Mesajı Okuyun
Old 28-05-2003, 01:48   #19
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Töre-Yasa Elele

Avukat Vildan Yirmibeşoğlu "namus cinayetleri"ni inceledi

TÖRE-YASA ELELE

İSTANBUL (Arzu Demir/Özgür Radyo)- Bölge illerindeki "namus cinayeti
dosyalarını" inceleyen Avukat Vildan Yirmibeşoğlu, "törelerin Ceza
Kanunu'nun üzerinde baskı oluşturduğunu" ancak yasaların da namus cinayeti
işleyecek erkeklerin sırtını sıvazladığını söyledi. Şiddetin en üst
noktasının "namus cinayeti" olarak karşısına çıktığını söyleyen Avukat
Yirmibeşoğlu, "Duyulacak herhangi bir şey, bir söz, bir davranış, o kadının
hayatını sonlandırabilir." diye konuştu.

İstanbul Valiliği İnsan Hakları Masası Başkanı Avukat Vildan Yirmibeşoğlu,
10 yıl avukatlık yaptığı Antep ili dahil olmak üzere, Diyarbakır, Muş,
Adana, Maraş, Bitlis, Van, Batman, Adıyaman, Elazığ, Şırnak, Kilis, Hakkari,
Bingöl, Siirt ve Mardin'de yaşanan "namus cinayetleri"yle ilgili 300'e yakın
dosyayı inceledi.
Ulaştığı sonuçları radyomuza değerlendiren Yirmibeşoğlu, "Bütün kadınların,
sırf cinsiyetlerinden dolayı namus cinayetinde potansiyel mağdur konumunda
olduklarını gördüm. Duyulacak herhangi bir şey, bir söz, bir davranış, o
kadının hayatını sonlandırabilir." dedi.


Şiddetin en üst noktası namus cinayeti

Şiddetin en üst noktasının namus cinayeti olarak karşısına çıktığını
belirten Avukat Yirmibeşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sokakta boğazı
kesilen Sevda için Urfa'ya gittiğimde, kız arkadaşlarına, taleplerinin ne
olduğunu sormuştum. Biz okumak istiyoruz, eşimizi kendimiz seçmek istiyoruz.
Evlenmemizi istedikleri kişiyi reddettiğimizde öldürülmek istemiyoruz,
yanıtını verdiler. En doğal insan hakkından, yani yaşam hakkından
bahsettiler."


Sanıklara yasal koruma

Namus cinayeti sanıklarının küçük cezalar alarak bir "kahraman" olarak
topluma döndüklerini söyleyen Avukat Yirmibeşoğlu, "Normalde usul ve fürudan
bir kişi öldürüldüğü zaman cezası idamdır. İdam müebbete çevrilir. Ancak
namus davalarında, haksız tahrik, maddesi işletiliyor. Ben soruyorum, bu kız
ne yaptı da, haksız tahrik maddesinin işletilmesine neden oldu. Kadın, kendi
bedeniyle, kendi hayatıyla ilgili bir karar vermeye çalışıyor. Sonuçta,
indirim maddeleriyle birlikte, sanık en fazla 4 yıl ceza aldıktan sonra,
topluma kahraman olarak geri dönüyor." diye konuştu.
Avukat Yirmibeşoğlu, yasaların "namus cinayeti" işleyecek erkeklerin sırtını
sıvazladığı yorumunu yaparak, "Yasalar, sen öldür, ben senin arkandayım,
diyor." dedi.


Davaya müdahil olamadım

Avukat Yirmibeşoğlu, namus davalarıyla ilgili olarak başından geçen bir
olayı da şöyle anlattı:
"Öldürülen bir genç kızın duruşmasında ben de müdahil olmak istedim. Ancak,
yasalarımıza göre, müdahil olabilmek için suçtan zarar görmüş olmak
gerekiyor. Ben dilekçemi verdim, mahkeme heyeti hemen karar verdi, aile bunu
uygun görmedi, denildi. Zaten, kızın öldürülmesi kararını veren aile. Ne
kadar acıklı bir tablo, müdahil tarafında benimle beraber, kızın babası da
duruyor. Halbuki öldürülmesine karar verilen aile meclisi üyelerinden bir
tanesiydi O."
Savcı ve hakimlerin, bölgesel örf ve adetlere çok büyük önem verdiklerini
söyleyen Yirmibeşoğlu, "Elbette, bu kültürü destekleyen çeşitli mekanizmalar
var, mesela dinler. Benim mahkemelerde gördüğüm, o kadar yoğun bir örf ve
adet hakimiyeti var ki, bu hakimiyetin kırılması çok güç." dedi.
"Namus cinayetlerinin temelinde biraz da iktisat bulunuyor" diye konuşan
Yirmibeşoğlu, bu iddiasını şu şekilde açıkladı:
"Güç erkekte olsun isteniyor. Erkek, evliliğe izin verildiği zaman başlık
parasını da veriyor, maddi kazanım sağlıyor. Aynı zamanda istediği kişiye
veriyor, ona göre, ya aşiret genişliyor, ya güçlü kişilerle birlikte kendi
güç kazanıyor. Ama kız kaçtığı zaman, kız elinden gittiği zaman o gücü
elinden gitmeye başlıyor. Bu nedenle bunu engellemek, öyle göz dağı vermek
zorundaki bunlar olmasın."(