalarım hukuka, hukukçuya olan saygımı, şairlere, şiire olan sevgimi ve tutkumu pekiştirdi. Umarım kitabı okuyan meslektaşlarım ve okurlar aynı düşünceyi paylaşırlar. Lütfen kitapla ilgili düşüncelerinizi belirtilen adreslere iletiniz.

Aynı zamanda araştırma neticesi şiir konusunda sayılı kaynaklardan birini edinme olanağı buldum. İlgilenen dostlara yüreğimin ve kütüphanemin her zaman açık olduğunu belirtmek isterim.

Kitaplarım hazırlık aşamasında sanki ortak bir kaderi paylaşıyorlar. Tarihte Savunma ve Meslek Kuralları isimli kitabımın hazırlıkları sırasında savunma mesleğinin ülkemizdeki ustalarından Av. Faruk Erem’in ölümünü 15 Kasım 1998 günü öğrenmiştim. Bu sefer Antoloji çalışmalarımın son hazırlıklarında 7 Ocak 2001 günü Cumhuriyet Gazetesine ailesinin verdiği ilandan Av. Macit Çoşkun’un öldüğünü üzülerek öğrendim. Kitaplarım ve onların saygın kahramanları sanki aynı süreci paylaşmaktalar.

Ailesi üstadın “sanki önceden bilebilmişiz gibi kitaba aldığımız” şu dizelerini Cumhuriyet Gazetesine vermiş. Kendisini saygıyla anıyoruz.


KARVİZİT ÇİZİK ÇİZİK
Önce bir çizgi çekilecek
“Karayollarında Ressam” üzerine.
Sonra “Hakim” çizilecek
Bir Çizgi de “Avukat” üzerine
Çok geçmeden arası

Nerde, Ne gün, Nasıl, Kimbililir ?
“Macit Çoşkun’a gelecek
Çizilme sırası !...
MACİT ÇOŞKUN

10 Ocak 2001 Antolojinin hazırlık çalışmaları devam ediyor... Şiir ve Hukuk Dünyası bir acıyla daha sarsılıyor. Şiir Dünyasının ve Mesleğimiz Saygın Ustalarından Necati Cumalıyı kaybettik.

Necati Cumalı ustamız ölümü o engin sevgisi ile “Şarkılar” isimli şiiri ile karşılıyor. Ne diyelim, kime anlatalım acımızı üzüntümüzü. Bizler, geride kalanlar şiirine ve mesleğine duyduğu sevgiyi yüreğimizde taşıyacağımıza, kendisini tüm güzellikleriyle anacağımıza söz veriyoruz.


ŞARKILAR
Ağladığını istemem ben
ölürsem
Beni en sevdiğin halinle
hatırla
Uzak bir yerde çalıştığımı
düşün
Hayatta olduğuma inan
Bir gün gelir kendiliğinden
Geçer bütün üzüntün

Her yeni gelen günü
Yeni bir ümitle beklemeli
Her yeni gün
Yeni havalarla gelir
Gece, yağan yağmurla uyursun
Sabah birde bakarsın odan güneşli

Her gelen vapuru, treni
Yeni bir ümitle beklemeli
Her gelen vapur, tren
Yeni insanlarla gelir
Ben esmerdim güzelim
Bu sefer sarışını seversin
Aşk yaşayanlar içindir.
NECATİ CUMALI


Zaman, şairleri yakalayamıyor. Şairleri bir bir yitiriyoruz. Son ölüm haberi 16 Ocak’ta İzmir’den geliyor. Avukatlık Mesleğinin 40 yıldır ustalarından Burkay Kaynak elim bir trafik kazasında hayatını kaybediyor. Onu “Dörtlü” şiiriyle saygıyla anıyoruz.

DÖRTLÜ
Dört koldan dört hayırlı dörtlü,
Götürüyorlar.
Fani idi, şimdi ölü.
Gittiği yer neresi ki,
Orada kendisi gibi nice bimekan gömülü. BURKAY KAYNAK

Sanata, Hukukun Üstünlüğüne, Savunma Mesleğinin gelişmesine emeği geçen kitapta yer alan kendilerini tanıma onuruna erişebildiğim ve kendilerini tanıma onuruna erişemediğim hayatta olan veya ebediyete göçen tüm meslektaşlarımızı en içten dileklerimle saygıyla selamlıyorum.