Mesajı Okuyun
Old 18-05-2007, 19:02   #4
Ayşe BİLGİÇ TAHTACI

 
Varsayılan

Tröst



Firmaların tek yönetim altında gruplaşmasıyla tröstler meydana gelir. Tröstler 19. yüzyılda ABD’de ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Tröstlerin piyasada egemenlik kurması ve piyasayı etkilemesi o derece ileri bir düzeye varmıştır ki, sonuçta antitröst yasalar ortaya çıkmıştır.

Tröstler, ticari veya sınai işletmelerin piyasada daha güçlü olabilmeleri, daha çok kar sağlamak amacıyla gerek mali ve gerekse yönetim bakımından daha büyük kuruluşlar haline gelmeleridir. Tröstler rakip kuruluşları piyasadan uzaklaştırmak için çeşitli yöntemler kullanabilirler. Faaliyette bulunan rakip işletmeyi zayıf duruma sokmak ve sonuçta ortadan kaldırmak veya rakip işletmeyi kendine bağımlı bir duruma getirmek gibi. Tröstlerin en çok faaliyet gösterdikleri alanlar şunlardır: Petrol, madenler, otomobil, uçak, gıda, ulaştırma, büyük mağazalar vb.

Hukuksal yapı bakımından tröstler genellikle üç grupta toplanabilir:

Voting tröst: Bu çeşit tröstler hisse senedi sahiplerine ait hakların başkalarına devredilmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bir veya birkaç müteşebbis, hisse sahiplerinin ellerindeki senetleri almakta ve rey hakkını kendi hesaplarına kullanmaktadır. Böylece hisse sahiplerinden aldığı vekaletle girişimciler, kendi sermayelerini riziko altına sokmadan piyasada faaliyette bulunabilmektedir. Füzyon veya kaynaşma: Voting tröstlerin yasa dışı ilan edilmesinden sonra, füzyonlar ortaya çıkmıştır. Bu çeşit tröstte, tröste dahil işletmelerin dağıldığı ve bunların yerine tek bir şirketin ortaya çıktığı görülmektedir. Dağılan şirketlerin hisse sahiplerine yeni şirketin hisseleri verilmektedir.

Holding: Bu sistemde şirketler hukuksal kişiliklerine ve bağımsızlıklarına sahiptir. Ancak bunların üzerindeki holdingin, şirketlerin hisse senetlerine sahip olması nedeniyle, bunları kontrol etmek ve yönetmek olanağı vardır. Holdingler günümüzde çok rastlanan bir birleşme tipidir. Bu bakımdan holdingler üzerinde daha ayrıntılı bir şekilde durmakta yarar vardır. Holding tanımları oldukça farklıdır, bunun nedenini holding şirketlerinin çeşitli amaçlara yönelik olmasında aramak gerekir.

Holdinglerin amaçları şöyle sıralanabilir:

* Başka şirketlerin hisse senetlerine sahip olmak. Bu durumda amaç sadece mülkiyeti elde etmektir.

* Kontrolu sağlamaya yeterli hisse senedine sahip olmak.

* Diğer şirketlerin önemli miktarda hisse senedine sahipolmak.

Holding şirketlerin geniş çapta yaygınlaşması aşağıdaki nedenlerin bir sonucudur:

* Küçük sermayelerin kontrol için yeterli olması: Diğer şirketlerin faaliyetlerini kontrol etmek için sadece oylu hisse senetlerini elde etmek yeterlidir. Yarıdan bir fazla oylu hisse senedi mutlak kontrolü de beraberinde getirecektir. Ancak hisse senetlerinin büyük dağılım gösterdiği şirketlerde küçük miktar da kontrol için yeterli olmaktadır.

* Riskin dağıtılması: Holdingler sistemine dahil şirketler hukuken bağımsız olduklarından, birinin karşılaşacağı herhangi bir kötü durum diğerini etkilemeyecektir.

Sermayenin belli bir işe yatırılmasının daha karlı olabileceği düşünülebilirse de bazen bu zararlı da olabilir.

Sermayenin değişik faaliyet alanlarına dağıtıldığı bir holding sisteminde risk daha azdır. İştirakçilerden biri zarar edecek olursa diğerinin karı bunu karşılayacaktır.

* Hukuken bağımsız şirketlerin faydası: Özellikle faaliyetlerin coğrafi durum ve ürünlere ayrıldığı durumlarda, holding çok uygundur. Gerçekten bağımsız, bölgesinde iyi tanınan bir şirket diğerinin yavru şirketi haline gelebilir. Şöhretini devam ettirebilmesi için bölgesel otorite ve kararlarında bağımsızlığına izin verilir.

Holdinglerin bir diğer mali faydası da sistem içerisindeki serbest kaynakların birbirine aktarılmasında, holdingin başarılı bir politika yürütülebilmesidir. Holding sistemine dahil bir şirketin işinin niteliği bakımından veya başka bir nedenle serbest kalan bir mali olanağı holding kanalı ile gereksinimi olan aynı topluluk içerisindeki diğer bir şirkete aktarmak mümkündür. Holdinglere karşı yürütülen eleştiriler şöyle özetlenebilir:

* Holdingin şirket açısından dezavantajları : Sistemin başarılı olduğu dönemden karın fazla olmasına karşılık, başarılı olmadığı dönemde sistem çok güç durumlarda kalmaktadır. Pramitleşmenin ileri derecelerinde,şirketin satış ve kazançlarındaki değişmede büyük risklerle karşılaşılmaktadır. Piramitleşme derecesi arttıkça kar olasılığı ile birlikte risk olasılığı da artmaktadır. İkinci ve önemli bir dezavantajı da büyüyen sistemin yönetim kontrolünün güçlüğüdür. Ayrıca holdingin monopolcü eylemlerde bulunması ve sistemin büyüklüğü kamuoyunda holdinge karşı bir tutum yaratabilir. Böyle bir durum holdingi büyük güçlüklerle karşı karşıya getirecektir.

* Holdingin kötüye kullanılması: Yavru şirketlerin hisse senetlerinin holding şirketle çok yüksek değer kazanmaları, holding sermayesinin de yüksek gösterilmesine neden olacakır. Bu işlem holdingin hisse ve tahvil çıkarmasında, kredi almasında holdingle ilişkisi olmayan kişileri yanıltabilecektir. Ayrıca holdingin, sistem içindeki bağlı şirketlerine düşük bedellerle çeşitli hizmetlerde bulunması gerekirken bunları yüksek bedeller karşılığında yapması, bu şirketlerin maliyetlerinin artmasına yol açacaktır.

Çağımızda tasarruf sahiplerinin paralarını işletmek üzere menkul hizmetler konusunda ihtisaslaşmış şirketlere yatırım tröstleri denmektedir. Yatırım tröstleri iki şekilde olabilir:

Investment trust company olarak adlandırılan şirketler piyasada kendi hisse senetlerini satar ve elde ettikleri gelirle başka şirketlere ait hisse senetleri ve tahviller satın alırlar. Böylece tröstün hisse senetlerine sahip olanlar diğer şirketlere de ortak olurlar.

Unit trust denen firmalar ise, piyasadan satın aldıkları hisse senetlerini ve tahvilleri verimliliklerine göre düzenleyerek, unit denen küçük hisseler şekline getirirler. Bu hisseler tasarruf sahipleri tarafından satın alındığında, tasarruf sahipleri ancak bunların gelirlerinden yararlanabilir, fakat hissedar durumuna geçemezler. Yatırım tröstleri görüldüğü gibi küçük tasarruf sahiplerini spekülasyndan korumakta ve bu nedenle de ilgi görmektedir


Bence önemsiz kısımlar var ama umarım yardımcı olur. Emsal Yargıtay kararı bulamadım Ticaret Kanununda Holdinge ilişkin bir hüküm de yok.