Merhaba meslektaşlarım;
Birikmiş kira alacağının tahsili ve tahliye amacıyla başlattığımız takip (örnek 13) borçlunun itirazı ile durdu.

Kira sözleşmesi tek nüsha ve boş olarak imzalanmış sonrasında kiracı, "5 yıllık kira bedeli kiralayanın iş ortağının hesabına yatırılmıştır" şeklinde kendi lehine doldurmuş. Aksini konudan bağımsız başka bir soruşturma ve ceza dosyasındaki borçlunun ifadeleri ile ispat etmek mümkün (Borçlu, kira kontratında kiraya verenin iş ortağı olarak belirttiği şahıs ile aslında kendisi apart işi ortaklığı yapmak üzere tadilat için bu miktarı gönderdiğini beyan etmiş, diğer şahıs da bu parayı aldığını ve geri ödeyeceğini beyan etmiş). Yani kira kontratı ile savcılık soruşturma dosyasındaki ifade çelişiyor. Kiraya verenin benim hesabıma değil ortağımın hesabına yatır gibi bir talimatı da yok.

Yargıtayca 30 günlük süre geçmeden tahliye istemli davanın kabulü bozma gerektiriyor bildiğim kadarıyla. Gelinen bu aşamada icra dairesine itirazın kaldırılması ve tahliye istemli dava mı açsam, yoksa sadece itirazın kaldırılması davası açıp 30 sonunda ayrı tahliye davası mı açmalıyım ya da kiranın ödenip ödenmediği daha kapsamlı yargılamayı gerektirdiğinden icra mahkemesinde değil de genel mahkemede mi dava açmak gerekir? (Kira sözleşmesinin varlığı ve kira bedeli konusunda bir çekişme yok, borçlu sadece kira borcu olmadığını, peşin ödediğini iddia ederek itiraz etmiş)

Gerek usul ekonomisi gerek müvekkilin cebinden çıkacak harç ve masraflar bakımından hangi yolu izlemek bizi daha çabuk sonuca ulaştırır? Cevaplarınız için şimdiden teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.