Mesajı Okuyun
Old 26-09-2007, 23:23   #10
halit pamuk

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 1997/6-67
K. 1997/119
T. 27.5.1997
• SAHTE BONO DÜZENLEMEK ( Evrakta Sahtekarlık )
• İMZA İMCELEMESİ ( Şikayetçiye Ait Olmadığı Açıkça Anlaşıldığında Bilirkişi İncelemesi Yapılamayacağı )
• EVRAKTA SAHTEKARLIK ( Sahte Bono Düzenlemek )
765/m.342,345
ÖZET : Sanık tarafından bankaya teminat olarak verilen nama yazılı bonoda alacaklı olarak sanık gözüktüğünden ve senetteki imza şikayetçinin imzasına benzemediğinden senedin tamamen sahte olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır.

DAVA : Evrakta sahtekarlık suçundan sanık M.S.`nin beraatine ilişkin İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12.4.1995 gün 443/102 sayılı hükmün C. Savcısı tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi 7.12.1995 gün 13070/13143 sayı ile; "Senedin tamamen sahte olarak düzenlenmiş bulunması karşısında, eylemin TCY.nın 342/1. maddesinde yazılı suçu oluşturduğu gözetilmeden yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozmuş,

Yerel Mahkeme 10.4.1996 gün 38/102 sayı ile; "Alacaklının, alacağını temin için senedi bankaya vermesi, ödenmeyince geri alması ve bu senedi yırtması, bu senedin fotokopisini alan borçlunun da imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek şikayet etmesi mümkündür. Bu durumda mahkumiyet kararı verilmesi haksızlıklara neden olacaktır. Senet aslı olmadığından fotokopi üzerinde de bilirkişi incelemesi yapılamayacaktır. Sanığın aksi sabit olmayan savunmasına itibar edilmelidir." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi C. Savcısı tarafından süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C. Başsavcılığının "onama" istemli 26.2.1997 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Sanık hakkında, evrakta sahtekarlık suçundan açılan davada, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, suçun sübutuna ilişkindir.

Şikayetçi aşamalarda, ... İnşaat tarafından çağrıldığında gittiğini, kendisine banka ihbarnamesinin verildiğini, bankaya giderek senedin fotokopisini aldığını, borcu olmadığını ve senetteki adresin de alacaklı gözükene ait olduğunu, sanıkla bir ticari ilişkisinin bulunmadığını söylemiştir.

Sanık ise yüklenen suçu inkarla, şikayetçiyi tanımadığını, senet düzenlemediğini savunmuştur.

Suça konu olan, 22.12.1993 düzenleme, 25.2.1994 vade tarihli senet, 22.12.1993 günü sanık tarafından ... Bankasının ... Şubesine kullanılan kredi karşılığında teminat olarak verilmiştir. Senet, borçlu gözüken şikayetçinin ikametgahı olan ... Şubesine 27.12.1993 tarihinde gönderilmiş ve kayıtlara alınmıştır. Senet bedeli 1.3.1994 tarihinde, senedin alacaklısı gözüken sanık tarafından yatırılmış ve senedin iadesi ... Şubesi tarafından istendiğinden senet aslı bu şubeye muamelesiz olarak geri gönderilmiş ve sanığa teslim edilmiştir.

Sanık ve şikayetçinin beyanlarında belirtildiği üzere aralarında bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Senet, teminat olarak sanık tarafından bankaya verilmiş ve bilahare bedeli ödenerek geri alınmıştır. Sanık, suçu inkar etmiş ise de senet, sanık tarafından imzalanarak bankaya verilmiştir. Nama yazılı düzenlenen bonoda alacaklı gözüken sanık olup, ciro yolu ile kendisine intikal etmemiştir. Bankadan da, yine sanık tarafından geri alınmıştır. Senet üzerinde değişiklik yapılmayıp senedin tamamen sahte olarak düzenlendiği, imzanın şikayetçinin imzasına benzemediği anlaşıldığından bilirkişi incelemesine de gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle, sanığın suçu sabit olup Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi isabetsiz olup direnme hükmü bozulmalıdır.

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Üye; "haklı nedenlere dayanan direnme hükmünün onanması gerektiği" doğrultusunda oy kullanmıştır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak 27.5.1997 günü oyçokluğuyla karar verildi.