Mesajı Okuyun
Old 16-11-2006, 11:06   #2
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/11875
K. 2002/2917
T. 13.3.2002
• ESKİ HALE İADE VE TAZMİNAT ( Taşınmaza Yapılan Haksız Müdahale - Taşınmazdan Alınan Toprağın Davacılar İçin Ekonomik Değer Taşıyan Varlıklardan Olması )
• ARAZİ BEDELİNİN ESKİ HALE GETİRME BEDELİNDEN AZ OLMASI ( Taşınmazdan Alınan Toprağın Davacılar İçin Ekonomik Değer Taşıyan Varlıklardan Olması - Alınan Toprağın Bedelininde Arazi Değeri İçinde Hesaplanmasının Gerekmesi )
• TAŞINMAZDAN TOPRAK ALINMASI HALİNDE ZARARIN KAPSAMI ( Toprağın Davacılar İçin Ekonomik Değer Taşıyan Varlıklardan Olması - Alınan Toprağın Bedelinin de Arazi Değeri İçinde Hesaplanmasının Gerekmesi )
4721/m.718
ÖZET : Medeni Kanunun hükümlerine göre, bir kimse taşınmazın altına ve üstüne de sahiptir. Somut olayda, davacılara ait taşınmaz üzerinde çukurlar açıldığı ve üzerine artıklar yığıldığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle arazinin altının ve üst kısmının da zarar gördüğü anlaşılmaktadır. Bu bağlamda araziden toprak alınmıştır. Böylece alınan toprak veya yerdeki malzeme de davacıların mal varlığı içinde yer alan ve ekonomik değer taşıyan varlıklardır. Zarar salt tarım arazisinin yüzeyinin bozulmasından ibaret değildir. Şu durumda, alınan toprağın bedeli de arazi değeri içinde hesaplanmak gerekir.

DAVA : Davacı Hasan Çılbır ve Fehmi Çılbır vekili Avukat Ali Rıza Belgin tarafından, davalı Ekrem Yazıcı ve diğerleri aleyhine 1/3/2001 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle bakiye kalan tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; kısmen kabulüne dair verilen 10/5/2001 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili Avukat Ali Rıza Belgin ve davalı TTK. Vekili Avukat Mete Orhan taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Davacılar, davalıların hukuka aykırı eylemleri sonucu, taşınmazlarının ve üzerindeki ağaçların zarar gördüğünü belirterek, ağaç bedeli, taşınmazın eski hale getirilmesi ve kullanamamadan doğan süre ile ilgili olarak tazminat isteminde bulunmuşlardır. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki kanıtlara göre, davacıların daha önce açtıkları dava ile ağaç bedeli, taşınmazın kullanılamadığı süre ile ilgili tazminata hükmedildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Eldeki bu dava ile ise, arazinin eski hale gelme bedeli istenmiştir. Mahkeme, arazinin gerçek bedelinin eski hale getirme bedelinden az olduğu gerekçesi ile arazi bedeline hükmedilmiştir.Dosyadaki kanıtlara ve yapılan hesaplamaya göre, arazi bedelinin eski hale getirme bedelinden az olduğu bilirkişi tarafından bildirilmiştir. MK.nun hükümlerine göre, bir kimse taşınmazın altına ve üstüne de sahiptir. Somut olayda, davacılara ait taşınmaz üzerinde çukurlar açıldığı ve üzerine artıklar yığıldığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle arazinin altının ve üst kısmının da zarar gördüğü anlaşılmaktadır. Bu bağlamda araziden toprak alınmıştır. Böylece alınan toprak veya yerdeki malzeme de davacıların mal varlığı içinde yer alan ve ekonomik değer taşıyan varlıklardır. Zarar salt tarım arazisinin yüzeyinin bozulmasından ibaret değildir. Şu durumda, alınan toprağın bedeli de arazi değeri içinde hesaplanmak gerekir. Mahkemenin bu yönü gözetmeden yazılı biçimde hüküm kurması yerinde görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 13/3/2002 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Bir kişinin arazisinden toprak ve benzeri maddeler alınması veya bu arazi üzerine moloz maden artığı gibi atıkların dökülmesi sebebiyle verilen zararlarda, zarar verenin hangi ölçüde tazminatla sorumlu olması gerektiğini belirlerken, zarar görenin zararının tamamen karşılanması, bu arada zarar verenin de gereksiz külfetlere katlanmak durumunda kalmamasına özen göstermek gerekmektedir. Bir araziye hangi ölçüde zarar verilmişse, zararın giderimi de o ölçüde olmalıdır. Eğer arazi tümü ile elden çıkmamışsa arazinin eski haline getirilmesi için gerekli masrafa hükmedilmeli, ancak eski hale getirilme masrafı hiçbir zaman arazinin elatma tarihindeki sürüm değerini geçmemelidir. Arazinin sürüm değeri hesap edilirken arazinin vasıfları değerlendirilmeli, üstünde ağaç varsa ağaçlı değerinin ağaçsız değerden fazla olduğu benimsenmeli, arazinin altında kum da varsa bu durumun artı değer olabileceğine önem verilmelidir. Yukarıdaki özelliklerine dikkat edilen arazinin sürüm değeri zararın azami miktarında önemli unsurdur. Hem alınan malzeme bedeline, hem de eski hale getirme bedeline karar verilerek davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açılamayacağı gibi, arazinin sürüm değerini geçen eski hale getirme bedeline de karar verilmesi hakkaniyete uygun olmaz. Bu arada sürüm değerini geçmemek üzere zarara veya eski hale getirme bedeline karar verilmesi halinde bu zararlar elatma tarihi esas alınmak suretiyle hesap edileceği için arazinin makul süreden sonra kullanılamadığından doğan gelir zararına da hükmedilmesi tazminat ilkelerine ters düşer. Dairemizin 12/1/1982 gün Esas:13394, Karar 274 sayılı, 12/12/1979 gün Esas:9779, Karar:13899 sayılı, 4/12/1986 gün, Esas:7436, Karar:8205 sayılı kararlarında sırasıyla "arazi tümüyle yok olmamışsa, sürüm ( alış-veriş ) değerine hükmedilemez." "Eski hale getirme giderleri, sürüm değerini aşacak şekilde talep edilemez." "Hem toprak bedeline, hemde eski hale getirme giderlerine birlikte hükmedilemez."denilmektedir. Numarası yazılan kararlar örnek olsun diye yukarıya alınmış olup dairemizin uygulaması yukarıda ifade edildiği biçimde olduğundan yerel mahkemece yapılan hesaplama esas itibarıyla doğru olmuştur. Bu nedenle yüce çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.