Mesajı Okuyun
Old 26-12-2011, 16:07   #4
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nurseli
Engin Bey, cevabınız için çok teşekkür ederim. Uygulamada pek kullanılmıyor sanırım. Bu arada aile suç duyurusunda bulunmaktan çekindi, olaki yeterli delil elde edilemezse aleyhlerine yeni bir şikayet yapılmasından korktu ve şikayetçi olmak istemediler. Son bir çırpınışla çocuğun facebook kayıtlarına ulaştım, 1,5 yıl öncesinden günümüze tüm kayıtlar. Çocuğun son derece sosyal olduğu bu kayıtlardan da belli, bunları da delil olarak mahkemeye sundum. Kısa süre önce duruşma oldu. Mahkeme daha önceki tüm tevsii tahkikat taleplerinde olduğu gibi, facebook kayıtlarını da dikkate almadı. Adli Tıp raporunu sorgulamadı, 103/6'dan ceza verebilmek için kalıcı bir ruh sağlığı bozukluğu olması gerekmesine rağmen, rapor bu yönü ile eksik olduğu halde rapora itibar etti ve 12 yıl 6 ay ceza verdi. Özetle şüphenin sanık lehine olup olmadığını tekrar düşünmeye başladım. Ceza hukukunun maddi hakikati aradığını öğretmişlerdi bize. Yoksa yasalar değişirken bunu da mı değiştirdiler? Gerçekten 'Şüphe sanık lehine midir?'
Elbette ki maddi olayın nasıl cereyan ettiğini, iddia edildiği gibi bir olayın olup olmadığını bilemeyiz ancak önemli olan delillerdir. İfade ettiğiniz şekilde bir durumun varlığında şüpheden yararlanması gereken sanık olmalıydı ancak -şikayetçi ile müvekkiliniz arasında husumetli bir durumun cereyan edip etmediğini bilemiyorum- mahkeme muhtemelen, "hiçbir sorun yokken/durup dururken neden şikayetçi olmuş olsunlar ki" şeklindeki yaklaşımın tesirinden kurtulamamış olabilir. Savunma görevinizi elinizden gelen çabayı sarf ederek yerine getirdiğiniz izlenimi doğuyor.

Saygılarımla..