Mesajı Okuyun
Old 18-08-2008, 15:57   #11
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Sayın r.o. Cinar,

Uyap'ın yasaya dayanmamasının "medeni" ve "özgürlükçü" bir girişim olduğu tezinize maalesef katılamıyorum.

Hukuk devleti en basit anlamıyla idarenin keyfi işlem ve eylemlerine yer verilmeyen ve bahsigeçen faaliyetlerin önceden çerçevesi çizilmiş normatif kurallara dayanır şekilde uygulandığı ve tarafsız Yargısal mercilerce yine bu kurallar çerçevesinde hakkaniyete uygun olarak yorumlandığı ve denetlendiği devlettir.Hukuk devletlerine yasalar veya pozitif hukuk metinleri zarar vermez.Aksine mevzuatın uygulanmaması ve keyfiliğin istikrar kazanması zarar verir.Yürürlükteki binlerce sayfalık ve günbegün yenilenen Avrupa Birliği Müktesabatı (acquis communautaire) , AB'nin hukuk devleti veya hukuka saygılı olma niteliğini pekiştirmektedir."yok kanun-yap kanun" deyimi hukuk devletinin yasalaşma sürecindeki bir aksaklığı dile getirmektedir.Bahsigeçen prosedürde hatalar olabilir, kişisel yasalar çıkarılabilir, hukukun genel ilkelerine aykırı ve/veya kazanılmış hakları ihlal eden metinler yayımlanabilir.Ne var ki, iyi bir şekilde işleyen ve hukuk devletinin olmazsa olmazlarından olan idarenin yargısal denetimi pozitif normların adaletli ve güncel bir şekilde yorumlanmasında ve uygulanmasında bu açığı kapatır.

Uyap' a dönersek.Kişisel bilgiler, Anayasa tarafından korunan temel haklardan "özel hayata saygı" hakkı çerçevesinde değerlendirildiğinde, bu hakka getirilebilecek sınırlamanın ancak yasayla mümkün olabildiği görülür. Adli merciler dahi özel hayata müdahale yetkilerini ancak "açık" bir şekilde olmak kaydıyla (istisnai yetki) yasalardan almaktadır.

AİHS'in devlete yüklediği mükellefiyetlerden biri de kamu organları aracılığıyla özel hayatın gizliliğine dokunulmamasıdır.Bunun tersi bir eylem ancak demokratik bir toplumda, zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla mümkün olabilir. (AİHS md. 8)

Bu itibarla, halihazırda kişilere ait adli bilgilerin korunması hususunda kanımca devletin pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır. Adil yargılamanın en önemli unsurlarından biri olan "Yargılamanın aleniliği" ilkesi yalnızca duruşmalar açısından geçerlidir. (1982 .AY. Md 141; AİHS Md. 6) Kişilere ait özel verilerin, bunlar adli bilgiler dahi olsa yargılamanın aleniliği kapsamında değerlendirilerek "kamuya malolma" kriterinden de yararlanmak suretiyle üçüncü kişilerin ulaşımına sunulması, düşünceme göre devletin gerek ulusal gerekse de uluslararası mevzuattan doğan özel hayatın gizliliğini korumaya dair yükümlülüğüyle bağdaşmamaktadır.Kaldı ki bu durumun yasayla öngörülmemiş olması dahi salt bu niteliği itibariyle Sözleşmeye aykırılık teşkil edecektir.