Mesajı Okuyun
Old 18-05-2011, 05:29   #115
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan 2010/425 Esas 21.04.2011 HEYET ÇEKİLDİ

T.C
KARTAL
2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ



DURUŞMA TUTANAĞI

DOSYA NO : 2010/425
DURUŞMA TARİHİ : 21/04/2011
CELSE NO : 2.

BAŞKAN : H. Ö. 23988
ÜYE : L. Y. 22760
ÜYE : İ. A. 37412

CUMHURİYET SAVCISI : MUSTAFA AKER 28211
KATİP : R. D. A. 102443

Belirli gün ve saatte 2.celse açıldı.
Sanık ÖMER KAVILI geldi, Av. Müşir Deliduman, AV. Cem Kaya Karatün 32530 Av. Boran Çiçekli VE Av. Mehmet Atıf Turak geldiler. Müşteki Özlem Karaçam vekili Av. Emin Erhan Karaçam geldi. Açık yargılamaya devam olundu.

Müşteki vekili Av. Emin Erhan Karaçam katılma talep dilekçesini ibraz etti. Alındı, okundu, dosyasına kondu.

Sanık söz aldı, geçen oturumda duruşma tutanağına bazı kelimeler yanlış geçmiştir, hemde eksik geçmiştir, hemde değiştirilerek yazılmıştır.

Tutanakta “her yargıç ayrı resmi“ diye geçmiş oysa doğrusu “her iki yargıç gayri resmi yoldan”;
tutanakta “meslektaş danışması çevresinde” diye geçmiş oysa doğrusu “meslektaş dayanışması” olması gerekir;
ayrıca “okul müdürü sanığın Türkiye Cumhuriyeti müdürünü kullanmak suretiyle “geçmiş oysa doğrusu “Türkiye Cumhuriyeti mühürünü kullanmak “olması gerekir;
tutanakta “ceza mahkemesinin” diye geçmiş oysa doğrusu “ceza muhakemesinin en temel ilkesi” olması gerekir;
ayrıca tutanakta “müştekinin öfkeli hali ve arar kararlar vermesi için taptığımız” şeklinde geçmiş oysa doğrusu “müştekinin öfkeli hali ve ara kararlar vermesi için yaptığımız talepte dahi” şeklinde olması gerekir;
ayrıca “karardan önce bize söz gerektiğini” şeklinde geçmiş oysa doğrusu “bizim de yargıcı etkileyebilmemiz için karardan önce bize söz verilmesi gerektiğini”
şeklinde olması gerekir. Şu anda ilk gözüme çarpan eksiklik, fazlalık ve değişiklikler bunlar olup, ayrıntılı incelememizden sonra karşılaştığımız yeni şeyleri de mahkemenize bildireceğiz, dedi.
Sanık söz aldı; Avukatlık hukukuna göre son kavuşturmanın açılması için “en yakın yer” Ağır Ceza Mahkemesi olarak Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinde mahkeme başkanı daha önceden bir Avukat meslektaşımı savunurken hukuki eleştirilerime cevap verememesi karşısında kızgınlıkla benim hakkımda “Mahkeme Hakimi ve Savcısıyla el kol hareketleri ile konuşarak hakaret etmek” iddiası ile suç duyurusunda bulunmuş ve Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesinde 1,5 yıl yargılandıktan sonra “Avukatların el kol hakaretleri ile konuşmasının suç olmadığı” gerekçesi ile beraat kararı verilmiş ise de, karar kesinleşmediğinden mahkeme başkanı bu dosyadan çekinmiş, başka bir yargıç başkanlık etmiştir.
29.11.2010 tarihli “gerekçeli karar Türk Milleti adına” başlıklı kararın ikinci sayfasının ikinci paragrafın ikinci satırının son kelimesinde bizim tutanağımızda imzası bulunan diğer bir avukat meslektaşımızın duruşma salonunda başından sonuna kadar hazır bulunup, başından beri tüm olanları gördüğü yönünde hiçbir iddia bulunmadığı halde ve hiçbir kanıt bulunmadığı halde o kararın altında imzası bulunan 3 yargıç “son soruşturmamanın açılması yani iddianame yerine geçen belgeyi karar altına alırken dosyada olmayan bir şeyi gerekçe göstererek kavuşturmaya başlanmasına sebebiyet vermişlerdir”. İşte dosyada hiçbir kanıt yok iken be bizim tutanağımızda bu yönde bir beyan bulunmadığı halde o yargıçların gerekçeli kararında olmayan şeyi iddia edip hem de gerekçelerine esas almaları hukuka uygun olması gereken dosya ve delile bağlılık yerine alışkanlık veya önyargının ön plana çıktığını ve bu davanın önyargıların eseri olduğunun kanıtı olduğu mahkeme heyetinin dikkatine sunuyorum, dedi.

Müşteki vekili söz aldı; Kartal 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/480 Esas sayılı dava dosyasında Y. E. Ü. ve H. Ç. Y. hakkında bu dava dosyasına konu özel belgede sahtecilik suçları ile ilgili derdest olan bir kamu davası vardır bu mahkemece Kartal 5.Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/480 Esas sayılı dava dosyası ile mahkemenizde görülmekte olan bu dava dosyasının birleştirilmesi talep edilmiştir. Öncelikle bu dosyada tanık olarak dinlenmesine karar verilen Y. E. Ü. ve H. Ç. Y. hakkında devam eden her iki dava dosyasının birleştirilip birleştirilemeyeceği hususunda bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu hususu talep ediyoruz. Bu dosyada sanık olarak yargılanan bu kişilerin sanık sıfatında olduklarından birleştirme kararı verildiği taktirde tanık olarak dinlenmelerine de gerek olmadığından tanık sıfatı ile dinlenmemelerini talep ediyoruz, dedi.
Müşteki vekilinin dilekçesinin bir sureti huzurda sanığa verildi.
Şikayetçi Özlem Karaçam ile tanıklar İmran Arık Özcan Tunçer, Ömer Çevik’e duruşma gününün tebliğ edildiği görüldü.
Tanıklar H. Ç. Y. ve Y. E. Ü. ile ilgili adreslerinin tespiti için İstanbul Baro Başkanlığına yazılan yazı cevapları geldi. Dosyasına kondu.
Av. İzzet Cemal Fidan duruşmaya katılamayacağından bahisle mazeret dilekçesi göndermiş olduğu görüldü.
Tanık Av. İmran Arık Özcan bir duruşması olduğundan mazeret dilekçesi göndermiş olduğu görüldü.
Kartal 5.Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/480 Esas sayılı dava dosyasından özel belgede sahtecilik suçundan sanıklar Y. E. Ü. ve H. Ç. Y. hakkındaki dava dosyası ile bu dava dosyasının birleştirmesine muvafakat edilmesi hususunda mahkemenin yazısı okundu, dosyasına kondu.
Tanık Y. E. Ü.in 2 gün istirahatı uygun görüldüğüne dair tıbbi rapor örneği sanık müdafii Av. Müşir Deliduman tarafından mahkemeye sunuldu.

Sanık söz aldı, müşteki vekilinin bu aşamada mahkemenizden talepte bulunmaya hak ve yetkisi yoktur, şu anda halen müşteki sıfatı vardır. Geçen duruşma katılma talebi ile ilgili karar verilmemiş ve bu oturumda bu hususun karara bağlanması ile ilgili ara karar oluşturulmasından sonra talebi dinlenmelidir, dedi.
Müşteki vekilinden soruldu; Geçen oturumda vekaletnamemizi dosyaya sunmuş ve müşteki vekili olarak duruşmalara katılarak, katılma talebimizi mahkemeye sunmuştuk. Bu oturumda da bir Cumhuriyet Avukatı olarak müvekkilimin katılan olarak bizim de katılan vekili duruşmalara kabulümüze karar verilmesini talep ederiz, dedi.
Sanıktan soruldu; biz karşı tarafın katılma isteğini, karşı tarafın bir tercihi olarak düşünüyoruz, ancak unutulmamalıdır ki her tercih aynı zamanda bir vazgeçiştir. Eğer ki bu davaya katılmayı tercih ediyorlarsa seve seve kabul ederiz ancak kendilerine tavsiye etmeyiz, dedi.
Sanık müdafii Av. Cem Kaya Karatün söz aldı. Biz katılma talebinin reddini istiyoruz, dedi.
İDDİA MAKAMINDAN SORULDU: Katılma talebinin kabulü istenir, dedi.
Sanık söz aldı, iddia makamında Savcı sıfatı ile görev yapan kamu memuru kanunlara bağlı olarak ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi olan Budapeşte İlkelerine uygun yorumlarının mahkemeye sunması gerekir, sunulan yorumda ise hiçbir gerekçe yoktur, oysa müşteki tarafın davaya katılabilmek için şahsi davacı olabilmesi açısından şahsi haklarının hangilerinin ne suretle zarar gördüğünün tarif ettirilmesi gerekir, esasen meclisin çıkarttığı 5271 S.CMK. Uluslararası sözleşmelere paralel biçimde katılma isteğinin ayrıntılı açıklanmasını emretmekte oysa müşteki avukatı bu konuda açıkça bir beyanda bulunmamakta, kamuyu temsil eden savcı Mustafa Aker 28211 ise işte bu kanuni gerekliliklere uymayan hatta kanunun bu emredici kurallarını çiğneyerek şahsi davacının davaya katılması yönünde gerekçesiz yorumda bulunmuştur. Bu davada kamusal zarar ile ilgili kamuyu temsil eden savcılıktır. Kamu zararının kişisel olarak takip ve talep etme isteğinde bulunacak ise müşteki müştekiden bu konuda asaleten dinlenerek beyanının alınmasının rica ediyoruz, dedi.
Sanık müdafii Av. Müşir Deliduman söz aldı. Mütalaa gerekçesizdir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Ceza Muhakemeleri Kanunu ve Uluslar arası Sözleşmesi olan Budapeşte ilkleri, Banglore ilkelerine aykırı bir mütalaadır. Burada yargılanan Ömer Kavili’nin şahsı değildir. Savunman makamı yargılanıyor ve susturulmaya çalışılıyor. Üstad Ömer Kavili hiçbir kuruma ve şahsa karşı özel kini yoktur. Bu bağlamda daha önceki sorgulama ve yargılamalarında iç hukuk kuralları, uluslararası metinlere ve doğal hukuk ilkelerine uygun davranış, usulde “est modus in rebus"her şeyin bir yolu yordamı vardır, usulsüzlük vusulsüzlüğü getirir.” Bundan dolayı usul kuralları işlerlilik kazandırılmaya matuf işlemlerde bulundurulmuştur. Savunmada bir idol olmuştur. Bu bağlamda güzide bir baromuz tarafından yılın hukukçusu ünvanı ile taltif edilmiştir. Burada yargılanan savunma ile ilgili Cumhuriyet savcısının lehinde bir mütalaada bulunması gerekirken bundan imtina ettiğinden dolayı ve görüntüde tarafsızlık ilkesine aykırı davranmıştır. Mütalaası da gerekçesiz olduğundan dolayı katılmıyoruz, dedi.
Müşteki vekili söz aldı, biz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 5271 S.Ceza Muhakemeleri kanunu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre herkes yargı organları önünde kendisini vekil sıfatını haiz olan Avukatlar ile temsil ettirme yetkisine sahiptir. Bu temsil yetkisi kimsenin tavsiyesi ile değil, kanunların tanıdığı yetkiye dayalı olarak verilir. Bu sebeple sanığın şahsımız hakkında söylemiş olduğu tavsiye etmeyiz yönünde beyanının hangi anlama geldiğinin açıklanmasını talep ediyoruz, dedi.
Sanık söz aldı; Ben o cümleyi kullanırken Avukatın mesleğinin niteliği gereği kendisinin şahsına değil, temsil etiği kişi ile ilgili olarak kullanmış idim, çünkü Avukatlık meslek kurallarına göre Avukatın müvekkili ile özdeşleşmesi yasaktır, kendisi bu duruşmada vekildir, müvekkili eğer (duruşmaya -AvÖK.) gelecek olur ise müvekkili ile ilgili olarak belirtilmiştir. Bu nedenle (müşteki vekilinin beyanının -AvÖK.)meslek kurallarına uyumlu olduğunu söylemeyeceğiz, dedi.
Sanık müdafii Av. Cem Kaya Karatün söz aldı, şikayetçi vekilinin talepte bulunabilmesi için müdahillik kararı verilmeden müşteki vekilinin bu yönde bir talepte bulunma hakkı yoktur, dedi.
Sanıktan katılmalarını karşı tarafa tavsiye etmeyiz sözünün ne amaçla söylemiş olduğu soruldu;
Sanık cevaben; Katılma ile ilgili karar verildikten sonra açıklayacağız, dedi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ İSTEM GİBİ :
Suçtan zarar görmüş olması ihtimaline binaen müşteki Özlem Karaçam’ın CMK’nun 237-238 md. sine göre kamu davsına katılan olarak dosyaya sunulan vekaletnamede müşteki vekilinin davalara katılma yetkisi de almış olduğundan Av. Emin Erhan Karaçam’ın duruşmalara katılan vekili olarak kabulüne oy birliğiyle karar verildi duruşmaya devam olundu.
Sanık söz aldı, Mahkemenizdeki (hakkımda açılan diğer bir dava -AvÖK.) 2010/219 Esas sayılı dosyada cereyan eden bir olay ile ilgili olarak duruşma savcısı ve olayın ihbarcısı duruşma yargıcının tanık olarak ilk başta davetiye çıkartıldığı ve fakat daha sonra duruşmada savunma tarafı olarak ve tanıklarla karşılaşmamıza mahkemeniz heyetinin ara kararı ile engel olundu. Ancak şu andaki davada katılma talebinde bulunan Özlem Karaçam katılan olarak bu davada yerini almıştır. Davada katılan sıfatını kazanmak aynı zamanda hukuksal sonuçlar ve yükümlülükler de getirmektedir. Adliyelerde yaygın biçimde yer alan bir alt kültür olarak Hakim ve Savcıların tanık yada müşteki sıfatı ile sanıklar ile karşı karşıya getirilmemesi yönündeki alışkanlık bu davada geçerli olmayacaktır.
Biz sanık olarak bu davada bulunuyor isek te karşı taraf vekili meslektaşımın avukatlık mesleğine ve avukatlık sanatına saygım gereğince bu hukuksal yaptırımları başlangıçta yönlendirici olarak açıklamayı doğru bulmamıştık.
Bizim Avukatlık mesleğinin niteliği gereği avukatın şahsına değil, temsil ettiği müvekkiline yönelik olarak “ tavsiye etmiyoruz” sözümüzün hukuksal temeli budur.
Müdahil Özlem Karaçam’ın doğrudan sorgulanabilmesi bakımından duruşmada hazır edilmesini
ve ayrıca
meşru olduğu varsayılan meclisin çıkardığı kanunlar bayrağın sallandığı bu salonda geçerli olacak ise eğer 5 yıldan beri yürürlükte bulunan 5271 CMK. 149 md.si uyarınca duruşmada ses ve görüntü kaydı yapılmasını
eğer bu talebimiz teknik altyapı yokluğu gerekçesi ile reddedilecek olur ise
5,5 yıldan beri yürürlükte olan kanunu çiğneyerek bu konuda alt yapı hizmetlerinin hazırlamayan, örgütlemeyen mahkemenizin adil yargılama yapma yetkisini idare olarak kendi tekelleri ile gasp eden yüce Adalet Bakanlığının yüce memurlarının hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz, dedi.

İDDİA MAKAMINDAN SORULDU:
1-Avukatlık görevini yürüten sanıklar Y. E. Ü. ve H. Ç. Y. isimli kişiler hakkında görülmekte olan ceza davasındaki yargılama rejiminin genel kurallara bağlı olması, avukatlık görevini yürüten sanık Ömer Kavili hakkında görülmekte olan ceza davasında ise görevinden dolayı görev sırasındaki kavramlarının öne çıkması nedeni ile yargılama rejiminin farklı olması, her iki ceza davasının görüşümüze göre birleştirilmesinde hukuksal yönden yarar bulunmayışı her iki ceza davasındaki kovuşturma evrelerinin ayrı yarı yaşanması karşısında sonuçların izlenebileceği gerekçeleri ile ayrıca avukatlık görevini yürüten sanıklar Y. E. Ü. ile H. Ç. Y. isimli kişilerin görülmekte olan bu ceza davasında görgü ve bilgilerinin yeminsiz bir şekilde mahkememizin takdirinde olmakla birlikte alınması olanaklı olmakla, görüşümüzce her iki ceza davasının birleştirme işlemine gerek bulunmadığı görüşündeyiz, dedi.
2-kovuşturma evresinin ses ve görüntü alınması şekli ile teknik işlemle yaşanması konusundaki takdirin mahkememize ait olduğu olgusunun baz alınması istenir, dedi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
1- Mahkememizde ses ve görüntü alabilecek alt yapı yapılmadığı ve yetişkin olan kişilerin yargılandığı duruşmalarda ses ve görüntü alınması zorunlu da olmadığından bu yöndeki sanığın talebinin reddine,
2- katılan Özlem Karaçam’a duruşma görünüm tebliğ edildiği, katılan kendisini özel vekil ile de temsil ettirdiğinden duruşmalara katılma zorunluluğu da bulunmadığından sanık ve müdafilerinin katılanın zorla getirme taleplerinin reddine oybirliği ile karar verildi, açık yargılamaya devam olundu.

Sanık müdafii Av. Boran Çiçekli söz aldı, biz katılanın zorla getirilmesini talep etmedik. Biz hepimiz hukukçuyuz. Sanık olarak yargılanan meslektaşımız da bir hukukçu ve müşteki yada müdahilin zorla duruşmalara getirilemeyeceğini biliyoruz. Ancak talebimiz çekişmeli yargı ilkesinin gerçekleştirilebilmesi için öncelikle müdahilin beyanlarına başvurulması zorunluluğu ve bizlerin gerek duyduğumuz takdirde müdahili doğrudan sorgulayabilme imkanına sahip olabilmemizin sağlanmasıdır.
Bunun dışında ayrıca tanık beyanlarına geçilmeden önce müdahilin beyanlarının alınması gerekir
ve yine çekişmeli yargı ilkesi gereğince müdahil ve sanık tarafların
bu sırada sanık söz aldı, zabıt katibinin 5271 S.CMK. Madde 32. Uyarınca tarafsız olmadığı,
duyduğu sözleri doğrudan yazmadığı,
değiştirdiği
ve bu suretle tarafsız kalması gerekirken
yasadaki bu niteliklerini koruyamayan zabıt katibi R. D. A. 102443 reddetmek zorunda kaldığımızı beyan ederiz, dedi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Sanığın duruşmanın başından itibaren sık sık mahkeme başkanının sözünü keserek söz almadan ayağa kalkmadan araya girdiği,
sanık müdafilerinin de aynı anda konuştukları, önündeki ekrandan bakarak sık sık yazılanları değiştirdiği,
bütün söylemek istediklerini kendisinin bizzat yazdırdığı,
saat: 13.30’dan beri sanığın dosyalarının yargılamalarının yapıldığı,
daha önce yapılan duruşmalarda da yazı hatalarını teker teker yazdırdığı,
mahkemenin yapması gereken işlemleri dahi mahkemenin yapmasına fırsat bırakmadan söyleyerek mahkeme üzerinde baskı kurmaya çalıştıkları,
bu arada bütün söylenenleri teker teker yazdırmaya çalıştıklarından zabıt katibinin sanığın söylenenleri teker teker yazmasına rağmen arada sanık müdafilerinin de müdahale ettiği ve basit yazım hatalarını zabıt katibinin kasten yaptığını, tarafsız olmadığını söyleyerek zabıt katibini reddetmesi
hakkın ve savunma hakkının da kötüye kullanması niteliğinde olduğundan CMK. 32/2 maddesi gereğince zabıt katibi R. D. A.’ün reddi İSTEMİNİN REDDİNE .

Sanık müdafilerinin yargılamanın başından beri heyetimize karşı davranışları, heyetimize bir güvensizlik niteliğinde görüldüğünden CMK. nun 30/2 md. sine göre davadan HEYET OLARAK ÇEKİNİLMESİNE,
Çekinme kararının değerlendirilmesi ve davaya bakacak başka bir heyetin görevlendirilmesi için dosyanın Kartal 3.Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine,

2- diğer hususların değerlendirilmesinden sonra düşünülmesine,

Duruşmanın bu nedenlerle 07.07.2011 günü saat:14.00 bırakılmasına oy birliği ile karar verildi. 21.04.2011
Başkan 23988 Üye 22760 Üye 38398 Katip 102443

------------------ 0 0 0 -----------------------


Bilgi, destek ve eleştirinize saygıyla sunulmuştur.

Saygılarımla.


Ömer Kavili 15638
------------------
" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "



www.kavili.com/

İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun


ÖZDEMİR ASAF