Mesajı Okuyun
Old 14-09-2011, 15:32   #13
Utkufuk

 
Varsayılan

Sayın Baldıran'a katılıyorum. Yargıtay tüketici mahkemelerinde harçtan muafiyetin düzenlendiği 23. maddeyi yanlış yorumlayarak "Davanın tüketiciler, tüketici örgütleri veya Bakanlıkça açılması gerekmektedir" şeklinde bir sonuca gitmiştir ki bu çok büyük bir yanılgıdır.
Aşağıdaki 13. Daire kararında bu yanlışlık düzeltilmiş 4077 Sayılı Yasa ile "başvuruda tüketici, satıcı veya sağlayıcı ayırımı yapılmadığı" belirtilmiştir.
Esas Yılı : 2006
Esas No : 7971
Karar Yılı : 2006
Karar No : 11219
Karar Tarihi : 06.07.2006
Daire No : 13
Daire : HD
**************

ÖZET? Banka kartı kullanılarak yapılan ödemelerin <tüketici işlemi> olduğunda duraksama olmamalıdır. 4077 sayılı Yasa ile getirilen önemli değişikliklerden birisi Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri ile ilgili olup, bu düzenleme ile, tüketici işleminden doğan uyuşmazlıkların pratik, kısa ve ekonomik bir biçimde çözümlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır davacı bankanın tüketici sorunları Hakem Heyetine başvurduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davanın Tüketici Sorunları Hakem Heyetine yaptığı başvuru ile ilgili belgelerin getirtilerek Başvurunun mahiyeti ve içeriğinin incelenmesi ve davacının yukarda açıklanan gerekliliği yerine getirip getirmediği belirlenerek bu davanın Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararına karşı bir itiraz davası olup olmadığı tartışılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir.
**************

(4077 S. K. m. 3, 22)

Davacı Halkbank AŞ ile davalı Beyhan Hürdoğan arasındaki davada İzmir 1. Tüketici Mahkemesince verilen ve Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan 28/12/2005 günlü ve 2005/658-1783 sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Cumhuriyet Başsavcılığının 6/6/2006 gün ve Hukuk-107950 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kâğıtlar okunup gereği düşünüldü.

Karar

Davacı, davalının kredi kartı ile yaptığı harcama ve kullandığı kredilerden doğan borcunu ödemediği gibi, aleyhine girişilen icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

Davalı davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece uyuşmazlığın değeri 378.08 YTL olup, Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurmadan doğrudan icra takibi ve dava açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, uyuşmazlığın miktarı itibariyle temyiz edilemeyen ve kesinleşen hükmün kanun yararına bozulmasını istemiştir.

Davacı, davalının kredi kartı kullanarak yaptığı harcama tutarlarını ödemediğini, aleyhine girişilen icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/e maddesinde tanımı yapılan <tüketici> tarafından banka kartı kullanılarak yapılan ödemelerin, yine anılan Yasanın 3/h maddesinde belirtilen <tüketici işlemi> olduğunda duraksama olmamalıdır. 4077 sayılı Yasa ile getirilen önemli değişikliklerden birisi de, Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri ile ilgili olup, bu düzenleme ile, tüketici işleminden doğan uyuşmazlıkların pratik, kısa ve ekonomik bir biçimde çözümlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Yasanın 22. maddesinin beşinci fıkrasıyla da, değeri 500.000.000 liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hâkem Heyetine başvuru zorunluluğu getirilmiş, başvuruda tüketici, satıcı veya sağlayıcı ayırımı yapılmamıştır. Her ne kadar mahkemece uyuşmazlık değerinin 378.08 YTL. olduğu uyuşmazlığın miktarı itibariyle Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulmadan böyle bir dava açılamayacağı gerekçesi ile dava ret edilmiş ise de dosya kapsamından davacı bankanın tüketici sorunları Hakem Heyetine 17/6/2005 tarihinde başvurduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davanın Tüketici Sorunları Hakem Heyetine yaptığı başvuru ile ilgili belgelerin getirtilerek Başvurunun mahiyeti ve içeriğinin incelenmesi ve davacının yukarda açıklanan gerekliliği yerine getirip getirmediği belirlenerek bu davanın Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararına karşı bir itiraz davası olup olmadığı tartışılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Sonuç? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 06.07.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
**************